ب غ ت

KÖK HARFLER:  ب غ ت

ANLAM: 

بَغَتَ : Beklenmeyen bir zamanda gelmek, gafil avlamak.

جَاءَهُ بَغْتَةً : Aniden ona geldi.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

بَغَتَ (geniş zamanlı يَبْغَتُ mastar isim بَغْتَةً):

جَاءَهُ بَغْتَةً : Aniden ona geldi.

لَسْتُ اٰمَنُ مِنْ بَغَتَاتِ الْعَدُوِّ : Düşmanın ani saldırılarından dolayı kendimi güvende hissetmiyorum.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
بَغْتَةٌ isim 13 Fuc’et, ansızın oluverme 6/31

Toplam: 13

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • بَاغَتَ
  • بَغْتَةً
    • عَلَى حِينِ غَفْلَةٍ > bak: غ ف ل
    • عَلَى غِرَّةٍ > bak: غ ر ر
    • مُبَاغَتَةً > bu kök
    • مُفَاجَأَةً
    • فَجْأَةً

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Bağteten بَغْتَةً *Ansızın.
Mübâgate مُبَاغَة Ansızın üzerine saldırma, sataşma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَغْتَةٌ : İsim. 

6:31 حَتَّىٰ إِذَا جَاءَتْهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً قَالُوا يَا حَسْرَتَنَا عَلَىٰ مَا فَرَّطْنَا فِيهَا
Diyanet Meali: Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca, “Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay hâlimize!” diyecekler. 
6:44 حَتَّىٰ إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَإِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ
Diyanet Meali: Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
6:47 قُلْ أَرَأَيْتَكُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُ اللَّهِ بَغْتَةً أَوْ جَهْرَةً هَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الظَّالِمُونَ
Diyanet Meali: De ki: “Ne dersiniz, Allah’ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan açığa gelse, zalimler toplumundan başkası mı helâk edilecek?”*
7:95 فَأَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali: Biz de, farkında değillerken onları ansızın yakaladık.
7:187 ثَقُلَتْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَا تَأْتِيكُمْ إِلَّا بَغْتَةً
Diyanet Meali: O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ansızın gelecektir.
12:107 أَفَأَمِنُوا أَنْ تَأْتِيَهُمْ غَاشِيَةٌ مِنْ عَذَابِ اللَّهِ أَوْ تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً
Diyanet Meali: Yoksa Allah tarafından kendilerini kuşatacak bir azabın gelmeyeceğinden veya kıyametin ansızın gelip çatmayacağından emin mi oldular?
21:40 بَلْ تَأْتِيهِمْ بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا
Diyanet Meali: Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek.
22:55 وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً
Diyanet Meali: İnkâr edenler, kendilerine kıyamet ansızın gelinceye dek o Kur’an’dan bir şüphe içinde kalırlar.
26:202 فَيَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali: Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan (azab)…
29:53 وَلَيَأْتِيَنَّهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali: Onlar farkında değillerken (azab) kendilerine ansızın elbette gelecektir.
39:55 مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَأَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ
Diyanet Meali: Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce…
43:66 هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali: Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, hâlbuki bunun farkında değillerdir.*
47:18 فَهَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً
Diyanet Meali: Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar.