KÖK HARFLER: م ه د
ANLAM:
مَهَدَ : Bir yeri düz, dümdüz veya düzlük yapmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
مَهَدَ | fiil-I | 1 | Hazırladı, serdi | 30/44 |
مَهَّدَ | fiil-II | 1 | Genişlik ve bolluk verdi, donattı | 74/14 |
مِهَادٌ | isim | 7 | Yatak, döşek | 2/206 |
مَهْدٌ | isim | 5 | Beşik | 3/46 |
مَاهِدٌ | isim | 1 | Hazırlayan, seren | 51/48 |
تَمْهِيدٌ | isim | 1 | Genişlik ve bolluk vermek, donatmak | 74/14 |
Toplam | 16 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- مَهَّدَ
- مَهْدٌ (a)
- مَهْدٌ (b)
- مِهَادٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Mehd | مَهْد | Beşik. | |
Mihâd | مِهَاد | Döşek. | Çoğulu: Mühüd |
Temhîd | تَمْهِيد | Döşeme. | Çoğulu: Temhîdât |
Temehhüd | تَمَهُّد | Yayılıp döşenme. | |
Mütemehhid | مُتَمَهِّد | Yayılmış, serilmiş. Yayılıp döşenen. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
مَهَدَ : Fiil-I.
30:44 | مَنْ كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِأَنْفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ |
Diyanet Meali: | Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhinedir. Kimler de salih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar. * |
مَهَّدَ: Fiil-II.
74:14 | وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا |
Diyanet Meali: | Kendisine alabildiğine imkânlar sağladım. * |
مِهَادٌ : İsim.
2:206 | فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ |
Diyanet Meali: | Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır! |
3:12 | قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وَبِئْسَ الْمِهَادُ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenlere de ki: “Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!” * |
3:197 | مَتَاعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ |
Diyanet Meali: | (Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası! * |
7:41 | لَهُمْ مِنْ جَهَنَّمَ مِهَادٌ وَمِنْ فَوْقِهِمْ غَوَاشٍ |
Diyanet Meali: | Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. |
13:18 | أُولَٰئِكَ لَهُمْ سُوءُ الْحِسَابِ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ |
Diyanet Meali: | İşte hesabın kötüsü bunlar içindir. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır! |
38:56 | جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ |
Diyanet Meali: | Cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! * |
78:6 | أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا |
Diyanet Meali: | Biz, yeryüzünü bir döşek yapmadık mı? * |
مَهْدٌ : İsim.
3:46 | وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِحِينَ |
Diyanet Meali: | “O, beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır.” * |
5:110 | إِذْ أَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا |
Diyanet Meali: | “Hani, seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun.” |
19:29 | فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَنْ كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler. * |
20:53 | الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا |
Diyanet Meali: | “Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açandır.” |
43:10 | الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا |
Diyanet Meali: | O, yeryüzünü size beşik yapan ve sizin için orada yollar var edendir. |
مَاهِدُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مَاهِدٌ
51:48 | وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ |
Diyanet Meali: | Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz. * |
تَمْهِيدٌ : İsim. Masdar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
74:14 | وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا |
Diyanet Meali: | Kendisine alabildiğine imkânlar sağladım. * |