KÖK HARFLER: ح و ذ
ANLAM:
حَاذَ : Develeri hızlı bir biçimde yürütmek, husunetle develeri suya yürütmek; develeri yürütmek için onları bir araya toplamak.
AÇIKLAMA:
حَوْذٌ : Sürücünün, çobanın deveyi iki hâzisinden (حَاذَانِ) yani iki uyluğunun arkalarından izleyip onu sert, kaba bir şekilde sürmesi. Fiil olarak “Develeri sert, kaba bir biçimde sürdü” anlamında حَاذَ اْلإِبِلَ-يَحُوذُهَا şeklinde kullanılır.
Yüce Allah’ın şu sözüne gelince: اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ Şeytan onları istila etmiş (58/19). Bu ifade “Şeytan onları, kendilerine hakim bir biçimde dilediği yere sürdü, sevk etti” anlamındadır. Yahut da Arapların “Erkek eşek, dişi eşeğin iki hâzisini yani sırtının iki yanını ele geçirdi, bu ikisine hakim oldu” anlamına gelen اِسْتَحْوَذَ الْعَيْرُ عَلَى اْلأتَانِ sözlerinden gelir. Fiili olarak اِسْتَحَاذَ şeklinde kullanılır. Bu kıyasa uygundur. Bu anlamdaki istiâreli kullanımıyla Arapların “Şeytan onu bir قُعْدَةٌ yani bir eşek veya semer edindi veya onu bir قُعْدَةٌ olarak kullandı” anlamındaki اِقْتَعَدَهُ الشَّيْطَانُ ve “Şeytan ona bindi” anlamındaki اِرْتَكَبَهُ الشَّيْطَانُ sözlerine benzer.
أحْوَذِيّ : Bir şeyde çevik ve usta, maharetli olan. “Sevk etmek, sürmek” anlamındaki حَوْذٌ kelimesinden gelir. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَاذَ (geniş zaman يَحُوذُ mastar ismi حَوْذٌ):
حَاذَ الْاِبِلَ : Develeri hızlı bir biçimde yürüttü, şiddetli bir biçimde veya husunetle yürüttü ya da develeri suya yürüttü; develeri yürütmek için onları bir araya topladı.
حُذْتُ الْاِبِلَ : Develer üzerinde hakimiyet kurdum.
حَاذَ : O şeyi korudu, kolladı ya da ilgilendi; bir şeyi adamakıllı veya bütünüyle yaptı.
اَحْوَذَ السَّيْرَ : Çok yolculuk etti.
اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِ : O kişi veya şeyi altetti, hükmetti ya da üzerlerinde hakimiyet kurdu.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
اِسْتَحْوَذَ | fiil-X | 2 | İstila etmek, kaplamak. | 58/19 |
| Toplam | 2 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
İstihvâz | اِسْتِحْوَاذ | Zafer kazanma, muzaffer ve muvaffak olma, galib gelme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اِسْتَحْوَذَ : Fiil-X.
4:141 | قَالُوا أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُمْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Size üstünlük sağlayıp sizi mü’minlerden korumadık mı?” derler. |
58:19 | اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنْسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. |