غ ي ظ

KÖK HARFLER: غ ي ظ

ANLAM: 

غَاظَ : Öfkelendirmek, çileden çıkarmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
غَاظَ fiil-I 3 Çok kızdırdı 22/15
غَيْظٌ isim 6 Şiddetli öfke, çok kızma 9/15
غَائِظٌ isim 1 Çok kızan, öfkeli 26/55
تَغَيُّظٌ isim 1 Çok kızdığını belli etme 51/11

Toplam 11

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • غَيْظٌ (a)
    • اِنْشِرَاحٌ > bak: ش ر ح
    • اِرْتِيَاحٌ > bak: ر و ح
    • سَكِينَةٌ > bak: س ك ن
    • هُدُوءٌ
  • غَيْظٌ (b)
  • مُغْتَاظٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Gayz غَيْظ Hiddet, kin, öfke, gadab.
Gâiz غَائِظ Kızgın, öfkeli, gayzlı.
Tagyîz تَغْيِيظ Hiddetlendirme, kızdırma, öfkelendirme.
İgâza إِغَاظَة Kızdırma, darıltma.
Tegayyüz تَغَيُّظ Hiddetlenme, kızma.
Mütegayyiz مُتَغَيِّظ Öfkelenen, kızan, tegayyüz eden, gazaba gelen. Kızgın, kızmış kimse.
Tegâyüz تَغَايُظ Karşılıklı olarak kızışıp öfkelenme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

غَاظَ :  Fiil-I. 

9:120 وَلَا يَطَئُونَ مَوْطِئًا يَغِيظُ الْكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ
Diyanet Meali: Çünkü onların, … kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel(in sevabı) yazılmış olmasın.
22:15 ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ
Diyanet Meali: Sonra kendini assın da bir baksın; başvurduğu (bu yöntem), öfkelendiği şeyi giderecek mi?
48:29 فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ
Diyanet Meali: (Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş), kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için (onları böyle sağlam ve dirençli kılar).

غَيْظٌ : İsim. 

3:119 وَإِذَا خَلَوْا عَضُّوا عَلَيْكُمُ الْأَنَامِلَ مِنَ الْغَيْظِ
Diyanet Meali: Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar.
3:119 قُلْ مُوتُوا بِغَيْظِكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Diyanet Meali: De ki: “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.
3:134 الَّذِينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ
Diyanet Meali: Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenlerdir.
9:15 وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْ وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ
Diyanet Meali: Onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah, dilediğinin tövbesini kabul eder.
33:25 وَرَدَّ اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِغَيْظِهِمْ لَمْ يَنَالُوا خَيْرًا
Diyanet Meali: Allah, inkâr edenleri, hiçbir hayra ulaşmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi.
67:8 تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ
Diyanet Meali: Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır!

غَائِظُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: غَائِظٌ

26:55 وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ
Diyanet Meali: “Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.” *

تَغَيُّظٌ : İsim. Masdar. Tefâ’ul Bâbı (V. Bâb). 

25:12 إِذَا رَأَتْهُمْ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا
Diyanet Meali: Bu ateş onları uzak bir mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler. *