ح و ز

KÖK HARFLER:  ح و ز

ANLAM: 

حَازَ : Bir şeyi çekmek, toparlamak, bir araya toplamak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَازَ (geniş zamanlı يَحِيزُ mastar ismi حَيْزًا):

حَازَهُ : O şeyi çekti, toparladı veya bir araya topladı.

تَحَوَّزَ veya تَحَيَّزَ : O kişi veya şey kıvrandı, kıvrıldı ve evirip çevrildi ya da huzursuzdu; belli bir mesafeye çekildi veya uzaklaştı ve geri çekildi veya katıldı; oyalandı veya sallandı; rotadan ayrıldı veya kendi yerine ya da uygun olan yere geri çekildi.
 تَحَيَّزَ اِلَيْهِمْ : O kişi döndü, geri çekildi, uzaklaştı veya onlara katıldı.

مُتَحَيِّزٌ : Dönek veya başka bir safta yer almak üzere sırt çeviren kişi.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
مُتَحَيِّزٌ isim 1 Katılan, dahil olan 8/16

Toplam 1

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hâiz حَائِز Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan. Sahip.
Hayyiz حَيِّز Taraf, meydan, mevki.
Tahayyüz تَحَيُّز Yer tutmak, yer almak.
Mütehayyiz مُتَحَيِّز Tahayyüz eden, yer tutan.
Havza حَوْزَة 1: Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge. 2: Bölge, mıntıka. 3: Tekne. 4: Böbrek havuzcuğu. 5: Bir su rezervuarının sularını topladığı alan.

Havza kelimesi, “1. mülk, varlık, 2. bir şeyin sınırları içinde olan” anlamındadır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مُتَحَيِّزٌ : İsim. İsm-i Fâil. Tefa’ul Bâbı (V. Bâb). 

8:16 وَمَنْ يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٍ فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali: -Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur.