م ل أ

KÖK HARFLER: م ل أ

ANLAM: 

مَلَأَ : Bir şeyi doldurmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

مَلَأٌ : Bir topluluk; soylular; ileri gelenler; beyler; fikrine saygı duyulan kimseler. (Göz dolduranlar)

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
مَلَأَfiil-I6Doldurdu72/8Meçhul: مُلِئَ
اِمْتَلَأَfiil-VIII1Doldu50/30
مَلَأٌisim30Eşraf, ileri gelenler. Halk7/60
مِلْءٌisim1… dolusu3/91
مَالِئٌisim2Dolduran37/66

Toplam40


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • اِمْتَلَأَ
    • فَاضَ > bak: ف ي ض
    • طَغَى > bak: ط غ ي
    • عَجَّ
    • اِزْدَحَمَ
    • زَخُرَ
    • طَمَا
    • جَاشَ
  • مَلَأٌ
  • مَلْآنُ
    • مَمْلُوءٌ > bu kök
    • مَلِيءٌ > bu kök
    • مُمْتَلِئٌ > bu kök
    • مُتْرَعٌ
    • مُفْعَمٌ
    • زَاخِرٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Mele’مَلَأBir cemaatin ileri gelenleri. Hırs, tama’. Zan. Güzellik.
Melâ’مَلَاءCemaat.
Mâli’مَالِأDolu.
Memlû’مَمْلُوءDoldurulmuş. Dolu.
Emlâ’أَمْلَاءTopluluklar, mele’ler, cemaatler, cemiyetler, bölükler, kalabalıklar.
MeleânمَلَآنDolu.
TemlieتَمْلِئَةAğız ağıza doldurma.
İmtilâ’اِمْتِلَاءDolma. Dolgunluk.
Mümtelî’مُمْتَلِئDolu, dolgun, dolmuş.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مَلَأَ :  Fiil-I. Meçhulü: مُلِئَ

7:18لَمَنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنْكُمْ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:“Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”
11:119وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.
18:18لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا
Diyanet Meali:Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
32:13لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:“Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım.”
38:85لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali: “Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.” *
72:8وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
Diyanet Meali:“Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.” *

إِمْتَلَأَ :  Fiil-VIII. 

50:30يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِيدٍ
Diyanet Meali:O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der. *

مَلَأٌ : İsim. 

2:246أَلَمْ تَرَ إِلَى الْمَلَإِ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنْ بَعْدِ مُوسَىٰ
Diyanet Meali:Mûsâ’dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi (ne yaptılar)?
7:60قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِهِ إِنَّا لَنَرَاكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Kavminin ileri gelenleri, “Biz seni açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler. *
7:66قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ إِنَّا لَنَرَاكَ فِي سَفَاهَةٍ
Diyanet Meali:Kavminin ileri gelenlerinden inkâr edenler dediler ki: “Şüphesiz, biz seni akıl kıtlığı içinde görüyoruz.”
7:75قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِهِ لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا
Diyanet Meali:Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen inanmışlara  … dediler.
7:88قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِهِ لَنُخْرِجَنَّكَ يَا شُعَيْبُ
Diyanet Meali:Şu’ayb’ın kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: “Ey Şu’ayb! Andolsun, mutlaka seni … çıkarırız.”
7:90وَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ لَئِنِ اتَّبَعْتُمْ شُعَيْبًا إِنَّكُمْ إِذًا لَخَاسِرُونَ
Diyanet Meali:Şu’ayb’ın kavminden inkâr eden ileri gelenler dediler ki: “(Ey ahali!) Andolsun ki eğer Şu’ayb’a uyarsanız, o takdirde mutlaka siz zarar edenler olursunuz.” *
7:103ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَظَلَمُوا بِهَا
Diyanet Meali:Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları (mucizeleri) inkâr ettiler.
7:109قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِ فِرْعَوْنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Firavun’un kavminden ileri gelenler, dediler ki: “Şüphesiz bu adam usta bir sihirbazdır.” *
7:127وَقَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِ فِرْعَوْنَ أَتَذَرُ مُوسَىٰ وَقَوْمَهُ
Diyanet Meali:Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: “Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) Mûsâ’yı ve kavmini … bırakacak mısın?”
10:75ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسَىٰ وَهَارُونَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
Diyanet Meali:Sonra bunların ardından Firavun ile ileri gelenlerine de Mûsâ ve Hârûn’u gönderdik.
10:83فَمَا آمَنَ لِمُوسَىٰ إِلَّا ذُرِّيَّةٌ مِنْ قَوْمِهِ عَلَىٰ خَوْفٍ مِنْ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِمْ أَنْ يَفْتِنَهُمْ
Diyanet Meali:Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi.
10:88وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَا إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُ زِينَةً وَأَمْوَالًا
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun’a ve onun ileri gelenlerine, dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin.”
11:27فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ مَا نَرَاكَ إِلَّا بَشَرًا مِثْلَنَا
Diyanet Meali:Kavminin  inkâr eden ileri gelenleri, “Biz, senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz.” dediler.
11:38وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَأٌ مِنْ قَوْمِهِ سَخِرُوا مِنْهُ
Diyanet Meali:(Nûh) gemiyi yapıyordu. Kavminden ileri gelenler her ne zaman yanına uğrasalar, onunla alay ediyorlardı.
11:97إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
Diyanet Meali:Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına…
12:43يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَفْتُونِي فِي رُؤْيَايَ إِنْ كُنْتُمْ لِلرُّؤْيَا تَعْبُرُونَ
Diyanet Meali:“Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın.”
23:24فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ مَا هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ
Diyanet Meali:Bunun üzerine kendi kavminden inkâr eden ileri gelenler şöyle dediler: “Bu ancak sizin gibi bir beşerdir.”
23:33وَقَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِلِقَاءِ الْآخِرَةِ
Diyanet Meali:O peygamberin kavminden, Allah’ı inkâr eden, ahireti yalanlayan ileri gelenler şöyle dediler…
23:46إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا عَالِينَ
Diyanet Meali:Firavun ve ileri gelenlerine( peygamber olarak gönderdik de onlar) büyüklük tasladılar ve kendilerini büyük görüp böbürlenen bir topluluk oldular.
26:34قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi. *
27:29قَالَتْ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ إِنِّي أُلْقِيَ إِلَيَّ كِتَابٌ كَرِيمٌ
Diyanet Meali:Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı.” *
27:32قَالَتْ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَفْتُونِي فِي أَمْرِي
Diyanet Meali:“Ey ileri gelenler! Durumum hakkında bana görüş bildirin.” dedi.
27:38قَالَ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَيُّكُمْ يَأْتِينِي بِعَرْشِهَا قَبْلَ أَنْ يَأْتُونِي مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:Süleyman, “Ey ileri gelenler! Onlar bana teslim olmadan önce hanginiz bana onun (kraliçenin) tahtını getirebilir?” *
28:20قَالَ يَا مُوسَىٰ إِنَّ الْمَلَأَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ فَاخْرُجْ
Diyanet Meali:“Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık.” dedi.
28:32فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
Diyanet Meali:“İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir.”
28:38وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرِي
Diyanet Meali:Firavun, “Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilâhınız olduğunu bilmiyorum.” dedi.
37:8لَا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ
Diyanet Meali:Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Her taraftan taşa tutulurlar. *
38:6وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ
Diyanet Meali:İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin.” diyerek kalkıp gittiler.
38:69مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
Diyanet Meali:“Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna) dair benim hiçbir bilgim yoktu.” *
43:46وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
Diyanet Meali:Andolsun, biz Mûsâ’yı mucizelerimizle Firavun’a ve ileri gelen adamlarına göndermiştik.

مِلْءٌ : İsim. 

3:91فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْ أَحَدِهِمْ مِلْءُ الْأَرْضِ ذَهَبًا وَلَوِ افْتَدَىٰ بِهِ
Diyanet Meali:Dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir.

مَالِئُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مَالِئٌ

37:66فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ
Diyanet Meali:Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır. *
56:53فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ
Diyanet Meali:Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. *