KÖK HARFLER: ك ت م
ANLAM:
كَتَمَ : Bir şeyi gizlemek ya da saklamak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
كَتَمَ (geniş zaman يَكْتُمُ mastar isim كِتْمَانٌ):
كَتَمَ الشَّىْءَ : O şeyi gizledi ya da sakladı.
مَكْتُومٌ : Gizli, saklı, gizli kalmış.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
كَتَمَ | fiil-I | 21 | Gizledi | 2/140 |
| Toplam | 21 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- كَتَمَ (a)
- كَتَمَ (b)
- كَتَمَ (c)
- كَتَمَ (d)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Ketm | كَتْم | Saklamak. Gizlemek. Sır tutmak. Söylememek. |
Ketûm | كَتُوم | Sır saklayan. Herkese her şeyi konuşmayıp sırrını belli etmeyen. |
Mektûm | مَكْتُوم | Gizli. Saklı. Gizli kalmış. |
Mükâteme | مُكَاتَمَة | Ketmetme, gizleme. |
İktâm | إِكْتَام | Gizleme, saklama. |
İnkitâm | اِنْكِتَام | Gizli tutulma, saklı tutulma. |
İktitâm | اِكْتِتَام | Ketmetme, gizleme, saklama. |
İstiktâm | اِسْتِكْتَام | Gizlemeye çalışma. Saklamak için uğraşma. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
كَتَمَ : Fiil-I.
2:33 | وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | Yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim. |
2:42 | وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin. * |
2:72 | وَإِذْ قَتَلْتُمْ نَفْسًا فَادَّارَأْتُمْ فِيهَا وَاللَّهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | Hani, bir kimseyi öldürmüştünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıştınız. Hâlbuki Allah, gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktı. * |
2:140 | وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَتَمَ شَهَادَةً عِنْدَهُ مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? |
2:146 | وَإِنَّ فَرِيقًا مِنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler. |
2:159 | إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَىٰ مِنْ بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِ أُولَٰئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta insanlara açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder… |
2:174 | إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ الْكِتَابِ وَيَشْتَرُونَ بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا أُولَٰئِكَ مَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ إِلَّا النَّارَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. |
2:228 | وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللَّهُ فِي أَرْحَامِهِنَّ |
Diyanet Meali: | Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. |
2:283 | وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ |
Diyanet Meali: | Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. |
2:283 | وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ |
Diyanet Meali: | Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. |
3:71 | لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? |
3:167 | يَقُولُونَ بِأَفْوَاهِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir. |
3:187 | لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ |
Diyanet Meali: | “Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz.” |
4:37 | الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَيَكْتُمُونَ مَا آتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. |
4:42 | لَوْ تُسَوَّىٰ بِهِمُ الْأَرْضُ وَلَا يَكْتُمُونَ اللَّهَ حَدِيثًا |
Diyanet Meali: | (O kıyamet günü, Allah’ı inkâr edip Peygamber’e isyan edenler), yer yarılıp içine girmiş olmayı isterler ve Allah’tan hiçbir söz gizleyemezler. |
5:61 | وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا كَانُوا يَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir. |
5:99 | مَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah, sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir. * |
5:106 | لَا نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz.” |
21:110 | إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ مِنَ الْقَوْلِ وَيَعْلَمُ مَا تَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.” * |
24:29 | وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, açığa vurduklarınızı da, gizlediklerinizi de bilir. |
40:28 | وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ |
Diyanet Meali: | Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi… |