م د ن

KÖK HARFLER: م د ن

ANLAM: 

مَدَنَ : Bir yerde ikamet etmek. Şehre gelmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
مَدِينَةٌ isim 17 Şehir, Medine-i Münevvere’nin özel ismi 9/101 Çoğul: مَدَائِنُ

Toplam 17


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • مَدِينَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • مَدِينَةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Medîne مَدِينَة Hz. peygamberin kabrinin bulunduğu şehir.  Çoğulu: Müdün, Medâin
Medenî مَدَنِى Terbiyeli, görgülü, kibar, ince.
Medeniyyet مَدَنِيَّة Uygarlık.
Temeddün تَمَدُّن Medenileşmek. şehirlileşmek. Medeni olmak.
Mütemeddin مُتَمَدِّن Medeni, görgülü.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مَدِينَةٌ : İsim. Çoğulu: مَدَآئِن

7:123إِنَّ هَٰذَا لَمَكْرٌ مَكَرْتُمُوهُ فِي الْمَدِينَةِ لِتُخْرِجُوا مِنْهَا أَهْلَهَا
Diyanet Meali:“Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır.”
12:30وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَتُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَنْ نَفْسِهِ
Diyanet Meali:Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş..” dediler.
15:67وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
Diyanet Meali:Şehir halkı sevinerek geldiler. *
18:19فَابْعَثُوا أَحَدَكُمْ بِوَرِقِكُمْ هَٰذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ
Diyanet Meali:“Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin …”
18:82وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَتِيمَيْنِ فِي الْمَدِينَةِ
Diyanet Meali:“Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi.
27:48وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlardı.
28:15وَدَخَلَ الْمَدِينَةَ عَلَىٰ حِينِ غَفْلَةٍ مِنْ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Mûsâ, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi.
28:18فَأَصْبَحَ فِي الْمَدِينَةِ خَائِفًا يَتَرَقَّبُ
Diyanet Meali:Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı.
28:20وَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ يَسْعَىٰ
Diyanet Meali:Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi.
36:20وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَىٰ قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.” *
9:101وَمِمَّنْ حَوْلَكُمْ مِنَ الْأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ
Diyanet Meali:Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da (münafıklıkta direnenler var) …
9:120مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُمْ مِنَ الْأَعْرَابِ أَنْ يَتَخَلَّفُوا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Medine halkı ve onların çevresinde bulunan bedevîlere, Allah’ın Resûlünden geri kalmak, kendi canlarını onun canından üstün tutmak yaraşmaz.
33:60لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْمُرْجِفُونَ فِي الْمَدِينَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz.
63:8يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ
Diyanet Meali:Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı.

مَدَائِنُ : İsim. Çoğul. Tekili: مَدِينَةٌ

7:111قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
Diyanet Meali:Onlar şöyle dediler: “Mûsâ’yı ve kardeşini (bir süre) beklet (haklarında bir işlem yapma) ve şehirlere toplayıcılar yolla.” *
26:36قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder.” *
26:53فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
Diyanet Meali:Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. *