م ل ل

KÖK HARFLER: م ل ل

ANLAM: 

مَلَّ : Kitabı katibe yazdırmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek
أَمَلَّfiil-IV3Yazdırdı2/282
مِلَّةٌisim15Millet22/78

Toplam18

AÇIKLAMA:

Aslı bu kökten olup, (م ل ي) kökünde ele aldığımız, “yazdırdı” manasına sahip 2 kelime daha vardır (أَمْلَى). Onların ayrı olarak ele alınması daha münasip olmuştur. (Ayet numaraları: 25:5, 47:25) Ayrıca “mühlet verdi” manasına gelen 7 kelime daha vardır ki, onlar da (أَمْلَى) şeklinde yazılmaktadırlar. O kelimeleri de (م ل و) kökünde ele aldık.

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

DÎN ile MİLLET kelimeleri arasındaki fark

( د ي نم ل ل )

Millet, “şerîatın bütünü”ne, dîn ise, “şerîat mensublarının her birinin sahip oldukları şey”e verilen bir isimdir. Nitekim, fulânun hasenu’d-dîni (falanın dini güzeldir) ifadesi kullanılır. Fakat bu anlamda hasenu’l milleti (milleti güzeldir) ifadesi kullanılmaz. Ancak huve min ehli’l milleti (o millet (dîn) ehlindendir) denilir. 

Her millet bir “dîn”dir, oysa her dîn bir “millet” değildir. “Yahudilik”, bir millet’tir, çünkü bünyesinde bir takım şerîatler bulunmaktadır. Oysa “şirk”, bir millet değildir. 

Millet’in aslı, tekrar’dır.” Bu mana, tekrar tekrar gidilip gelinerek çiğnenen yol için söylenen, tarîkun melîlun (işlek yol) ifadesinden alınmıştır. 

Dîn kelimesinin aslı, “taat”tır. Dâne’n nâsu li-melikihim, yani “insanlar krallarına itaat ettiler” denilir.(Farklar Sözlüğü 322) Bknz: ( د ي ن )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

MilletمِلَّةBir dinden olanların topluluğu. Din, dil ve tarih beraberliği bulunan insan cemaatı. Çoğulu: Milel
MilliyetمِلِّيَّةÜmmet. Aralarında din, dil ve tarih birliği olan topluluktaki hal. Millet olma. 
MillîمِلِّىMilletle ilgili, millete özgü, ulusal.
MelûlمَلُولÜzgün. Kırgın.
MelâlمَلَالCan sıkıntısı, usanç.
TemellülتَمَلُّلBir milletin ferdi olma, milletlenme.
MütemellilمُتَمَلِّلAynı milletten olan.

Mel mel bakmak deyimi, “melul melul” deyiminden evrilmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

Beyne’l-milel: Milletler arası, uluslararası.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

اَمَلَّ :  Fiil-IV. 

2:282وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ
Diyanet Meali:Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın.
2:282فَإِنْ كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لَا يَسْتَطِيعُ أَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ
Diyanet Meali:Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın.
2:282فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ
Diyanet Meali:Velisi adaletle yazdırsın.

مِلَّةٌ : İsim. 

2:120وَلَنْ تَرْضَىٰ عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ
Diyanet Meali:Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar.
2:130وَمَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلَّا مَنْ سَفِهَ نَفْسَهُ
Diyanet Meali:Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir?
2:135قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
Diyanet Meali:De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız.”
3:95قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
Diyanet Meali:De ki: “Allah, doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun.”
4:125وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
Diyanet Meali:Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir?
6:161قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti.”
7:88لَنُخْرِجَنَّكَ يَا شُعَيْبُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَكَ مِنْ قَرْيَتِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا
Diyanet Meali:“Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız.”
7:89قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُمْ
Diyanet Meali:“(Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra) eğer ona dönersek mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz.”
12:37إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَهُمْ بِالْآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ
Diyanet Meali:“Ben, Allah’a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir milletin dinini bıraktım.”
12:38وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَائِي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ
Diyanet Meali:“Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum.”
14:13لَنُخْرِجَنَّكُمْ مِنْ أَرْضِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا
Diyanet Meali:“Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz.”
16:123ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
Diyanet Meali:Sonra da sana, “Hakka yönelen İbrahim’in dinine uy.” diye vahyettik.
18:20إِنَّهُمْ إِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ
Diyanet Meali:“Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler.”
22:78مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, (hem de bu Kur’an’da) müslüman diye isimlendirdi
38:7مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَٰذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ
Diyanet Meali:“Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır.” *