س ل ط

KÖK HARFLER: س ل ط

ANLAM: 

سَلِطَ : Üstün gelmek, baskın çıkmak, hakim olmak; üstün güç ve kuvvetle sağlam, yerleşmiş olmak. Saltanata veya hakimiyete sahip olmak. Sert olmak. Kurnaz olmak. Konuşma şekli sade, etkili olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
سَلَّطَ fiil-II 2 Musallat etti, hükmü altına verdi 59/6
سُلْطَانٌ isim 37 Saltanat, hakimiyet 53/23

Toplam 39

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • سَلَّطَ
    • أَخْضَعَ > bak: خ ض ع
    • أَذْعَنَ > bak: ذ ع ن
    • أَرْضَخَ
  • سُلْطَانٌ
  • سُلْطَةٌ
    • خُضُوعٌ > bak: خ ض ع
    • إِذْعَانٌ > bak: ذ ع ن
    • اِنْقِيَادٌ
    • رُضُوخٌ

AÇIKLAMA:

MELİK ile SULTÂN kelimeleri arasındaki fark, (Mülk ve Sultan kelimeleri arasında)

( م ل كس ل ط )

Sultân, büyük kalabalıkları ya da küçük toplulukları zorla elinde tutma kuvveti ve bu kuvvete sahip olan kişi demektir. Bir beldenin emîri için, sultânu’l beledidenildiği halde,meliku’l beledidenilmez. Çünkü melik, güç ve hükümranlığı geniş olan kimsedir. Mülk de, “çok sayıda varlık üzerinde yönetim ve tasarruf gücü” anlamına gelir. Sultan ise, “çok olsun, az olsun bir takım varlıklar üzerindeki yönetim ve tasarruf gücü” anlamına gelir (Farklar Sözlüğü 273) Bknz: ( م ل ك )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Sulta سُلْطَة Baskı, otorite.
Sultân سُلْطَان Reis. İslam Hükümdarı.
Sultâniyye سُلْطَانِيَّة Sultanlarla ilgili.
Saltanat ؟؟؟ Sultanlık; hükümdarlık.
Selâtîn سَلَاطِين Sultanlar.
Taslît تَسْلِيط Musallat etmek. 
Musallit مُسَلِّط Birine musallat eden. Peşini bırakmayıp sataştıran.
Musallat مُسَلَّط Rahatsız eden. Tasallut eden. 
Tasallut تَسَلُّط Musallat olmak. 
Salata ——— Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

سَلَّطَ : Fiil-II. 

4:90وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْ
Diyanet Meali:Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı.
59:6وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.

سُلْطَانٌ : İsim.

3:151سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا
Diyanet Meali:Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız.
4:91وَأُولَٰئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا مُبِينًا
Diyanet Meali:İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik.
4:144أَتُرِيدُونَ أَنْ تَجْعَلُوا لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُبِينًا
Diyanet Meali:Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
4:153فَعَفَوْنَا عَنْ ذَٰلِكَ وَآتَيْنَا مُوسَىٰ سُلْطَانًا مُبِينًا
Diyanet Meali:Biz bunu da affettik ve Mûsâ’ya apaçık bir güç ve yetki verdik.
6:81وَلَا تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُمْ بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا
Diyanet Meali:Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da..
7:33وَأَنْ تُشْرِكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا
Diyanet Meali:Hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı (haram kılmıştır.)
7:71أَتُجَادِلُونَنِي فِي أَسْمَاءٍ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا نَزَّلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ
Diyanet Meali:Allah’ın, haklarında hiçbir delil indirmediği, yalnızca sizin ve babalarınızın uydurduğu birtakım isimler (düzmece tanrılar) hakkında mı benimle tartışıyorsunuz?
10:68إِنْ عِنْدَكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ بِهَٰذَا أَتَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Bu konuda elinizde hiçbir delil de yoktur. Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?
11:96وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Andolsun, biz Mûsâ’yı âyetlerimizle ve apaçık bir mucize ile gönderdik.*
12:40مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِهِ إِلَّا أَسْمَاءً سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ
Diyanet Meali:“Siz Allah’ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece ilâhlara) tapıyorsunuz. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir.”
14:10تُرِيدُونَ أَنْ تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:“Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” (dediler.)
14:11وَمَا كَانَ لَنَا أَنْ نَأْتِيَكُمْ بِسُلْطَانٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Allah’ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil.”
14:22وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ إِلَّا أَنْ دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي
Diyanet Meali:“Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz..”
15:42إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ
Diyanet Meali:Allah, “Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi.*
16:99إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. *
16:100إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُمْ بِهِ مُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir. *
17:33وَمَنْ قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا
Diyanet Meali:Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir.
17:65إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ وَكِيلًا
Diyanet Meali:“Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!” *
17:80وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ لِي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَانًا نَصِيرًا
Diyanet Meali:“(Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.”
18:15لَوْلَا يَأْتُونَ عَلَيْهِمْ بِسُلْطَانٍ بَيِّنٍ
Diyanet Meali:Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya!
22:71وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا
Diyanet Meali:Onlar, Allah’ı bırakıp, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği şeylere kulluk ederler.
23:45ثُمَّ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَارُونَ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Sonra Mûsâ ve kardeşi Hârûn’u mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.*
27:21لَأُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا شَدِيدًا أَوْ لَأَذْبَحَنَّهُ أَوْ لَيَأْتِيَنِّي بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali: “Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim.” *
28:35قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِأَخِيكَ وَنَجْعَلُ لَكُمَا سُلْطَانًا
Diyanet Meali:Allah, “Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size bir iktidar vereceğiz” dedi.
30:35أَمْ أَنْزَلْنَا عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا فَهُوَ يَتَكَلَّمُ بِمَا كَانُوا بِهِ يُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Yoksa biz kendilerine bir delil mi indirdik de o, Allah’a ortak koşmaları konusunda (isabetli olduklarını) söylüyor? *
34:21وَمَا كَانَ لَهُ عَلَيْهِمْ مِنْ سُلْطَانٍ
Diyanet Meali:Oysa şeytanın onlar üzerinde hiçbir hâkimiyeti yoktu.
37:30وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ بَلْ كُنْتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ
Diyanet Meali:“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.” *
37:156أَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ مُبِينٌ
Diyanet Meali:Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var? *
40:23وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Andolsun ki biz Mûsâ’yı mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.*
40:35الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ
Diyanet Meali:Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir.
40:56إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِنْ فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَا هُمْ بِبَالِغِيهِ
Diyanet Meali:Allah’ın âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar.
44:19وَأَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ إِنِّي آتِيكُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.” *
51:38وَفِي مُوسَىٰ إِذْ أَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Mûsâ kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun’a göndermiştik. *
52:38أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin! *
53:23إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاءٌ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ
Diyanet Meali:Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir.
55:33لَا تَنْفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
Diyanet Meali:Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.
69:29هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيَهْ
Diyanet Meali:“Saltanatım da yok olup gitti.” *