ك ذ ب

KÖK HARFLER: ك ذ ب

ANLAM: 

كَذَبَ : Yalan söylemek; bir yalan atmak; doğru olmayan bir şey söylemek; isteyerek veya istemeden bir şeye dair doğru olmayan bir rivayette bulunmak; bir yanlış veya hata yapmak. Umutlarının yanlış veya boşuna olduğunun farkına varmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
كَذَبَfiil-I11Yalan söyledi12/27Meçhulü: كُذِبَ
كَذَّبَfiil-II176Yalanladı, inkar etti, inanmadı6/21Meçhulü: كُذِّبَ 
كَذِبٌisim33Yalan uydurma16/105
كَاذِبٌisim32Yalancı, düzmeci11/93Müennesi: كَاذِبَةٌ
كَذَّابٌisim5Çok yalancı38/4
كِذَّابٌisim2Yalanlama hususunda ileri gitme78/28
تَكْذِيبٌisim1İnkar, yalan isnat etme85/19
مُكَذِّبٌisim21İnanmayan, inkar eden56/51
مَكْذُوبٌisim1Yalan, yalanlanmış11/65

Toplam282


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • كَاذِبٌ (a)
  • كَاذِبٌ (b)
    • أَفَّاكٌ > bak: أ ف ك
    • مُفْتَرٍ > bak: ف ر ي
    • نَمَّامٌ > bak: ن م م
    • كَذَّابٌ > bu kök
    • دَجَّالٌ
  • كِذْبَةٌ
    • بَاطِلٌ > bak: ب ط ل
    • أُكْذُوبَةٌ > bu kök
    • تُرَّهَةٌ
  • مَكْذُوبٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kizb كِذْب Yalan. Yalan söyleme. 
Kâzib(e) كَاذِب Yalancı. Yalan söyleyen. 
Kezzâb كَذَّاب Yalancı. Çok yalan söyleyen.
Kezbân كَذْبَان Yalan, Yalanlar.
Mekzûb مَكْذُوب Palavra, yalan söz.
Tekzîb تَكْذِيب Yalanlamak. 
Mükezzib مُكَذِّب Tekzib eden. Yalanlayan, yalan çıkaran.
Tekâzüb تَكَاذُب Birbirini aldatma. Birbirine yalan söyleme. 
Mükâzebe مُكَاذَبَة Karşılıklı olarak yalan söyleme. 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

كَذَبَ : Fiil-I. Meçhulü: كُذِبَ

2:10وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
Diyanet Meali:Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.
6:24انْظُرْ كَيْفَ كَذَبُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali:Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler…
9:77بِمَا أَخْلَفُوا اللَّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
Diyanet Meali:Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için (O da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar sürecek bir nifak soktu).
9:90وَقَعَدَ الَّذِينَ كَذَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ
Diyanet Meali:Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise (mazeret bile belirtmeden) oturup kaldılar.
11:18وَيَقُولُ الْأَشْهَادُ هَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Ve şâhitler de, “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir.
12:27وَإِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Diyanet Meali:“Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir.” *
12:110حَتَّىٰ إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَاءَهُمْ نَصْرُنَا
Diyanet Meali:Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hâle gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi.
36:15وَمَا أَنْزَلَ الرَّحْمَٰنُ مِنْ شَيْءٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا تَكْذِبُونَ
Diyanet Meali:“Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
39:32فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ
Diyanet Meali:Kim, Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde, doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalimdir?
39:60وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ تَرَى الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى اللَّهِ وُجُوهُهُمْ مُسْوَدَّةٌ
Diyanet Meali:Kıyamet günü Allah’a karşı yalan söyleyenleri görürsün, yüzleri kapkara kesilmiştir.
53:11مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَىٰ
Diyanet Meali:Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. *

كَذَّبَ : Fiil-II. Meçhulü: كُذِّبَ 

2:39وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir.
2:87اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقًا كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقًا تَقْتُلُونَ
Diyanet Meali:(Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe), kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?
3:11كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarıyla yakaladı.
3:184فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:Eğer seni yalanladılarsa, senden önce … peygamberler de yalanlanmıştı.
3:184فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ
Diyanet Meali:Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri … getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
5:10وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali:İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir. *
5:70فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ
Diyanet Meali:Onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
5:86وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali:İnkâr edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennemliklerdir. *
6:5فَقَدْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ
Diyanet Meali:Nitekim hak (Kur’an) kendilerine gelince onu yalanladılar.
6:21وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
Diyanet Meali:Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir?
6:27فَقَالُوا يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا
Diyanet Meali:(Ateşin karşısında durdurulup da), “Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak (ve mü’minlerden olsak)” dedikleri (vakit hâllerini bir görsen)!
6:31قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır.
6:33فَإِنَّهُمْ لَا يُكَذِّبُونَكَ وَلَٰكِنَّ الظَّالِمِينَ بِآيَاتِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ
Diyanet Meali:Onlar gerçekte seni yalanlamıyorlar; fakat o zalimler Allah’ın âyetlerini inadına inkâr ediyorlar.
6:34وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا
Diyanet Meali:Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına (ve eziyet edilmelerine) karşı sabretmişlerdi.
6:34وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا
Diyanet Meali:Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına (ve eziyet edilmelerine) karşı sabretmişlerdi.
6:39وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِي الظُّلُمَاتِ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içerisindeki birtakım sağırlar ve dilsizlerdir.
6:49وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا يَمَسُّهُمُ الْعَذَابُ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlara ise, yapmakta oldukları fasıklık sebebiyle azap dokunacaktır. *
6:57قُلْ إِنِّي عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَكَذَّبْتُمْ بِهِ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız.”
6:66وَكَذَّبَ بِهِ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّ قُلْ لَسْتُ عَلَيْكُمْ بِوَكِيلٍ
Diyanet Meali:O (Kur’an) hak olduğu hâlde, kavmin onu yalanladı. De ki: “Ben size vekil (sizden sorumlu) değilim.” *
6:147فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ رَبُّكُمْ ذُو رَحْمَةٍ وَاسِعَةٍ
Diyanet Meali:Eğer seni yalanlarlarsa, de ki: “Rabbiniz geniş rahmet sahibidir…”
6:148كَذَٰلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ حَتَّىٰ ذَاقُوا بَأْسَنَا
Diyanet Meali:Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı tatmışlardı.
6:150وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanların (ve ahirete inanmayanların) arzularına uyma.
6:157فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَصَدَفَ عَنْهَا
Diyanet Meali:Artık Allah’ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir?
7:36وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince, işte onlar cehennemliklerdir.
7:37فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
Diyanet Meali:Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya O’nun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir?
7:40إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا لَا تُفَتَّحُ لَهُمْ اَبْوَابُ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz.
7:64فَكَذَّبُوهُ فَأَنْجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ
Diyanet Meali:Derken kavmi onu yalanladı. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık.
7:64وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا عَمِينَ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Çünkü onlar (vicdanları hakka kapalı) kör bir kavim idiler.
7:72وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَمَا كَانُوا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş olanların ise kökünü kestik.
7:92الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا
Diyanet Meali:Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı.
7:92الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِرِينَ
Diyanet Meali:Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu.
7:96وَلَٰكِنْ كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.
7:101فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi.
7:136فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:Bu yüzden onlardan intikam aldık. Âyetlerimizi yalanlamaları (ve onları umursamamaları) sebebiyle kendilerini denizde boğduk.
7:146ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ
Diyanet Meali:Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
7:147وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır.
7:176ذَٰلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:İşte bu, âyetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur.
7:177سَاءَ مَثَلًا الْقَوْمُ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَأَنْفُسَهُمْ كَانُوا يَظْلِمُونَ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalan sayan ve ancak kendilerine zulmeden bir kavmin durumu ne kötüdür! *
7:182وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz. *
8:54كَذَّبُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı, biz de onları günahları sebebiyle helâk etmiştik.
10:17فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
Diyanet Meali:Artık, Allah’a karşı yalan uydurandan veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir?
10:39بَلْ كَذَّبُوا بِمَا لَمْ يُحِيطُوا بِعِلْمِهِ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُ
Diyanet Meali:Hayır öyle değil. Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar.
10:39كَذَٰلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ
Diyanet Meali:Kendilerinden öncekiler de (peygamberleri ve onlara indirilen kitapları) böyle yalanlamışlardı.
10:41وَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ لِي عَمَلِي وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ
Diyanet Meali:Eğer onlar seni yalanlarlarsa, de ki: “Benim işim bana aittir; sizin işiniz de size.”
10:45قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ
Diyanet Meali:Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır.
10:73فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ
Diyanet Meali:Onu yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık.
10:73وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk.
10:74فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِهِ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi.
10:95وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Diyanet Meali:Sakın Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa zarara uğrayanlardan olursun. *
15:80وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı. *
16:113وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظَالِمُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Böylece zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
17:59وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ
Diyanet Meali:Bizi, (Kureyş’in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu.
20:48إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:“Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu.” *
20:56وَلَقَدْ أَرَيْنَاهُ آيَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ
Diyanet Meali:Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti. *
21:77وَنَصَرْنَاهُ مِنَ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik.
22:42وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. *
22:42وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. *
22:44وَكُذِّبَ مُوسَىٰ فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ
Diyanet Meali:Mûsâ da yalanlandı ve nihayet o inkârcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim.
22:57وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Diyanet Meali:İnkâr edip âyetlerimizi yalanlamış olanlara gelince, onlar için de alçaltıcı bir azap vardır. *
23:26قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Diyanet Meali:(Nûh), “Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi. *
23:33وَقَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِلِقَاءِ الْآخِرَةِ
Diyanet Meali:O peygamberin kavminden, Allah’ı inkâr eden, ahireti yalanlayan (ve bizim dünya hayatında kendilerine bol bol nimet verdiğimiz) ileri gelenler şöyle şöyle dediler…
23:39قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Diyanet Meali:O peygamber, “Ey Rabbim! Yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi. *
23:44كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا
Diyanet Meali:Her ümmete kendi peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helâk ettik.
23:48فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُوا مِنَ الْمُهْلَكِينَ
Diyanet Meali:Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular. *
23:105أَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Allah, “Âyetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?” der. *
25:11بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا
Diyanet Meali:Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır. *
25:11بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا
Diyanet Meali:Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır. *
25:19فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا
Diyanet Meali:(İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz.
25:36فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا
Diyanet Meali:Onlara, “Âyetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin” dedik. Nihayet o kavmi yerle bir ettik. *
25:37وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً
Diyanet Meali:Nûh kavmini de, Peygamberleri yalanladıkları vakit suda boğduk. Onları insanlara bir ibret yaptık.
25:77فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Diyanet Meali:“Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”
26:6فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Diyanet Meali:Onlar (Allah’ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek. *
26:12قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.” *
26:105كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Nûh’un kavmi de Peygamberleri yalanladı. *
26:117قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ
Diyanet Meali:Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.” *
26:123كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Âd kavmi de peygamberleri yalanladı. *
26:139فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً
Diyanet Meali:Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır.
26:141كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı *
26:160كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Lût’un kavmi de peygamberleri yalanladı. *
26:176كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Eyke halkı da peygamberleri yalanladı. *
26:189فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ
Diyanet Meali:Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı.
27:83وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِمَّنْ يُكَذِّبُ بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:Her ümmetten âyetlerimizi yalanlayanlarından bir grubu toplayacağımız (ve bunların topluca hesap yerine sevk edilecekleri) günü hatırla.
27:84حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوا قَالَ أَكَذَّبْتُمْ بِآيَاتِي وَلَمْ تُحِيطُوا بِهَا عِلْمًا
Diyanet Meali:Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: “Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi?”
28:34فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ
Diyanet Meali:“(Kardeşim Hârûn’un dili benimkinden daha düzgündür). Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.”
29:18وَإِنْ تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ
Diyanet Meali:“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı.”
29:18وَإِنْ تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ
Diyanet Meali:“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı.”
29:37فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Diyanet Meali:Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar. *
29:68وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ
Diyanet Meali:Allah’a karşı yalan uyduran, yahut kendisine geldiğinde, gerçeği yalanlayandan daha zalim kimdir?
30:10ثُمَّ كَانَ عَاقِبَةَ الَّذِينَ أَسَاءُوا السُّوأَىٰ أَنْ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Sonra, Allah’ın âyetlerini yalanladıkları (ve onlarla alay etmekte oldukları) için, kötülük işleyenin sonu daha da kötü oldu.
30:16وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ فَأُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ
Diyanet Meali:İnkâr edip âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın içine atılacaklardır. *
32:20وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
34:42وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” deriz.
34:45وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا آتَيْنَاهُمْ
Diyanet Meali:Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır.
34:45فَكَذَّبُوا رُسُلِي فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Diyanet Meali:Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu!
35:4وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Eğer seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, senden önce de nice peygamberler yalancı sayılmıştır.
35:4وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Eğer seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, senden önce de nice peygamberler yalancı sayılmıştır.
35:25وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı.
35:25وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı.
36:14إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ
Diyanet Meali:Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik.
37:21هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir. *
37:127فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ
Diyanet Meali:Onu yalanladılar. Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir. *
38:12كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Diyanet Meali:Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun Peygamberleri yalanlamışlardı. *
38:14إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
Diyanet Meali:(O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu. *
39:25كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَأَتَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali:Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir yerden geldi. *
39:32فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ
Diyanet Meali:Kim, Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde, doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalimdir?
39:59بَلَىٰ قَدْ جَاءَتْكَ آيَاتِي فَكَذَّبْتَ بِهَا وَاسْتَكْبَرْتَ
Diyanet Meali:(Allah, şöyle diyecek:) “Hayır, öyle değil! Âyetlerim sana geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın…”
40:5كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَالْأَحْزَابُ مِنْ بَعْدِهِمْ
Diyanet Meali:Onlardan önce Nûh’un kavmi ve onlardan sonra gelen topluluklar da yalanlamıştı.
40:70الَّذِينَ كَذَّبُوا بِالْكِتَابِ وَبِمَا أَرْسَلْنَا بِهِ رُسُلَنَا
Diyanet Meali:Onlar, kitabı (Kur’an’ı) ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır.
50:5بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَرِيجٍ
Diyanet Meali:Hatta gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir hâldedirler. *
50:12كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ
Diyanet Meali:Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi de yalanlamıştı. *
50:14كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
Diyanet Meali:Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti.
52:14هَٰذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:“İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir.” 
54:3وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُسْتَقِرٌّ
Diyanet Meali:Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir. *
54:9كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
Diyanet Meali:Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu. *
54:9كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
Diyanet Meali:Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu. *
54:18كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Diyanet Meali:Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış! *
54:23كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Diyanet Meali:Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamıştı. *
54:33كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
Diyanet Meali:Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı. *
54:42كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ
Diyanet Meali:Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık. *
55:13فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:16فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:18فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:21فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:23فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:25فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:28فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:30فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:32فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:34فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:36فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:38فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:40فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:42فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:43هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ
Diyanet Meali:İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. *
55:45فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:47فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:49فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:51فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:53فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:55فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:57فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:59فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:61فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:63فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:65فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:67فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:69فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:71فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:73فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:75فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
55:77فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? *
56:82وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? *
57:19وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali:İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.
62:5بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür!
64:10وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, (içinde ebedî kalmak üzere) cehennemliklerdir.
67:9قَالُوا بَلَىٰ قَدْ جَاءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِنْ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir…’ demiştik.”
67:18وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Diyanet Meali:Andolsun, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu!? *
68:44فَذَرْنِي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهَٰذَا الْحَدِيثِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak.
69:4كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
Diyanet Meali:Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti) yalanladılar. *
74:46وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:“Ceza gününü de yalanlıyorduk.” *
75:32وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti. *
77:29انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.” *
78:28وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا
Diyanet Meali:Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı. *
79:21فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ
Diyanet Meali:Fakat o, Mûsâ’yı yalanladı ve isyan etti. *
82:9كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ
Diyanet Meali:Hayır, hayır! Siz hesap ve cezayı yalanlıyorsunuz. *
83:11الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:(O gün yalanlayanların); hesap ve ceza gününü yalanlayanların (vay hâline)! *
83:12وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
Diyanet Meali:Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. *
83:17ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir. *
84:22بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Daha doğrusu, inkâr edenler (Kur’an’ı) yalanlıyorlar. *
91:11كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا
Diyanet Meali:Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı. *
91:14فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوَّاهَا
Diyanet Meali:Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti. *
92:9وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali:Ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa…*
92:16الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:(O ateşe, ancak) yalanlayıp yüz çeviren (en bedbaht kimse girer). *
95:7فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِ
Diyanet Meali:(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor? *
96:13أَرَأَيْتَ إِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!? *
107:1أَرَأَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ
Diyanet Meali:Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! *

كَذِبٌ : İsim.

3:75وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Onlar, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.
3:78وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:(“Bu, Allah katındandır” derler). Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.
3:94فَمَنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Diyanet Meali:Artık bundan sonra Allah’a karşı kim yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. *
4:50انْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَكَفَىٰ بِهِ إِثْمًا مُبِينًا
Diyanet Meali:Bak, Allah’a karşı nasıl yalan uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu yeter. *
5:41وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ
Diyanet Meali:(Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, “İnandık” diyenler), yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenler(den inkara koşanlar seni üzmesin).
5:42سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ
Diyanet Meali:Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. 
5:103وَلَٰكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ
Diyanet Meali:Fakat, inkâr edenler Allah’a karşı yalan uyduruyorlar.
6:21وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
Diyanet Meali:Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir?
6:93وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ قَالَ أُوحِيَ إِلَيَّ
Diyanet Meali:Allah’a karşı yalan uyduran veya (kendine bir şey vahyedilmemişken), “Bana vahyolundu” diyen … kimseden daha zalim kimdir?
6:144فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا لِيُضِلَّ النَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ
Diyanet Meali:İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah’a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kimdir?
7:37فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
Diyanet Meali:Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya O’nun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir?
7:89قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُمْ
Diyanet Meali:“(Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra) eğer ona dönersek mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz.”
10:17فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
Diyanet Meali:Artık, Allah’a karşı yalan uydurandan veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir?
10:60وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:Allah’a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü hakkındaki zanları nedir?
10:69قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler. *
11:18وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أُولَٰئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَىٰ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerine arz edileceklerdir…
12:18وَجَاءُوا عَلَىٰ قَمِيصِهِ بِدَمٍ كَذِبٍ
Diyanet Meali:Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler.
16:62وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali:En güzel sonuç kendilerininmiş diye dilleri de yalan uyduruyor.
16:105إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur.
16:116وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ
Diyanet Meali:Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, (Allah’a karşı yalan uydurmak için), “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin.
16:116لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ
Diyanet Meali:(Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı), Allah’a karşı yalan uydurmak için, (“Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin).
16:116إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.
18:5كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِنْ يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا
Diyanet Meali:Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
18:15فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Diyanet Meali:“Artık kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?”
20:61وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ
Diyanet Meali:“Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder.”
23:38إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Diyanet Meali:“Bu, Allah’a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir.”
29:68وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ
Diyanet Meali:Allah’a karşı yalan uyduran, yahut kendisine geldiğinde, gerçeği yalanlayandan daha zalim kimdir?
34:8أَفْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَمْ بِهِ جِنَّةٌ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?”
40:28وَإِنْ يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ
Diyanet Meali:“Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir.”
42:24أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Diyanet Meali:Yoksa “Yalan uydurup Allah’a iftira etti” mi diyorlar.
58:14وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Onlar bile bile yalan yere yemin ederler.
61:7وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰ إِلَى الْإِسْلَامِ
Diyanet Meali:Kim, İslâm’a davet olunduğu hâlde, Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?
72:5وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ تَقُولَ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Diyanet Meali:“Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.” *

كَاذِبٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennesi: كَاذِبَةٌ

3:61ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”
6:28وَلَوْ رُدُّوا لَعَادُوا لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Eğer çevrilselerdi, elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar.
7:66إِنَّا لَنَرَاكَ فِي سَفَاهَةٍ وَإِنَّا لَنَظُنُّكَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz, biz seni akıl kıtlığı içinde görüyoruz. Biz senin mutlaka yalancılardan biri olduğuna inanıyoruz.”
9:42يُهْلِكُونَ أَنْفُسَهُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Onlar kendilerini helâke sürüklüyorlar. Allah, biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.
9:43لِمَ أَذِنْتَ لَهُمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَتَعْلَمَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?
9:107وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَىٰ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.
11:27وَمَا نَرَىٰ لَكُمْ عَلَيْنَا مِنْ فَضْلٍ بَلْ نَظُنُّكُمْ كَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Sizin bize karşı herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine sizin yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz.”
11:93سَوْفَ تَعْلَمُونَ مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَمَنْ هُوَ كَاذِبٌ
Diyanet Meali:“Rezil edici azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu yakında bileceksiniz.”
12:26إِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِنْ قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o (Yûsuf) yalancılardandır.”
12:74قَالُوا فَمَا جَزَاؤُهُ إِنْ كُنْتُمْ كَاذِبِينَ
Diyanet Meali:Onlar, “Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?” dediler. *
16:39وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّهُمْ كَانُوا كَاذِبِينَ
Diyanet Meali:Ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!
16:86فَأَلْقَوْا إِلَيْهِمُ الْقَوْلَ إِنَّكُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Onlara: “Siz elbette yalancılarsınız” diye laf atacaklar.
16:105وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.
23:90بَلْ أَتَيْنَاهُمْ بِالْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.*
24:7وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:(Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi), beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını (ifade etmesiyle yerine gelir). *
24:8أَنْ تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:(Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi)…
24:13فَإِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَاءِ فَأُولَٰئِكَ عِنْدَ اللَّهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Mademki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
26:186وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.” *
26:223يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır. *
27:27قَالَ سَنَنْظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:Süleyman, Hüdhüd’e şöyle dedi: “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz.” *
28:38لَعَلِّي أَطَّلِعُ إِلَىٰ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Belki Mûsâ’nın ilâhına çıkar bakarım(!) Şüphesiz ben onun mutlaka yalancılardan olduğunu sanıyorum.” 
29:3فَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:Allah, doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.
29:12وَمَا هُمْ بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُمْ مِنْ شَيْءٍ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Hâlbuki onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir. Şüphesiz onlar kesinlikle yalancılardır.
37:152وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:“Allah çocuk sahibi oldu” (diyorlar). Onlar elbette yalan söylüyorlar. *
39:3إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.
40:28وَإِنْ يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ
Diyanet Meali:“Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir.”
40:37فَأَطَّلِعَ إِلَىٰ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ كَاذِبًا
Diyanet Meali:“(Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de) Mûsâ’nın ilâhını görürüm(!) Çünkü ben, onun yalancı olduğuna inanıyorum.”
56:2لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ
Diyanet Meali:Onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. *
58:18وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ عَلَىٰ شَيْءٍ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:(Allah’ın onları hep birden dirilteceği), onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak (size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün)! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.
59:11وَإِنْ قُوتِلْتُمْ لَنَنْصُرَنَّكُمْ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:“Eğer size karşı savaşılırsa, size mutlaka yardım ederiz” (diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın)? Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.
63:1وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ
Diyanet Meali:Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.
96:16نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ
Diyanet Meali:O yalancı, günahkâr perçemi(nden yakalarız). *

كَذَّابٌ : İsim. Mübalağalı İsm-i Fâil.

38:4وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
Diyanet Meali:Kâfirler … şöyle dediler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır.”
40:24إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَقَارُونَ فَقَالُوا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
Diyanet Meali:(Andolsun ki biz Mûsâ’yı mucizelerimizle ve apaçık bir delille) Firavun’a, Hâmân’a ve Kârûn’a  (gönderdik). Onlar ise; “Bu çok yalancı bir sihirbazdır” dediler. *
40:28إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez.”
54:25أَأُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
Diyanet Meali:“Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi? Hayır o, yalancının, şımarığın biridir.” *
54:26سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
Diyanet Meali:Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık! *

كِذَّابٌ : İsim.

78:28وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا
Diyanet Meali:Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı. *
78:35لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا
Diyanet Meali:Orada ne bir boş söz işitirler, ne de bir yalan. *

تَكْذِيبٌ : İsim. Mastar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

85:19بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ
Diyanet Meali:Hayır, inkâr edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar. *

مُكَذِّبِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُكَذِّبٌ

3:137فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.
6:11قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ ثُمَّ انْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Yeryüzünde gezin dolaşın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün.” *
16:36فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.
43:25فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonu, bak nasıl oldu! *
52:11فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:İşte o gün, yalanlayıcıların vay hâline! *
56:51ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! *
56:92وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ
Diyanet Meali:Ama haktan sapan yalancılardan ise…*
68:8فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O hâlde yalanlayanlara boyun eğme. *
69:49وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنْكُمْ مُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz. *
73:11وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا
Diyanet Meali:Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. *
77:15وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:19وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:24وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:28وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:34وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:37وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:40وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:45وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:47وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
77:49وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün vay yalanlayanların hâline! *
83:10وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Diyanet Meali:O gün yalanlayanların vay hâline! *

مَكْذُوبٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.

11:65ذَٰلِكَ وَعْدٌ غَيْرُ مَكْذُوبٍ
Diyanet Meali:“İşte bu, yalanlanamayacak bir tehdittir.”