KÖK HARFLER: ع ن ت
ANLAM:
عَنِتَ : (Bir şey) kötü veya berbat hale gelmek. Birisinin başına bir talihsizlik gelmek ve sıkıntıya düşmek. Günah veya suç işlemek, itaatsizlik eylemi gerçekleştirmek; gayrimeşru ilişkiye girmek, zina yapmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
عَنِتَ (geniş zaman يَعْنَتُ mastar isim عَنَتٌ):
عَنِتَ الشَّىْءُ : O şey kötü veya berbat hale geldi.
عُنِتَ فُلَانٌ : Böyle birinin başına bir talihsizlik geldi ve sıkıntıya düştü.
عَنِتَ زَيْدٌ : Zeyd bir felaketle yüz yüze gelmiş ve yıkıma uğramıştı.
عَنِتَ الْعَظْمُ : İyi durumundan sonra kemik zayıfladı ve kırıldı.
عَنِتَ الرَّجُلُ : O kimse bir günah veya suç işledi, ya da bir itaatsizlik eylemi gerçekleştirdi; gayrimeşru ilişkiye girdi ya da zina yaptı.
عَنَتٌ : Çetin zorluk veya sıkıntı; bir lanetlenme hali; kötü, berbat durum veya davranış; cezayı gerektiren bir günah, suç veya itaatsizlik eylemi; kasıtlı veya kasıtsız kusurlu bir eylem; gayrimeşru ilişki veya zina.
اَعْنَتَهُ : Onun katlanılması zor bir sıkıntıya, zorluğa veya ıstıraba düşmesine neden oldu; (bir hayvana) katlanamayacağı derecede sertlikle davrandı; kurulduktan ve eklendikten sonra o şeyi (bir kemiği) kırdı; o kişi veya şey onu mahvetti ya da rezil etti.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
عَنِتَ | fiil-I | 3 | Sıkıntıya düştü. Günah işledi. | 3/118 |
أَعْنَتَ | fiil-IV | 1 | Sıkıntıya soktu. Günaha soktu. | 2/220 |
عَنَتٌ | isim | 1 | Günah, fücur. Sıkıntı. | 4/25 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- عَنِتَ (a)
- عَنِتَ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
İ’nât | إِعْنَات | Zahmete uğratma, meşakkate maruz bırakma. |
Taannüt | تَعَنُّت | Herkesin yanlışını arama. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
عَنِتَ : Fiil-I.
3:118 | لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالًا وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ |
Diyanet Meali: | (Ey iman edenler!) Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. |
9:128 | لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ |
Diyanet Meali: | Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. |
49:7 | لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ |
Diyanet Meali: | (Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır.) Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. |
أَعْنَتَ : Fiil-IV.
2:220 | وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَأَعْنَتَكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ |
Diyanet Meali: | Allah, dileseydi sizi zora sokardı. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
عَنَتٌ : İsim.
4:25 | ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ |
Diyanet Meali: | Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. |