ص ل ي

KÖK HARFLER: ص ل ي

ANLAM: 

صَلَى : Hayvan etini pişirmek, kavurmak ya da kızartmak. Yanması için bir şeyi ateşe atmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
صَلَى fiil-I 13 Yanması için o şeyi ateşe attı  87/12
صَلَّى fiil-II 1 (Ateşe)  soktu, yasladı 69/31
أَصْلٰى fiil-IV 4 (Ateşe)  soktu, yasladı 4/30
اِصْطَلَى fiil-VIII 2 (Ateşte) ısındı 27/7
صِلِيٌّ isim 1 (Ateşin  hararetine) göğüs germek, (ateşle)  pençeleşme 19/70
صَالٍ isim 3 (Ateşe) yaslanan, (ateşle) pençeleşen 37/163 Çoğul: صَالُونَ
تَصْلِيَةٌ isim 1 Cehennemde yanma 56/94

Toplam 25


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • صَلَى
    • أَفَجَّ > bak: ف ج ج
    • نَيَّأَ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Istılâ’ اِصْطِلَاء Ateşte ısınma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

صَلَى : Fiil-I. 

4:10 إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا
Diyanet Meali: (Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler), ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.
14:29 جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا وَبِئْسَ الْقَرَارُ
Diyanet Meali: Yaslanacakları cehennem… O, ne kötü duraktır! *
17:18 ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلَاهَا مَذْمُومًا مَدْحُورًا
Diyanet Meali: Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
36:64 اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
Diyanet Meali: “İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!” *
38:56 جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ
Diyanet Meali: …cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! *
52:16 اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali: “Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir.”
58:8 جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali: Cehennem (onlara yeter)! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!
82:15 يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ
Diyanet Meali: Hesap ve ceza günü oraya gireceklerdir. *
84:12 وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا
Diyanet Meali: Alevli ateşe girecektir. *
87:12 الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَىٰ
Diyanet Meali: En büyük ateşe girecektir. *
88:4 تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً
Diyanet Meali: Kızgın ateşe girerler. *
92:15 لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى
Diyanet Meali: O ateşe, ancak en bedbaht kimse girer. *
111:3 سَيَصْلَىٰ نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ
Diyanet Meali: O, bir alevli ateşe girecektir. *

صَلَّى : Fiil-II. 

69:31 ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ
Diyanet Meali: “Sonra onu cehenneme atın.” *

أَصْلٰى : Fiil-IV. 

4:30 وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ عُدْوَانًا وَظُلْمًا فَسَوْفَ نُصْلِيهِ نَارًا
Diyanet Meali: Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateşine atacağız.
4:56 إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًا
Diyanet Meali: Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız.
4:115 نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا
Diyanet Meali: … onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.
74:26 سَأُصْلِيهِ سَقَرَ
Diyanet Meali: Ben onu “Sekar”a (cehenneme) sokacağım. *

اِصْطَلَى : Fiil-VIII. 

27:7 أَوْ آتِيكُمْ بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
Diyanet Meali: “(Ben bir ateş gördüm, ondan size bir haber), yahut ısınasınız diye bir kor ateş getireceğim.”
28:29 لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
Diyanet Meali: “(Ben bir ateş gördüm, oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm.”

صِلِيٌّ : İsim.

19:70 ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا
Diyanet Meali: Sonra, oraya girmeye en lâyık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz. *

صَالٍ : İsim. İsm-i Fâil. Çoğul: صَالُونَ

37:163 إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali: Ancak cehenneme girecekler başka… *
38:59 هَٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ إِنَّهُمْ صَالُو النَّارِ
Diyanet Meali: (Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.” *
83:16 ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ
Diyanet Meali: Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir. *

تَصْلِيَةٌ : İsim. Masdar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).  

56:94 وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
Diyanet Meali: Bir de cehenneme atılma vardır. *