KÖK HARFLER: س ح ل
ANLAM:
سَحَلَ : Bir şeyin kabuğunu kesmek; o şeyin kabuğunu çıkarmak; soymak, aşındırmak, bilemek, dışındaki kabuğu çıkarmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَحَلَ (geniş zaman يَسْحَلُ mastar isim سَحْلٌ):
سَحَلَهُ : O şeyin kabuğunu kesti; o şeyin kabuğunu çıkardı; soydu, aşındırdı, biledi ya da dışındaki kabuğu çıkardı.
اَلرِّيَاحُ تَسْحَلُ الْاَرْضَ : Rüzgarlar toprağın üzerindekileri aşındırdı ya da götürdü.
سَحَلَ الثِّيَابَ : Kıyafetleri yıkadı ve üzerlerindeki toprakları çıkardı.
سَحَلَتِ الْعَيْنُ : Gözlerinden yaş aktı.
سَاحِلٌ : Deniz kenarı, sahil, deniz kıyısı; bir deniz veya ırmağın kenarı; bir deniz veya büyük bir ırmağın bitişiğindeki işlenmiş bir toprak arazi. سَاحِلٌ bu şekilde adlandırılmaktadır çünkü akıntı kabardığında ve çekildiğinde, üzerinde olanı alıp götürür. Bir vadinin kenarı.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
سَاحِلٌ | isim | 1 | Deniz yahut nehir kıyısı, sahil | 20/39 |
| Toplam | 1 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir.
Sâhil | سَاحِل | Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı. | Çoğul: Sevâhil |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَاحِلٌ : İsim.
20:39 | فَاقْذِ فِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ |
Diyanet Meali: | “Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın..” |