س أ ل

KÖK HARFLER: س أ ل

ANLAM: 

سَأَلَ : Birisinden sormak, dilemek, sorgulamak, soruşturmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

سَأَلَ (geniş zaman يَسْأَلُ mastar isim سُؤَالٌ ve مَسْئَلَةٌ):

سَأَلَهُ اَوْ سَأَلَ مِنْهُ : Ondan sordu, diledi, sorguladı ya da soruşturdu.

سَأَلَ مِنْهُ الْمَالَ : Ondan mal sordu ya da istedi.

سَأَلَهُ مِنْهُ : Böyle bir şey hakkında ona sordu, onu sorguladı.

سَأَلْتُ اللّٰهَ الْعَافِيَةَ : Allah’tan (c.c.) sağlık diledim.

سَلْ veya اِسْئَلْ (emir kipi): Sor!

تَسَائَلُوا : Birbirlerine sordular, birbirlerinden dilediler.

سُؤَالٌ : Taleb. İstek.

سُؤَالَكَ اَوْ سُؤْلَكَ : Senin talebin; senin istediğin bir şey; senin temennin.

سَائِلٌ(ismi fail): Bir soran, sorgulayan, dilenen; bilgi arayan.

مَسْئُولٌ (ismi meful): Hakkında sorgulama yapılan bir kimse, sorumlu kimse, mesul olan kimse veya şey.

مَسْئَلَةٌ : Bir soru; bir sorun veya mesele ( مَسَائِلُ çoğul hali).

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
سَأَلَfiil-I106Sordu, hesaba çekti, istedi, diledi18/76Meçhulü: سُئِلَ Meçhul Muzarisi: يُسْأَلُ
تَسَائَلَfiil-VI9Birbirlerine sordu(lar), soruşturdu(lar)37/27
سَائِلٌisim7Soran, sual eden, dilenci12/7
سُؤْلٌisim1İstek, dilek20/36
سُؤَالٌisim1Soru20/36
مَسْؤُولٌisim5Hesaba çekilen, mes’ul tutulan17/36

Toplam129


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Suâl سُؤَال İstek, soru. Çoğul: Es’ile
Sâil سَائِل Dilenci. Soran. Çoğul: Seele
Sâiliyyet سَائِلِيَّة Dilencilik.
Mes’ûl مَسْؤُول Sorumlu.
Mes’ûliyyet مَسْؤُولِيَّة Sorumluluk.
Mes’ele مَسْئَلَة Çözülmesi ve bir sonuca bağlanması gereken şey.
Tesâül تَسَائُل Birbirine sual etme, soru sormak.
İstis’âl اِسْتِسْئَال Soruşturma, tahkik etme, araştırma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

سَأَلَ : Fiil-I. Meçhulü: سُئِلَ Meçhul Muzarisi: يُسْأَلُ

2:61اهْبِطُوا مِصْرًا فَإِنَّ لَكُمْ مَا سَأَلْتُمْ
Diyanet Meali:“Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var.”
2:108أَمْ تُرِيدُونَ أَنْ تَسْأَلُوا رَسُولَكُمْ كَمَا سُئِلَ مُوسَىٰ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Yoksa daha önce Mûsâ’nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya çekmek mi istiyorsunuz?
2:108أَمْ تُرِيدُونَ أَنْ تَسْأَلُوا رَسُولَكُمْ كَمَا سُئِلَ مُوسَىٰ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Yoksa daha önce Mûsâ’nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya çekmek mi istiyorsunuz?
2:119وَلَا تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali:Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin.
2:134لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
2:141لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
2:186وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ
Diyanet Meali:Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım.
2:189يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ
Diyanet Meali:Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. 
2:211سَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَمْ آتَيْنَاهُمْ مِنْ آيَةٍ بَيِّنَةٍ
Diyanet Meali:İsrailoğullarına sor; biz onlara nice açık mucizeler verdik.
2:215يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلْ مَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ
Diyanet Meali:Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba … içindir.”
2:217يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır.”
2:219يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah, …. vardır.”
2:219وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ
Diyanet Meali:Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.”
2:220وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَىٰ قُلْ إِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌ
Diyanet Meali:Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır.”
2:222وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى
Diyanet Meali:Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır).”
2:273تَعْرِفُهُمْ بِسِيمَاهُمْ لَا يَسْأَلُونَ النَّاسَ إِلْحَافًا
Diyanet Meali:Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler.
4:32وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُوا اللَّهَ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin.
4:153يَسْأَلُكَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَاء
Diyanet Meali:Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar.
4:153فَقَدْ سَأَلُوا مُوسَىٰ أَكْبَرَ مِنْ ذَٰلِكَ فَقَالُوا أَرِنَا اللَّهَ جَهْرَةً
Diyanet Meali:Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve “Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi.
5:4يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler … helâl kılındı.”
5:101يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ إِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın.
5:101وَإِنْ تَسْأَلُوا عَنْهَا حِينَ يُنَزَّلُ الْقُرْآنُ تُبْدَ لَكُمْ عَفَا اللَّهُ عَنْهَا
Diyanet Meali:Eğer Kur’an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları bağışlamıştır.
5:102قَدْ سَأَلَهَا قَوْمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ ثُمَّ أَصْبَحُوا بِهَا كَافِرِينَ
Diyanet Meali:Sizden önceki bir millet o tür şeyleri sordu da sonra o yüzden kâfir oldu. *
6:90قُلْ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.”
7:6فَلَنَسْأَلَنَّ الَّذِينَ أُرْسِلَ إِلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka soracağız. 
7:6وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Peygamberlere de elbette soracağız.
7:163وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının  durumunu sor.
7:187يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي
Diyanet Meali:Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır.”
7:187يَسْأَلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır.”
8:1يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَنْفَالِ قُلِ الْأَنْفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne aittir.”
9:65وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ
Diyanet Meali:Şâyet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, “Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk”, derler.
10:72فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُمْ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah’a aittir.”
10:94فَاسْأَلِ الَّذِينَ يَقْرَءُونَ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:(Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen), senden önce Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyanlara sor.
11:29وَيَا قَوْمِ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مَالًا إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Buna karşı ben sizden herhangi bir mal da istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah’a âittir.”
11:46إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلَا تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ
Diyanet Meali:“Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme.”
11:47قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ
Diyanet Meali:Nûh, “Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım.” dedi.
11:51يَا قَوْمِ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى الَّذِي فَطَرَنِي
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak beni yaratana âittir.”
12:50ارْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ
Diyanet Meali:“Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor.”
12:82وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ الَّتِي كُنَّا فِيهَا وَالْعِيرَ الَّتِي أَقْبَلْنَا فِيهَا
Diyanet Meali:“Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor.”
12:104وَمَا تَسْأَلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hâlbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur’an) âlemler içinde ancak bir öğüttür. *
14:34وَآتَاكُمْ مِنْ كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ
Diyanet Meali:O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi.
15:92فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Rabbine andolsun, onların hepsine (yapmakta olduklarını) mutlaka soracağız. *
16:43فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.
16:56تَاللَّهِ لَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَفْتَرُونَ
Diyanet Meali:Allah’a andolsun ki, uydurmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.
16:93وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.
17:85وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي
Diyanet Meali:Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir.”
17:101فَاسْأَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ إِذْ جَاءَهُمْ
Diyanet Meali:İsrailoğullarına sor (sana anlatsınlar): Hani Mûsâ onlara gelmişti…
18:70قَالَ فَإِنِ اتَّبَعْتَنِي فَلَا تَسْأَلْنِي عَنْ شَيْءٍ حَتَّىٰ أُحْدِثَ لَكَ مِنْهُ ذِكْرًا
Diyanet Meali:O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.” *
18:76قَالَ إِنْ سَأَلْتُكَ عَنْ شَيْءٍ بَعْدَهَا فَلَا تُصَاحِبْنِي
Diyanet Meali:Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme.”
18:83وَيَسْأَلُونَكَ عَنْ ذِي الْقَرْنَيْنِ قُلْ سَأَتْلُو عَلَيْكُمْ مِنْهُ ذِكْرًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size ondan bir anı okuyacağım.” *
20:105وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْجِبَالِ فَقُلْ يَنْسِفُهَا رَبِّي نَسْفًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.” *
20:132لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَىٰ
Diyanet Meali:Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanındır.
21:7فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.
21:13وَارْجِعُوا إِلَىٰ مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ
Diyanet Meali:“O içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız.”
21:23لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ
Diyanet Meali:O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar. *
21:23لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ
Diyanet Meali:O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar. *
21:63قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَٰذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِنْ كَانُوا يَنْطِقُونَ
Diyanet Meali:Dedi ki: “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!” *
23:72أَمْ تَسْأَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da inanmıyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. *
23:113قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَاسْأَلِ الْعَادِّينَ
Diyanet Meali:Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor” derler. *
25:57قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَنْ شَاءَ أَنْ يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Ben buna karşılık sizden dileyen kimsenin, Rabbine giden yolu tutmasından başka herhangi bir ücret istemiyorum.” *
25:59ثُمَّ اسْتَوَىٰ عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَٰنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
Diyanet Meali:Sonra da Arş’a  kurulan Rahmân’dır. Sen bunu haberdar olana sor!
26:109وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a  kurulan Rahmân’dır. Sen bunu haberdar olana sor! *
26:127وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” *
26:145وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” *
26:164وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” *
26:180وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” *
28:78وَلَا يُسْأَلُ عَنْ ذُنُوبِهِمُ الْمُجْرِمُونَ
Diyanet Meali:Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).
29:13وَلَيُسْأَلُنَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَمَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Diyanet Meali:Uydurmakta oldukları şeylerden de kıyamet günü şüphesiz, sorguya çekileceklerdir.
29:61وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, “Allah” diyeceklerdir.
29:63وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir.
31:25وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah” derler.
33:8لِيَسْأَلَ الصَّادِقِينَ عَنْ صِدْقِهِمْ وَأَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:(Allah, bunu) doğru kimseleri doğruluklarından hesaba çekmek için (yapmıştır.) Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıştır. *
33:14وَلَوْ دُخِلَتْ عَلَيْهِمْ مِنْ أَقْطَارِهَا ثُمَّ سُئِلُوا الْفِتْنَةَ لَآتَوْهَا
Diyanet Meali:Eğer Medine’nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı.
33:20يَسْأَلُونَ عَنْ أَنْبَائِكُمْ وَلَوْ كَانُوا فِيكُمْ مَا قَاتَلُوا إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:(Düşman birlikleri bir daha gelecek olsa, isterler ki, çölde bedevilerin arasında bulunsunlar da) size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
33:53وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ
Diyanet Meali:Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin.
33:53وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ
Diyanet Meali:Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin.
33:63يَسْأَلُكَ النَّاسُ عَنِ السَّاعَةِ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali:İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır.”
34:25قُلْ لَا تُسْأَلُونَ عَمَّا أَجْرَمْنَا وَلَا نُسْأَلُ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu tutulmazsınız. Sizin işlediklerinizden de biz sorumlu tutulmayız.” *
34:25قُلْ لَا تُسْأَلُونَ عَمَّا أَجْرَمْنَا وَلَا نُسْأَلُ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu tutulmazsınız. Sizin işlediklerinizden de biz sorumlu tutulmayız.” *
34:47قُلْ مَا سَأَلْتُكُمْ مِنْ أَجْرٍ فَهُوَ لَكُمْ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى
Diyanet Meali:De ki: “Sizden herhangi bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah’a aittir.”
36:21اتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُمْ مُهْتَدُونَ
Diyanet Meali: “Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.” *
38:86قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.” *
39:38وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah” derler.
42:23قُلْ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَىٰ
Diyanet Meali:De ki: “Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.”
43:9وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Andolsun, onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka, “Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı” diyeceklerdir. *
43:19أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ
Diyanet Meali:(Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar.) Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.
43:44وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz. *
43:45وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَا
Diyanet Meali:Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor..
43:87وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar? *
47:36وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ
Diyanet Meali:Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.
47:37إِنْ يَسْأَلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ أَضْغَانَكُمْ
Diyanet Meali:Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı. *
51:12يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ
Diyanet Meali:“Ceza günü ne zaman?” diye sorarlar. *
52:40أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ
Diyanet Meali:Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır? *
55:29يَسْأَلُهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Diyanet Meali:Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O’ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır. *
55:39فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ
Diyanet Meali:İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. *
60:10وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ
Diyanet Meali:Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin.
60:10وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنْفَقُوا
Diyanet Meali:Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler.
67:8كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ
Diyanet Meali:(Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır!) Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.
68:40سَلْهُمْ أَيُّهُمْ بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ
Diyanet Meali:Sor onlara: “Onların hangisi bu (iddianın doğruluğu)na kefildir?” *
68:46أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ
Diyanet Meali:Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı girmişlerdir? *
70:1سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
Diyanet Meali:Soran birisi, (kâfirlere) kesinlikle inecek olan azabı sordu. *
70:10وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
Diyanet Meali:(O gün) hiçbir samimi dost, dostunu sormaz. *
75:6يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:“O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar. *
79:42يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
Diyanet Meali:Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. *
81:8وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ
Diyanet Meali:Diri diri gömülen kız çocuğunun, (hangi günahtan ötürü öldürüldüğü) sorulduğu zaman…*
102:8ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz? *

تَسَائَلَ : Fiil-VI.

4:1وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي تَسَاءَلُونَ بِهِ وَالْأَرْحَامَ
Diyanet Meali:Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının.
18:19وَكَذَٰلِكَ بَعَثْنَاهُمْ لِيَتَسَاءَلُوا بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık.
23:101فَلَا أَنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:(Sûr’a üfürüldüğü zaman, işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır.
28:66فَعَمِيَتْ عَلَيْهِمُ الْأَنْبَاءُ يَوْمَئِذٍ فَهُمْ لَا يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:O gün onlara karşı bütün haberler kapanmıştır. Artık birbirlerine de soramazlar. *
37:27وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler). *
37:50فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:Derken birbirlerine yönelip sorarlar. *
52:25وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar. *
74:40فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine (suçlular hakkında) sorular sorarlar. *
78:1عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:Birbirlerine neyi soruyorlar? *

سَائِلٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

2:177وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّائِلِينَ
Diyanet Meali:(İyilik), … mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene verenlerin … (tutum ve davranışlarıdır).
12:7لَقَدْ كَانَ فِي يُوسُفَ وَإِخْوَتِهِ آيَاتٌ لِلسَّائِلِينَ
Diyanet Meali:Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerinde (hakikati arayıp) soranlar için ibretler vardır. *
41:10وَقَدَّرَ فِيهَا أَقْوَاتَهَا فِي أَرْبَعَةِ أَيَّامٍ سَوَاءً لِلسَّائِلِينَ
Diyanet Meali:O, dört gün içinde (dört evrede), … orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.
51:19وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Diyanet Meali:Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. *
70:1سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
Diyanet Meali:Soran birisi, (kâfirlere) kesinlikle inecek olan azabı sordu. *
70:25لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Diyanet Meali:(Onlar, mallarında); isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için (belli bir hak bulunan kimselerdir). *
93:10وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ
Diyanet Meali:Sakın isteyeni azarlama! *

سُؤْلٌ : İsim. 

20:36قَالَ قَدْ أُوتِيتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسَىٰ
Diyanet Meali:Allah, şöyle dedi: “İstediğin sana verildi ey Mûsâ!” *

سُؤَالٌ : İsim

38:24قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِ
Diyanet Meali:Davud dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir.”

مَسْؤُولٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

17:34وَأَوْفُوا بِالْعَهْدِ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْئُولًا
Diyanet Meali:Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.
17:36إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَٰئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولًا
Diyanet Meali:(Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme.) Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.
25:16لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعْدًا مَسْئُولًا
Diyanet Meali:Ebedî olarak kalacakları orada onlar için diledikleri her şey vardır. Bu, Rabbinin uhdesine aldığı, (yerine getirilmesi) istenen bir va’didir. *
33:15وَلَقَدْ كَانُوا عَاهَدُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ لَا يُوَلُّونَ الْأَدْبَارَ وَكَانَ عَهْدُ اللَّهِ مَسْئُولًا
Diyanet Meali:Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir. *
37:24وَقِفُوهُمْ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ
Diyanet Meali:“Onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” *