ب ح ر

KÖK HARFLER:  ب ح ر

ANLAM: 

بَحَرَ : Yarmak, boyuna kesmek; bölmek, delmek, genişletmek. Geniş ve ferah olmak, genişlemek, ferahlamak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

بَحَرَ (geniş zamanlı يَبْحَرُ mastar isim بَحْرًا) : anlamları: (1) Yardı veya boyuna kesti; böldü veya deldi ve genişletti; (2) geniş ve ferahtı ya da genişledi ve ferahladı.

بَحَرَ اُذُنَهَا : (Keçinin) kulağını boyuna genişçe kesti.

اَبْحَرَ : Denize doğru atıldı; o (su) tuzluydu veya tuzlu oldu.

تَبَحَّرَ فِى الْعِلْمِ : Bilginin derinine indi ve kendisini bir deniz kadar geliştirdi.

بَحْرٌ (mastar isim): Deniz; çok büyük nehir; büyük miktarda su barındıran engin bir alan; çok fazla su; şunun zıt anlamlısıdır: بَرٌّ ; tuz; süratli ve mükemmel bir at; çok sayıda bağışta bulunan cömert bir adam; tohum üretilen bereketli toprak; (اَبْحُرٌ ve بُحُورٌ ve بِحَارٌ çoğul halidir).

بَحْرِىٌّ : Denize ilişkin; denizci.

بُحْرَانٌ : Hastalık nöbeti.

بَحِيرَةٌ : Kulaklarını kestikten sonra Arapların otlanması için saldığı dişi deve veya keçi. Bu deve ve keçiler Allah’a (c.c.) adanmıştı ve bu hayvanların sütleri kullanılmaz, sırtlarında yük taşınmazdı.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet Açıklama
بَحْرٌ isim 41 Deniz 55/24 Çoğulu: بِحَارٌ – اَبْحُرٌ
بَحِيرَةٌ isim 1 Kulağı yarılmış dişi deve 5/103

Toplam: 42


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Bahr (Bahir) بَحْر Deniz. Alim. Çok bilen. Büyük göl veya nehir. Çoğul (Ebhur)
Bahrî بَحْرِيّ Denize ait, denize mensup, denizle ilgili. 
Bahriye بَحْرِيَّة Donanma ile ilgili işler. Devletin donanma ve deniz askerleri. 
Bahreyn بَحْرَيْن İki deniz. 
Bahîre بَاحِرَة Kulağı kesik deve.
Behhâr بَحَّار Denizci, gemici.
İbhâr إِبْحَار Deniz yolculuğu.
Tebahhur تَبَحُّر Bir şeyi içine dalma ve derinliğine varma.
Mütebahhir مُتَبَحِّر Geniş, derin bilgisi olan.
İstibhâr اِسْتِبْحَار Çok geniş bilgiye sahib olma. Deniz gibi büyük ve geniş olma.
Müstebhir مُسْتَبْحِر Deniz gibi geniş olan (kimse).
Buhran بُحْرَان Bunalım, bunluk, kriz.

Buhran, ateşli hastalıklarda ter boşalmasına ve hızlı bir şekilde ateş düşmesine neden olan âni değişimdir. (Emrullah İşler)

Mütebahhir kelimesi, “geniş malumat sahibi, allame” anlamındadır. Kelime, denizin engin oluşuna binaen türetilmiş bir kelimedir.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَحْرٌ : İsim. Çoğulu: بِحَارٌ – اَبْحُرٌ

2:50وَإِذْ فَرَقْنَا بِكُمُ الْبَحْرَ فَأَنْجَيْنَاكُمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَوْنَ
Diyanet Meali:Hani, sizin için denizi yarmış, sizi kurtarmış, Firavun ailesini suda boğmuştuk.
2:164وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ
Diyanet Meali:İnsanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde…
5:96أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ
Diyanet Meali:Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı.
06:59وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ
Diyanet Meali:Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. 
6:63 قُلْ مَنْ يُنَجِّيكُمْ مِنْ ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةًۚ
Diyanet Meali:De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na dua ederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) kim kurtarır?”
6:97وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ لِتَهْتَدُوا بِهَا فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ
Diyanet Meali:O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır.
7:138وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ
Diyanet Meali:İsrailoğullarını denizden geçirdik.
7:163وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. 
10:22هُوَ الَّذِي يُسَيِّرُكُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ
Diyanet Meali:O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. 
10:90وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ
Diyanet Meali:İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte derhal onları takibe koyuldu.
14:32وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْأَنْهَارَ
Diyanet Meali:Allah, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır.
16:14وَهُوَ الَّذِي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا
Diyanet Meali:O, taze et yemeniz için denizi sizin hizmetinize verendir. 
17:66رَبُّكُمُ الَّذِي يُزْجِي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütendir.
17:67وَإِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فِي الْبَحْرِ ضَلَّ مَنْ تَدْعُونَ إِلَّا إِيَّاهُ
Diyanet Meali:Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. 
17:70وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ
Diyanet Meali:Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık.
18:60لَا أَبْرَحُ حَتَّىٰ أَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ أَوْ أَمْضِيَ حُقُبًا
Diyanet Meali:“İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.”
18:61نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا
Diyanet Meali:Balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti.
18:63وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا
Diyanet Meali:Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
18:79أَمَّا السَّفِينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاكِينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ
Diyanet Meali:O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere aitti. 
18:109قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبِّي
Diyanet Meali:De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa…”
18:109لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي
Diyanet Meali:Rabbimin sözleri tükenmeden denizler tükenirdi.”
20:77فَاضْرِبْ لَهُمْ طَرِيقًا فِي الْبَحْرِ يَبَسًا
Diyanet Meali:Onlara denizde kuru bir yol aç
22:65سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ
Diyanet Meali:Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir.
24:40أَوْ كَظُلُمَاتٍ فِي بَحْرٍ لُجِّيٍّ يَغْشَاهُ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهِ مَوْجٌ
Diyanet Meali:Yahut (inkârcıların küfür içindeki hâlleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga üstüne dalga kaplıyor.
25:53وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَٰذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ
Diyanet Meali:O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverendir.
26:63فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ
Diyanet Meali:Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. 
27:61وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِيَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًا
Diyanet Meali:Yahut onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı?
27:63أَمَّنْ يَهْدِيكُمْ فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ
Diyanet Meali:Yahut karanın ve denizin karanlıklarında size yolunuzu gösteren mi?
30:41ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ
Diyanet Meali:İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır.
31:27وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ
Diyanet Meali:Denizler (mürekkep olsa ve) yedi misli deniz de yedekte bulunup yazılsa yine de Allah’ın sözleri bitmezdi.
31:27وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ
Diyanet Meali:Denizler (mürekkep olsa ve) yedi misli deniz de yedekte bulunup yazılsa yine de Allah’ın sözleri bitmezdi.
31:31أَلَمْ تَرَ أَنَّ الْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Görmedin mi ki, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir.
35:12وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَٰذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ
Diyanet Meali:İki deniz aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır.
42:32وَمِنْ آيَاتِهِ الْجَوَارِ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ
Diyanet Meali:Denizde dağlar gibi yüzen gemiler, O’nun varlığının delillerindendir. *
44:24وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا إِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ
Diyanet Meali:“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. *
45:12اللَّهُ الَّذِي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ
Diyanet Meali:Allah, içinde gemilerin, emriyle akıp gitmesi için denizi sizin hizmetinize verendir.
52:6وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ
Diyanet Meali:Kaynayacak denize and olsun ki…*
55:19مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Diyanet Meali:(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. *
55:24وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ
Diyanet Meali:Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O’nundur. *
81:6وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ
Diyanet Meali:Denizler kaynatıldığı zaman…*
82:3وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
Diyanet Meali:Denizler kaynayıp fışkırtıldığı zaman…*

بَحِيرَةٌ : İsim. 

5:103مَا جَعَلَ اللَّهُ مِنْ بَحِيرَةٍ وَلَا سَائِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍ
Diyanet Meali:Allah, ne “Bahîre”, ne “Sâibe”, ne “Vasîle”, ne de “Hâm” diye bir şey meşru kılmamıştır.