ف ك ه

KÖK HARFLER: ف ك ه

ANLAM: 

فَكِهَ : Neşeli, mutlu olmak; üzüntüden uzak olmak. Komikliğe ya da şakaya ve gülmeye düşkün olmak. Arkadaşlarını güldürmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
تَفَكَّهَ fiil-V 1 Taaccüb  etti, şaşıp kaldı 56/65
فَاكِهَةٌ isim 14 Meyve, yemiş 36/57 Çoğulu: فَوَاكِهُ
فَكِهٌ isim 1 Gönlü hoşnut, memnun; şımarık, mizahçı. 83/31
فَاكِهٌ isim 3 Memnun, hoşnut, neşeli, zevk ü safâda olan. 36/55

Toplam 19


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • فَكِهَ (a)
  • فَكِهَ (b)
    • ظَرُفَ

Zıt Manada Kelimeler

  • فَكِهَ (a)
    • وَقُرَ > bak: و ق ر
    • حَلُمَ > bak: ح ل م
    • رَصُنَ
    • رَزُنَ
  • فَكِهَ (b)
    • فَظَّ > bak: ف ظ ظ
    • خَشِنَ
    • سَمِجَ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Fâkihe فَاكِهَة Yemiş, yaş meyve. Çoğulu: Fevâkih
Tefkîh تَفْكِيه Yemiş yedirme. Hoşlandırma.
Tefekküh تَفٓكُّه Hoşlanma. Yemiş yeme.
Tefâküh تَفَاكُه Birbirlerine karşılıklı yemiş atma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

تَفَكَّهَ : Fiil-V 

56:65 لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
Diyanet Meali: Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: *

فَاكِهَةٌ : İsim. Çoğulu: فَوَاكِهُ

23:19 لَكُمْ فِيهَا فَوَاكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ
Diyanet Meali: (Bu bağ ve bahçeler)de sizin için pek çok meyveler vardır ve siz onlardan yiyorsunuz.
36:57 لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَ
Diyanet Meali: Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. *
37:42 فَوَاكِهُ وَهُمْ مُكْرَمُونَ
Diyanet Meali: Meyveler (vardır). Onlar ikram gören kimselerdir. *
38:51 مُتَّكِئِينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ
Diyanet Meali: Onlar orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler isterler. *
43:73 لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِنْهَا تَأْكُلُونَ
Diyanet Meali: Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz. *
44:55 يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ
Diyanet Meali: Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler. *
52:22 وَأَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Diyanet Meali: Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik. *
55:11 فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ
Diyanet Meali: Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. *
55:52 فِيهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ
Diyanet Meali: İkisinde de her meyveden çift çift vardır. *
55:68 فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ
Diyanet Meali: İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır. *
56:20 وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَ
Diyanet Meali: Beğendikleri meyveleri…*
56:32 وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
Diyanet Meali: Çok çeşitli meyveler (içindedirler). *
77:42 وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Diyanet Meali: Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler. *
80:31 وَفَاكِهَةً وَأَبًّا
Diyanet Meali: Meyveler ve otlaklar…*

فَكِهِين : İsim. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: فَكِه

83:31 وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ
Diyanet Meali: Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı. *

فَاكِهِين: İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: فَاكِه 

36:55 إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
Diyanet Meali: Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. *
44:27 وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ
Diyanet Meali: Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler! *
52:18 فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali: Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. *