KÖK HARFLER: ح ص ي
ANLAM:
حَصَا : Reddetmek, geri çevirmek.
AÇIKLAMA:
إِحْصَاءٌ : Sayarak bir sonuç ortaya çıkarmak (تَحْصِيلٌ). Fiil olarak “Şunu saydım” anlamında أحْصَيْتُ şeklinde kullanılır. Temelde, “Ufak taşların, çakıl taşlarının” adı olan حَصًى lafzından gelir. Bu anlamda bu أحْصَي kökünden bir lafzın kullanılmasının nedeni sayı saymada bizim parmakları kullandığımız gibi, Arapların da ufak taşları, çakıl taşlarını kullanmalarıdır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً O onların durumlarını ve tutumlarını bilgisi ile kuşatmış, her şeyi sayıp dökmüştür (72/28). Yani “her şeyi sayı olarak tahsil etmiş, ortaya çıkarmış, toplamış ve ilmi ile ihata etmiştir, kuşatmıştır”. Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ “Kim onları sayarsa cennete girer.” Yine şöyle buyurmuştur: نَفْسٌ تُنْجِيهَا خَيْرٌ لَكَ مِنْ إمَارَةٍ لاَ تُحْصِيهَا “Kurtaracağın bir nefis, senin için, sayamayacağın emirliklere sahip olmandan daha hayırlıdır.”
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: عَلِمَ أنْ لَنْ تُحْصُوهُ O sizin bunu sayamayacağını bildi (73/20).
Şöyle rivayet edilmiştir: اِسْتَقِيمُوا وَلَنْ تُحْصُوا. Yani “İstikamet üzere olunuz. Fakat bunu tahsil edemezsiniz, bu sonucu ortaya çıkaramaz, derleyip toplayamazsınız”. İstikamet üzere olmayı tahsil edememenin, bu sonucu ortaya çıkaramamanın, derleyip toparlayamamanın nedeni hakkın bir tane, buna karşılık batılın ise çok sayıda olmasıdır. Daha doğrusu batıla nispetle hak, bir daireyi oluşturan tüm diğer cüzlere nispetle bir nokta gibidir ve atış yapılan bir hedef mesabesindedir. Çünkü bu hedefe isabet ettirmek, onu tutturmak oldukça zordur. Allah Rasulünden (s.a.v.) rivayet edilen شَيَّبَتْنِي هُودٌ وَأخَوَاتُهَا “Hud suresi ve kardeşleri benim saçlarımı arttı” hadisinde işaret edilen de budur. Zira bunların içinde kendisinin saçlarının ağarmasına neden olanın ne olduğu Allah Rasulüne (s.a.v.) sorulduğunda, bunun Yüce Allah’ın, فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ Sana emredildiği gibi dosdoğru ol (11/112) sözü olduğunu buyurdular. Dilciler hadisteki وَلَنْ تُحْصُوا ifadesinin “sevabını saymakla bitiremezsiniz” anlamında olduğunu söylemişlerdir. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَصَا (geniş zaman يَحْصُو mastar ismi حَصْوٌ):
حَصَا : Reddetti ya da geri çevirdi.
حَصَيْتُهُ : Ona bir çakıl taşı attım.
حُصِىَ : Mesanesinde bir taş vardı.
اَحْصَى : O şeyi numaralandırdı, saydı, hesapladı ya da hesap etti; ya da onun son rakamına ulaştı; onu aklında tuttu; o şeyi anladı; o şeyin numarasını kaydetti; o şeyi kaydetti; o şeyi idrak etti.
اَحْصَى اللّٰهُ كُلَّ شَىْءٍ بِعِلْمِهِ : Allah (c.c.), bilgisiyle her şeyi idrak eder ya da her şeye dair mutlak bir bilgisi vardır.
حَصًى : Çakıl taşları veya küçük taşlar; koyunların ve keçilerin tersi gibi birinin attığı şeyler.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَحْصَى | fiil-IV | 10 | Saydı | 18/49 |
أَحْصَى | isim | 1 | Daha iyi hesaplayan, en iyi sayan | 18/12 |
| Toplam | 11 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- أَحْصَى
- إِحْصَاءٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
İhsâ’ | إِحْصَاء | Sayma, sayılma. |
Muhsî | مُحْصِي | Sayı sayan. |
İhsâî | إِحْصَائِي | Sayım, sayma ile ilgili. |
İhsâiyyât | إِحْصَائِيَّات | İstatistik. |
İhsâiyyûn | إِحْصَائِيُّون | İstatistikçiler. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَحْصَى : Fiil-IV.
14:34 | وَإِنْ تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللَّهِ لَا تُحْصُوهَا |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. |
16:18 | وَإِنْ تَعُدُّوا نِعْمَةَ اللَّهِ لَا تُحْصُوهَا إِنَّ اللَّهَ لَغَفُورٌ رَحِيمٌ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. * |
18:49 | لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّا أَحْصَاهَا |
Diyanet Meali: | “Küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!” (derler). |
19:94 | لَقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا |
Diyanet Meali: | Andolsun, Allah onları ilmiyle kuşatmış ve tek tek saymıştır. * |
36:12 | وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ |
Diyanet Meali: | Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir. |
58:6 | أَحْصَاهُ اللَّهُ وَنَسُوهُ |
Diyanet Meali: | Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. |
65:1 | فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ |
Diyanet Meali: | Onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. |
72:28 | وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا |
Diyanet Meali: | Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür. |
73:20 | عَلِمَ أَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَءُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ |
Diyanet Meali: | Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. |
78:29 | وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا |
Diyanet Meali: | Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) tamamiyle sayıp tespit ettik. * |
أَحْصَى : İsim.
18:12 | ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ لِنَعْلَمَ أَيُّ الْحِزْبَيْنِ أَحْصَىٰ لِمَا لَبِثُوا أَمَدًا |
Diyanet Meali: | Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini bilelim. * |