ف خ ر

KÖK HARFLER: ف خ ر

ANLAM: 

فَخَرَ : Belirli niteliklerle böbürlenmek ya da övünmek. Ecdada ait asillik veya itibara dair özellikleri ya da kendine ait muhteşem işler ve nitelikleri saymak. Kendine mükemmellik ve asillik atfetmek. Övünerek kendini yüceltmek. Küçümsemek ya da hor görmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
فَخُورٌ isim 4 Çok övünen, kendini çok metheden 57/23
فَخَّارٌ isim 1 Pişmiş çamur; tuğla ve kiremit cinsinden bir madde 55/14
تَفَاخُرٌ isim 1 Karşılıklı övünme 57/20

Toplam 6

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • فَخُورٌ
  • تَفَاخُرٌ
    • اِدِّعَاءٌ > bak: د ع و
    • اِفْتِخَارٌ > bu kök
    • فَخْرٌ > bu kök
    • فَخَارٌ > bu kök
    • تَبَاهٍ
    • تَبَجُّحٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • فَخُورٌ
    • وَضِيعٌ > bak: و ض ع 
    • حَقِيرٌ
    • مُحْتَقَرٌ
  • تَفَاخُرٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Fahr فَخْر Övünme. Yaptığını sayarak övünme. Övülmeye sebeb olacak kimse.
Fahrî فَخْرِى Karşılıksız olarak. Parasız olarak. İftiharla. Övünerek.
Fahriye فَخْرِيَة Bir kimsenin kendini medih için söylediği söz veya şiir. 
Fahûr فَخُور Çok övünen, çok böbürlenen.
Fahhâr فَخَّار Çok öğünen. Çok iftihar eden. 
Mefhar مَفْخَر İftihara, övünmeğe, sevinmeğe sebeb olan. İftihara vesile olan şey.
Mefharet مَفْخَرَة İftihar duyma, övünme. Çoğulu: Mefâhir
Tefhîr تَفْخِير Fahirlendirmek, gururlandırmak.
Müfâhare(t) مُفَاخَرَة Karşılıklı övünme.
İfhâr إِفْخَار Şereflendirmek. Şeref vermek. Fahirlendirmek.
Tefahhur تَفَخُّر Övünme, fahirlenme.
Mütefahhir مُتَفَخِّر Gururlanan, övünen, tefahur eden.
Tefâhur تَفَاخُر Fahirlenmek. İftihar etmek. 
İftihâr اِفْتِخَار Övünmek. Kendini beğenircesine kendinden ve yaptıklarından bahsetmek.
Müftehir مُفْتَخِر Bir şeyi övünç bilerek onunla sevinen, övünen, iftihar eden.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

فَخُورٌ :  İsim. Sıfat. 

4:36 إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا
Diyanet Meali: Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.
11:10 لَيَقُولَنَّ ذَهَبَ السَّيِّئَاتُ عَنِّي إِنَّهُ لَفَرِحٌ فَخُورٌ
Diyanet Meali: (Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak) mutlaka, “Kötülükler benden gitti” diyecektir. Çünkü o, şımarık ve böbürlenen biridir.
31:18 إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Diyanet Meali: “Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”
57:23 وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Diyanet Meali: (Elinizden çıkana üzülmeyesiniz) ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.

فَخَّارٌ : İsim. 

55:14 خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ
Diyanet Meali: Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. *

تَفَاخُرٌ : İsim. Masdar. Tefâul Bâbı (VI. Bâb).

57:20 اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ
Diyanet Meali: Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme .. den ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider).