KÖK HARFLER: خ ي ب
ANLAM:
خَابَ : Arzu ettiği veya istediği şeyi elde edememek; istediği veya arzu ettiği şeyi elde etme hususunda hüsrana uğramak; mahrum kalmak, reddedilmek, yoksun kalmak; kayıp yaşamak; inanmamak; helak olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
خَابَ (geniş zamanlı يَخِيبُ ve يَخُوبُ mastar ismi خَيْبَةٌ): Arzu ettiği veya istediği şeyi elde edemedi; istediği veya arzu ettiği şeyi elde etme hususunda hüsrana uğramıştı, mahrum kalmıştı, reddedilmişti, yoksun kalmıştı; kayıp yaşadı; inanmadı; helak oldu.
مَنْ هَابَ خَابَ : Korkan hüsrana uğrayacaktır.
خَابَ سَعْيُهُ وَ اَمَلُهُ : Çabası ve umudu hüsranla sonuçlandı.
خَائِبٌ (ismi fail) : Arzusunu veya hedefini elde etme hususunda hüsrana uğramış, başarılı olamamış veya yoksun kalmış kişi; mahvolmuş veya helak olan kişi.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
خَابَ | fiil-I | 4 | Kaybetti, maksada erişemedi | 20/61 |
خَائِبٌ | isim | 1 | Kaybeden, maksada erişemeyen | 3/127 |
Toplam | 5 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
Zıt Manada Kelimeler
AÇIKLAMA:
YE’S ve KUNÛT ve HAYBET kelimeleri arasındaki fark
( ي أ س – ق ن ط – خ ي ب )
Kunût, ümitsizlikte mübalağalı bir ifadedir. Haybe ise, ancak emel sonrasında gerçekleşir. Çünkü haybet, “birinin emel ettiği şeyi elde etmesinin imkansız oluşu”dur. Ye’s (ümitsizlik) ise, emel öncesinde de, emel sonrasında da bulunabilir.
Recâ’ ve ye’s birbirini takip eden iki zıttır; haybet ile zafer’in birbirini takip etmesi gibi. Hâib, “emel ettiği şeyden ümidini tamamen kesmiş olan”dır. (Farklar Sözlüğü 363) Bknz: ( ق ن ط – ي أ س )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hâib | خَائِب | Mahrum. Ümidsiz. |
|
Haybet | خَيْبَة | Mahrumiyyet. İsteğine erememek. Me’yus ve mahrum olmak. | Haybe |
Tahyîb | تَخْيِيب | Eli boş, kederli ve mahrum kılma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
خَابَ : Fiil-I.
14:15 | وَاسْتَفْتَحُوا وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ |
Diyanet Meali: | Peygamberler, Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.* |
20:61 | فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَىٰ |
Diyanet Meali: | (Mûsâ, onlara şöyle dedi: “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın), yoksa sizi azap ile yok eder. Allah’a karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır.” |
20:111 | وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِلْحَيِّ الْقَيُّومِ وَقَدْ خَابَ مَنْ حَمَلَ ظُلْمًا |
Diyanet Meali: | Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hâkim ve onları koruyup gözeten Allah’a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen, mutlaka hüsrana uğramıştır.* |
91:10 | وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسَّاهَا |
Diyanet Meali: | Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.* |
خَائِبِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: خَائِب
3:127 | لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنْقَلِبُوا خَائِبِينَ |
Diyanet Meali: | Bir de Allah bunu, inkâr edenlerden bir kısmını helâk etsin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler diye yaptı. |