KÖK HARFLER: ن ف خ
ANLAM:
نَفَخَ : Kendi nefesiyle üflemek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
نَفَخَ | fiil-I | 19 | Üfledi | 15/29 | Meçhulu: نُفِخَ Meçhul muzari: يُنْفَخُ |
نَفْخَةٌ | isim | 1 | Bir üfleyiş | 69/13 | |
Toplam | 20 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nefh | نَفْخ | Üflemek, şişmek, üfürük. Kaba kuşluk vaktine varmak. |
|
Nefha | نَفْخَة | Üfürük. |
|
Nâfih | نَافِخ | Üfürücü, üfleyen, üfleyici. |
|
Nâfiha | نَافِخَة | Nafihin müennesi. |
|
Menfûh | مَنْفُوخ | Nefh olunmuş, üfürülmüş. |
|
Tenfîh | تَنْفِيخ | Çok üfleme. | Çoğulu: Tenfîhât |
Teneffüh | تَنَفُّخ | Şişme. |
|
İntifâh | إِنْتِفَاخ | Şişkinlik. Şişmek. Kabarmak. |
|
Müntefih | مُنْتَفِخ | Şişmiş, şişkin. Hava ile doldurulmuş, üfürülmüş. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَفَخَ : Fiil-I. Meçhulu: نُفِخَ Meçhul muzari: يُنْفَخُ
3:49 | فَأَنْفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir.” |
5:110 | فَتَنْفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي |
Diyanet Meali: | İçine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. |
6:73 | قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ |
Diyanet Meali: | O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün de mülk (hükümranlık) O’nundur. |
15:29 | فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ |
Diyanet Meali: | “Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin.” * |
18:96 | حَتَّىٰ إِذَا سَاوَىٰ بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انْفُخُوا |
Diyanet Meali: | İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. |
18:99 | وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَجَمَعْنَاهُمْ جَمْعًا |
Diyanet Meali: | Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz. |
20:102 | يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ وَنَحْشُرُ الْمُجْرِمِينَ يَوْمَئِذٍ زُرْقًا |
Diyanet Meali: | O gün günahkârları, (gözleri korkudan donup) gömgök kesilmiş olarak haşredeceğiz. * |
21:91 | وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِنْ رُوحِنَا |
Diyanet Meali: | Irzını korumuş olan (kadını da, Meryem’i de hatırla). Ona ruhumuzdan üflemiştik. |
23:101 | فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sûr’a üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır. * |
27:87 | وَيَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Sûr’a üfürüleceği ve (Allah’ın dilediği kimselerden başka) göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü (hatırla). |
32:9 | ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِنْ رُوحِهِ |
Diyanet Meali: | Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. |
36:51 | وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الْأَجْدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ |
Diyanet Meali: | Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. * |
38:72 | فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ |
Diyanet Meali: | “Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” * |
39:68 | وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَنْ شَاءَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Sûr’a üflenir ve Allah’ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür. |
39:68 | ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَىٰ فَإِذَا هُمْ قِيَامٌ يَنْظُرُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar. |
50:20 | وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ |
Diyanet Meali: | (İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür. * |
66:12 | وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِنْ رُوحِنَا |
Diyanet Meali: | Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, İmran kızı Meryem’i de (inananlara örnek gösterdi). |
69:13 | فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ |
Diyanet Meali: | Sûr’a bir defa üfürülünce… * |
78:18 | يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا |
Diyanet Meali: | Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz. * |
نَفْخَةٌ : İsim.
69:13 | فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ |
Diyanet Meali: | Sûr’a bir defa üfürülünce… * |