KÖK HARFLER: س ب ع
ANLAM:
سَبَعَ: Yedinci olmak. Kendisiyle birlikte diğerlerini yedi kişi yapmak; onlar altmış dokuz iken kendisiyle birlikte onları yetmiş yapmak; onların mallarının yedide birini almak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَبَعَ (geniş zaman يَسْبَعُ ve يَسْبِعُ mastar isim سَبْعٌ):
سَبَعَهُمْ : Onların yedincisiydi ya da o hale geldi; kendisiyle birlikte onları yedi kişi yaptı; onlar altmış dokuz iken kendisiyle birlikte onları yetmiş yaptı; onların mallarının yedide birini aldı.
سُبِعَ الْمَوْلُودُ : Bebeğin başı tıraşlıydı ve yedinci günde, onun için bir keçi kurban edildi.
سَبِعَ الذِّئْبُ اَنْفُسَهُمْ : Kurt koyunu parçalara ayırdı ve yedi.
سَبَعَهُ : O şeyi çaldı; bir mızrak veya bir tür okla kurdu vurdu; ona küfretti veya bir vahşi hayvan (سَبْعٌ) gibi dişleriyle onu ısırdı.
اَلسَّبَعُ ve اَلسَّبُعُ ve اَلسَّبْعُ (çoğul hali سِبَاعٌ ve سُبُوعٌ ) : Av hayvanı; yırtıcı bir hayvanın uzun sivri dişleri ve yırtıcı pençesi.
اَلسَّبْعُ مِنَ الطَّيْرِ : Yalnızca et yiyen yırtıcı kuş..
سَبْعَةٌ : Yedi.
سَبْعَةُ رِجَالٍ : Yedi adam (dişil hali: سَبْعٌ)
سَبْعُونَ ve سَبْعِينَ : Yetmiş, yetmiş veya daha fazla; birçok.
سَبْعَانِ : Yedi gök ve yedi yer.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
سَبْعٌ | isim | 23 | Yedi (sayı, rakam) (Çoğulu: yetmiş) | 2/29 |
سَبُعٌ | isim | 1 | Yırtıcı hayvan | 5//3 |
سَبْعَةٌ | isim | 4 | Yedi (müennes) | 2/196 |
| Toplam | 28 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Seb’ / Seb’a | سَبْع / سَبْعَة | Yedi.(7). |
|
Seb’ûn / Seb’în | سَبْعُون / سَبْعِينَ | Yetmiş (70). |
|
Sâbi’ | سَابِع | Yedinci. |
|
Sübu’ | سُبُع | Yedide bir. |
|
Sebu’ | سَبُع | Yırtıcı hayvan. | Çoğul: Sibâ’ |
Sebuiyyet | سَبُعِيَّة | Yırtıcılık, canavarlık. |
|
Tesbî’ | تَسْبِيع | Yedileme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَبْعٌ : İsim.
2:29 | ثُمَّ اسْتَوَىٰ إِلَى السَّمَاءِ فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ |
Diyanet Meali: | O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök hâlinde düzenleyendir. |
2:261 | كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ |
Diyanet Meali: | (Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu) yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. |
7:155 | وَاخْتَارَ مُوسَىٰ قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلًا لِمِيقَاتِنَا |
Diyanet Meali: | Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. |
9:80 | إِنْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. |
12:43 | وَقَالَ الْمَلِكُ إِنِّي أَرَىٰ سَبْعَ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ |
Diyanet Meali: | Kral, “Ben rüyamda yedi semiz ineği,( yedi zayıf ineğin yediğini).. görüyorum. |
12:43 | يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ |
Diyanet Meali: | (Kral, “Ben rüyamda yedi semiz ineği,) yedi zayıf ineğin yediğini.. (görüyorum.) |
12:43 | وَسَبْعَ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَأُخَرَ يَابِسَاتٍ |
Diyanet Meali: | (Ayrıca ) yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. |
12:46 | يُوسُفُ أَيُّهَا الصِّدِّيقُ أَفْتِنَا فِي سَبْعِ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ |
Diyanet Meali: | “Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği (yedi zayıf ineğin yemesi) … hakkında bize yorum yap. |
12:46 | يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ |
Diyanet Meali: | (“Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği) yedi zayıf ineğin yemesi …(hakkında bize yorum yap). |
12:46 | وَسَبْعِ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَأُخَرَ يَابِسَاتٍ |
Diyanet Meali: | (“Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada..) Bir de yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak (hakkında bize yorum yap.) |
12:47 | قَالَ تَزْرَعُونَ سَبْعَ سِنِينَ دَأَبًا |
Diyanet Meali: | Yûsuf dedi ki: “Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. |
12:48 | ثُمَّ يَأْتِي مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ سَبْعٌ شِدَادٌ يَأْكُلْنَ مَا قَدَّمْتُمْ لَهُنَّ |
Diyanet Meali: | “Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek.” |
15:87 | وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik. * |
17:44 | تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالْأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ |
Diyanet Meali: | Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. |
23:17 | وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَائِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ الْخَلْقِ غَافِلِينَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz sizin üzerinizde yedi yol yarattık. Biz yarattıklarımızdan habersiz değiliz. * |
23:86 | قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi, büyük Arş’ın Rabbi kimdir?” * |
41:12 | فَقَضَاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ فِي يَوْمَيْنِ وَأَوْحَىٰ فِي كُلِّ سَمَاءٍ أَمْرَهَا |
Diyanet Meali: | Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. |
65:12 | اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ |
Diyanet Meali: | Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. |
67:3 | الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا |
Diyanet Meali: | O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. |
69:32 | ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ |
Diyanet Meali: | “Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.” * |
71:15 | أَلَمْ تَرَوْا كَيْفَ خَلَقَ اللَّهُ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا |
Diyanet Meali: | Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır? * |
78:12 | وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا |
Diyanet Meali: | Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. * |
69:7 | سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا |
Diyanet Meali: | Allah, onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. |
سَبُعٌ : İsim.
5:3 | وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ |
Diyanet Meali: | Ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar.. (size haram kılındı). |
سَبْعَةٌ : İsim.
2:196 | فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ |
Diyanet Meali: | (Kurban) Bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere tam on gün oruç tutar.) |
15:44 | لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِكُلِّ بَابٍ مِنْهُمْ جُزْءٌ مَقْسُومٌ |
Diyanet Meali: | Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır. * |
18:22 | وَيَقُولُونَ سَبْعَةٌ وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ |
Diyanet Meali: | Şöyle de diyecekler: “Yedi kişidirler, sekizincileri köpekleridir.” |
31:27 | وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | (Eğer yeryüzündeki) Deniz mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. |