KÖK HARFLER: س د د
ANLAM:
سَدَّ : Aralığı veya aradaki boşluğu kapamak; durdurmak, düzeltmek, sert ve sağlam kılmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَدَّ (geniş zaman يَسُدُّ mastar isim سَدٌّ ve سَدَدٌ):
سَدَّ : Aralığı veya aradaki boşluğu kapadı; durdurdu ya da düzeltti, sert ve sağlam kıldı.
سَدَّ الْاُفُقَ : O şey görüşü engelledi.
يَسُدُّ الرَّمَقَ : O şey metaneti korur ve sürdürür.
سَدَّ الْبَابَ : Kapıyı kapattı.
سَدٌّ : Bir set; bir çit; bir engel; körlük, sağırlık ve dilsizlik gibi bir noksan veya eksiklik; karartı veya gölge; örtü veya mahfaza; iki diğer şey arasındaki bir engel veya set; bir dağ.
ضُرِبَ بَيْنَهُمَا سَدٌّ : Aralarına bir engel konmuştu.
سَدَّ (geniş zaman يَسَدُّ ve يَسِدُّ mastar isim سَدَادًا ) : O şey veya kişi haklıydı ya da o hale geldi; o şey doğru bir yol aldı; doğru şeye vurgu yaptı.
اِنَّهُ يَسِدُّ فِى الْقَوْلِ : Söyleminde doğru şeye parmak basar ya da doğru şeyi söyler.
سَدَّهُ : O şeyle ağzını kapamış gibi onu bir suçla isnat etti.
سَدِيدٌ : (Bir mızrak veya ok için kullanıldığında) nadiren şaşan; hedefi bulan. (Bir eylem, söylem veya iş için kullanıldığında) haklı, doğru; doğru bir yoldan gitme. (Bir kimse için kullanıldığında) doğru bir yol takip eden) eylem veya söyleminde doğru şeyi vurgulayan.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
سَدٌّ | isim | 4 | Sed, engel, mani | 36/9 |
سَدِيدٌ | isim | 2 | İsabetli, doğru, hatasız, şeriat ve adalete muvafık | 33/70 |
| Toplam | 6 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- سَدَّ
- سَدَّدَ
- سَدِيدٌ (a)
- سَدِيدٌ(b)
- مُحْكَمٌ > bak: ح ك م
- زَنِيقٌ
- سَدَادٌ(a)
- وَجَاهَةٌ > bak: و ج ه
- صِحَّةٌ
- سَدَادٌ (b)
- دَفْعٌ > bak: د ف ع
- تَسْدِيدٌ > bu kök
Zıt Manada Kelimeler
AÇIKLAMA:
TESDÎD ile TAKVÎM kelimeleri arasındaki fark
( س د د – ق و م )
Tesdîd, “sevaba / doğruya yöneltmek anlamına gelir. Bu nedenle, birisi oku doğru yöne çevirdiği zaman, seddede’s sehme (oku hedefe doğrulttu) denir. Takvîm ise, okun ve kumar okunun doğrultulmasında olduğu gibi “eğriliğin giderilmesi”dir. Sonra istiare olarak kullanılmış ve kavveme’l amele (işi doğru yaptı) denilmiştir. (Farklar Sözlüğü 309) Bknz: ( ق و م )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Sedd | سَدّ | Tıkamak, kapamak. |
|
Sedîd | سَدِيد | Doğru. Yalan ve yanlış olmayan. Muhkem. | Müennes: Sedîde |
Sedâd | سَدَاد | İstikamet ve kasd. Doğru ve haklı şey. |
|
Seddâd | سَدَّاد | Tıpa. Şişe tıpası. |
|
Südde | سُدَّة | Kapı, eşik. | Çoğul: Süded |
Mesdûd | مَسْدُود | Seddedilmiş. Kapatılmış. |
|
Teseddüd | تَسَدُّد | Safra vb. vücud sıvısına aid kanalın taşla tıkanması. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَدٌّ : İsim.
18:93 | حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِنْ دُونِهِمَا قَوْمًا لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا |
Diyanet Meali: | İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. * |
18:94 | فَهَلْ نَجْعَلُ لَكَ خَرْجًا عَلَىٰ أَنْ تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَدًّا |
Diyanet Meali: | (Dediler ki: “Ey Zülkarneyn!) Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?” |
36:9 | وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهم سَدّاََ وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا |
Diyanet Meali: | Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik. |
36:9 | وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ |
Diyanet Meali: | Arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. |
سَدِيدٌ : İsim. Sıfat.
4:9 | فَلْيَتَّقُوا اللَّهَ وَلْيَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. |
33:70 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin.* |