KÖK HARFLER: م ي د
ANLAM:
مَادَ : Bir hareket veya şiddetli bir hareket halinde olmak. Sarsılmak. Şaşırmış, kafası karışmış veya hayret etmiş olmak. Sarhoşluk veya denizde seyahat etmesi sebebiyle midesi kalkmış bir halde olmak, kusmak üzere olmak. Sersemlemek. Bir iyilikte bulunmak; seyahat için azık temin etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
مَادَ | fiil-I | 3 | Sarstı, salladı, verdi, başı döndü | 16/15 |
مَائِدَةٌ | isim | 2 | Sofra, yemek veren, dağıtan | 5/112 |
Toplam | 5 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- مَادَ (a)
- مَادَ (b)
- مَائِدَةٌ
- خُوَانٌ > bak: خ و ن
Zıt Manada Kelimeler
- مَادَ (a)
- مَادَ (b)
AÇIKLAMA:
MEYL ile MEYD kelimeleri arasındaki fark
( م ي ل – م ي د )
Meyl, sadece bir yöne olur. Meyd ise, “bir sağa, bir sola meyl”dir. Yüce Allah’ın, Arzda revâsi yaptık ki, temîd edebilesiniz (Enbiyâ / 31) ayeti, “sağa ve sola hareket edesiniz” (tek yöne değil de, iki yöne de hareket edebilesiniz) demektir. Bilinmektedir ki Allah, “bir tarafa meyl etme”yi murâd etmemiş, sadece “hareket etme”yi murâd etmiştir. Hareket ise iki yöne olur. (Farklar Sözlüğü 315) Bknz: ( م ي ل )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Mâide | مَائِدَة | Yemek sofrası. | Çoğulu: Mevâid |
Meydân | مَيْدَان | Alan, saha. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
مَادَ : Fiil-I.
16:15 | وَأَلْقَىٰ فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَنْ تَمِيدَ بِكُمْ وَأَنْهَارًا وَسُبُلًا |
Diyanet Meali: | Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; (yolunuzu bulmanız için de) nehirler, yollar meydana getirdi. |
21:31 | وَجَعَلْنَا فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَنْ تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا |
Diyanet Meali: | Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve geniş geniş (yollar) meydana getirdik. |
31:10 | وَأَلْقَىٰ فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَنْ تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِنْ كُلِّ دَابَّةٍ |
Diyanet Meali: | Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. |
مَائِدَةٌ : İsim.
5:112 | هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | “Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” |
5:114 | قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | Meryem oğlu İsa, “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir..” dedi. |