س م م

KÖK HARFLER: س م م

ANLAM: 

سَمَّ : Bir şeyi zehirlemek; o şeyi delmek, delip geçmek; bir işi irdelemek, incelemek; o şeyi sağlam veya salim kılmak.

AÇIKLAMA:

سَمٌّ ve سُمٌّ : İğne, burun ve kulak deliği gibi, her türlü dar delik. Çoğulu سُمُوم şeklinde gelir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآَيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاءِ وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ : Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve deve/halat, iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler (7/40).

قَدْ سَمَّهُ : Onun içine soktu. Buradan hareketle “birbirlerinin işinin içlerine giren, nüfuz eden, iç yüzlerini bilen, kendilerine دُخْلُلٌ denen, kişinin mümtaz, seçkin, temayüze, ayrıcalığa sahip özel arkadaşlarına, dostlarına, hem-demine” سَامَّةٌ denmiştir.

“Öldürücü zehir” anlamındaki اَلسُّمُّ الْقَاتِلُ ifadesinde geçen سُمٌّ kelimesi, فَاعِلٌ anlamında bir mastardır. Çünkü zehir “ince etkisi ile bedenin iç kısımlarına girip nüfuz eder”.

سَمُومٌ : Zehrin yaptığı etkiye benzer bir etki yapan sıcak rüzgâr.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ : Bizi Kavurucu rüzgârların azabından korudu (52/27). Yine şöyle buyurmuştur: فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ : Kavurucu rüzgârlar ve kaynar su içinde (56/42); وَالْجَآنَّ خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ مِنْ نَارِ السَّمُومِ : Cini de daha önce kavurucu rüzgârların ateşinden yaratmıştık (15/27). (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

سَمَّ (geniş zaman يَسُمُّ mastar isim سَمٌّ):

سَمَّهُ : O şeyi zehirledi; o şeyi deldi ya da delip geçti; bir işi irdeledi ya da inceledi; o şeyi sağlam veya salim kıldı.

سَمَمْتُ الْقَارُورَةَ : Şişeyi kapattım.

سَمَّ الشَّىْءَ : O şeyi düzeltti.

سَمَّ بَيْنَ الْقَوْمِ : İnsanlar arasında uzlaşma veya ahenk sağladı.

سَمَّتْهُ الْحَيَّةُ : Yılan onu soktu.

سَمَمْتُ سَمَّكَ : Senin yolundan gittim.

سَمَّتِ الرِّيحُ (mastar isim سُمُومٌ ) : Rüzgar kavurdu.

سَمٌّ : Bir iğnenin deliği, herhangi bir şeyin deliği; zehir; deniz kabukları; hedef, amaç, gaye, niyet.

مَالَهُ سَمٌّ وَلَا هَمٌّ : Bir hedefi yok veya onun için bir umudu yok.

سَمُومٌ : Sıcak bir rüzgar; şiddetli ve oldukça sıcak bir rüzgar.

سُمَّ الْيَوْمُ : Gün içerisinde sıcak bir rüzgar esiyordu ya da gün oldukça sıcaktı.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
سَمٌّ isim 1 Delik 7/40
سَمُومٌ isim 3 (Ekseriyetle gündüz vukua gelen) sıcak rüzgâr, kavurucu rüzgâr 15/27

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • سَمَّمَ
    • أَغَاظَ > bak: غ ي ظ
    • أَسْخَطَ > bak: س خ ط
    • أَحْنَقَ
  • سُمٌّ
    • ثَقْبٌ > bak: ث ق ب
    • فُرْجَةٌ > bak: ف ر ج
    • خَرْقٌ > bak: خ ر ق
    • خَرْمٌ
    • كُوَّةٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Semm سَمّ 1: Delik. 2: Zehir. Çoğul: Sümûm
Semûm سَمُوم 1: Zehirli şey. 2: Sam yeli.
Tesmîm تَسْمِيم Zehirleme.
Tesemmüm تَسَمُّم Zehirlenmek.
Sam ——— Çölde esen rüzgâr, sam yeli. Sam yeli

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

سَمٌّ : İsim.

7:40وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ
Diyanet Meali:Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! 

سَمُومٌ : İsim.

15:27وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ مِنْ نَارِ السَّمُومِ
Diyanet Meali:Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. *
52:27فَمَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ
Diyanet Meali:“Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.” *
56:42فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ
Diyanet Meali:Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler.*