KÖK HARFLER: ر ز ق
ANLAM:
رَزَقَ : Allah (c.c.)’ın birisine geçim yollarını vermesi, bağışlaması, bahşetmesi; ona onları tedarik etmesi, sağlaması, takdis etmesi.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
رَزَقَ | fiil-I | 61 | Hayırda bulundu, rızık verdi, fazlından verdi | 67/21 | Meçhulü: رُزِقَ Meçhul Muzari: يُرْزَقُ |
رَازِقٌ | isim | 6 | Rızkı halkedip veren ve rızkın sebebini halkeden | 15/20 | |
رَزَّاقٌ | isim | 1 | Rızkı veren Allah | 51/58 | |
رِزْقٌ | isim | 55 | Allah’ın verdiği ve mahlukatın faydalandığı şey, rızık | 51/22 | |
Toplam | 123 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- رَزَقَ
- رِزْقٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Rızık (Rızk) | رِزْق | Allah’ın bütün yarattıklarına verdiği nimet. |
Râzık | رَازِق | Rızık veren. |
Rezzâk | رَزَّاق | Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyaçları karşılayan. (Allah) |
Rezzâkiyyet | رَزَّاقِيَّة | Her mahluka münasip rızkını verici olmak. |
Erzâk | أَرْزَاق | Rızıklar. Azıklar. |
Merzûk | مَرْزُوق | Rızıklanmış, ihtiyaçları verilmiş. |
Merzûkiyyet | مَرْزُوقِيَّة | Rızıklanış. Bütün mahlukatın rızkını bulması hali. |
Terzîk | تَرْزِيق | Rızık verme. |
İrzâk | إِرْزَاق | Rızıklandırmak, maddi veya manevi ihtiyacını vermek. |
İstirzâk | اِسْتِرْزَاق | Rızk ve nafaka elde etmek için çalışma. |
Müterezzık | مُتَرَزِّق | Rızıklanan. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
رَزَقَ : Fiil-I. Meçhulü: رُزِقَ Meçhul Muzari: يُرْزَقُ
2:3 | الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. * |
2:25 | كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هَٰذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. |
2:25 | قَالُوا هَٰذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَأُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا |
Diyanet Meali: | (Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde), “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. |
2:57 | وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. “Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin” (dedik). |
2:126 | رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ |
Diyanet Meali: | “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından (Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri) her türlü ürünle rızıklandır.” |
2:172 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلَّهِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! (Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız), size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin. |
2:212 | وَاللَّهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ |
Diyanet Meali: | Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. |
2:254 | أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا بَيْعٌ فِيهِ |
Diyanet Meali: | Hiçbir alışverişin, (hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin) olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. |
3:27 | وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ |
Diyanet Meali: | “Diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.” |
3:37 | قَالَتْ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ |
Diyanet Meali: | O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. |
3:169 | بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ |
Diyanet Meali: | Bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar. |
4:5 | وَارْزُقُوهُمْ فِيهَا وَاكْسُوهُمْ |
Diyanet Meali: | O mallarla onları besleyin, giydirin. |
4:8 | وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُولُو الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُمْ مِنْهُ |
Diyanet Meali: | Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin. |
4:39 | وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ آمَنُوا بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقَهُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan (gösterişsiz olarak) harcasalardı, kendilerine ne zarar gelirdi? |
5:88 | وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا |
Diyanet Meali: | Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin. |
5:114 | وَآيَةً مِنْكَ وَارْزُقْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | “(Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki…) senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın.” |
6:140 | وَحَرَّمُوا مَا رَزَقَهُمُ اللَّهُ افْتِرَاءً عَلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın kendilerine verdiği rızkı -Allah’a iftira ederek- haram sayanlar… |
6:142 | كُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın size rızık olarak verdiğinden yiyin de şeytanın adımlarına uymayın. |
6:151 | وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ مِنْ إِمْلَاقٍ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ |
Diyanet Meali: | “Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız.” |
7:50 | أَنْ أَفِيضُوا عَلَيْنَا مِنَ الْمَاءِ أَوْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | “Ne olur, sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bizim üzerimize akıtın.” |
7:160 | وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. “Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve temiz olanlarından yiyin” (dedik). |
8:3 | الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. * |
8:26 | فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُمْ بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz. |
10:31 | قُلْ مَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أَمَّنْ يَمْلِكُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hâkimdir?” |
10:93 | وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. |
11:88 | قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كُنْتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Şu’ayb, şöyle dedi: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir rızık vermişse!” |
12:37 | قَالَ لَا يَأْتِيكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِهِ إِلَّا نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْوِيلِهِ |
Diyanet Meali: | Yûsuf dedi ki: “Sizin yiyeceğiniz yemek size gelmeden önce, onun ne olduğunu bildiririm.” |
13:22 | وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً |
Diyanet Meali: | Onlar, … namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayanlardır. |
14:31 | قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً |
Diyanet Meali: | İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. |
14:37 | وَارْزُقْهُمْ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | “Onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” |
16:56 | وَيَجْعَلُونَ لِمَا لَا يَعْلَمُونَ نَصِيبًا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ |
Diyanet Meali: | Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (mahiyetini) bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. |
16:72 | وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. |
16:75 | وَمَنْ رَزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنْفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا |
Diyanet Meali: | (Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile), kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi (misal verir). |
16:114 | فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا |
Diyanet Meali: | Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. |
17:31 | وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلَاقٍ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُمْ |
Diyanet Meali: | Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. |
17:70 | وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık. |
20:81 | كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَلَا تَطْغَوْا فِيهِ فَيَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبِي |
Diyanet Meali: | “Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helâl olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner.” |
20:132 | لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ |
Diyanet Meali: | Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. |
22:28 | وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلَىٰ مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ |
Diyanet Meali: | Ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. |
22:34 | وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَىٰ مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ |
Diyanet Meali: | Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. |
22:35 | وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan (kimselerdir). |
22:58 | وَالَّذِينَ هَاجَرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir. |
24:38 | وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ |
Diyanet Meali: | (Bütün bunları Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırsın) ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). Allah, dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır. |
27:64 | أَمَّنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Yoksa, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? |
28:54 | وَيَدْرَءُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | (İşte onların, sabredip) kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları (karşılığında, mükâfatları kendilerine iki kez verilecektir). |
29:60 | وَكَأَيِّنْ مِنْ دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ |
Diyanet Meali: | Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. |
30:28 | هَلْ لَكُمْ مِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ مِنْ شُرَكَاءَ فِي مَا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Kölelerinizden, verdiğimiz rızıklarda (sizinle eşit haklara sahip olan) ortaklarınız var mı? |
30:40 | اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ رَزَقَكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır. |
32:16 | يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için (yataklarından kalkarlar). Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. |
34:24 | قُلْ مَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ قُلِ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | De ki: “Size göklerden ve yerden kim rızık verir?” De ki: “Allah.” |
35:3 | هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللَّهِ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Allah’tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? |
35:29 | وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً |
Diyanet Meali: | Ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, (asla zarar etmeyecek) bir ticaret umabilirler. |
36:47 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ |
Diyanet Meali: | Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? |
40:40 | فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ فِيهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ |
Diyanet Meali: | “İşte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.” |
40:64 | وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. |
42:19 | اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْقَوِيُّ الْعَزِيزُ |
Diyanet Meali: | Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. * |
42:38 | وَأَمْرُهُمْ شُورَىٰ بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | İşleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar… |
45:16 | وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | Onları güzel ve temiz yiyeceklerle rızıklandırdık ve onları (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık. |
63:10 | وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ |
Diyanet Meali: | Herhangi birinize ölüm gelmeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. |
65:3 | وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ |
Diyanet Meali: | Onu beklemediği yerden rızıklandırır. |
67:21 | أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُ |
Diyanet Meali: | Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? |
رَازِقِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: رَازِقٌ
5:114 | وَارْزُقْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın.” |
15:20 | وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ وَمَنْ لَسْتُمْ لَهُ بِرَازِقِينَ |
Diyanet Meali: | Orada hem sizin için, hem de sizin rızık vermediğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik. * |
22:58 | لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir. Şüphe yok ki Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. |
23:72 | أَمْ تَسْأَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da inanmıyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. * |
34:39 | وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” |
62:11 | قُلْ مَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ مِنَ اللَّهْوِ وَمِنَ التِّجَارَةِ وَاللَّهُ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” |
رَزَّاقٌ : İsim.
51:58 | إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir. * |
رِزْقٌ : İsim.
2:22 | وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. |
2:25 | كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هَٰذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. |
2:60 | كُلُوا وَاشْرَبُوا مِنْ رِزْقِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | “Allah’ın rızkından yiyin, için.” |
2:233 | وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ |
Diyanet Meali: | Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. |
3:37 | كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَ وَجَدَ عِنْدَهَا رِزْقًا |
Diyanet Meali: | Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. |
7:32 | قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللَّهِ الَّتِي أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” |
8:4 | لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır. |
8:74 | أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | İşte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır. |
10:59 | قُلْ أَرَأَيْتُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَامًا وَحَلَالًا |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” |
11:6 | وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُهَا |
Diyanet Meali: | Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. |
11:88 | قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كُنْتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Şu’ayb, şöyle dedi: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir rızık vermişse!” |
13:26 | اللَّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | Allah, rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. |
14:32 | وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran… |
16:67 | تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | (Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden) hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. |
16:71 | وَاللَّهُ فَضَّلَ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ فِي الرِّزْقِ |
Diyanet Meali: | Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. |
16:71 | فَمَا الَّذِينَ فُضِّلُوا بِرَادِّي رِزْقِهِمْ عَلَىٰ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ |
Diyanet Meali: | Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki (rızıkta hep eşit olsunlar). |
16:73 | وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًا مِنَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ شَيْئًا وَلَا يَسْتَطِيعُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ı bırakıp da, kendilerine göklerden ve yerden hiçbir rızık sağlayamayan ve buna gücü de yetmeyen şeylere tapıyorlar. * |
16:75 | وَمَنْ رَزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنْفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا |
Diyanet Meali: | (Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile), kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi (misal verir). |
16:112 | يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِنْ كُلِّ مَكَانٍ |
Diyanet Meali: | Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. |
17:30 | إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. |
18:19 | فَلْيَنْظُرْ أَيُّهَا أَزْكَىٰ طَعَامًا فَلْيَأْتِكُمْ بِرِزْقٍ مِنْهُ |
Diyanet Meali: | “(Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de) baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin.” |
19:62 | لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا |
Diyanet Meali: | Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selâm!” (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır. * |
20:131 | وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır. |
20:132 | لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınmanındır. |
22:50 | فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | Artık iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar için bir bağışlama güzel bir nimet (cennet) vardır. * |
22:58 | وَالَّذِينَ هَاجَرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir. |
24:26 | أُولَٰئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | O temiz olanlar, iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır. |
28:57 | أَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَهُمْ حَرَمًا آمِنًا يُجْبَىٰ إِلَيْهِ ثَمَرَاتُ كُلِّ شَيْءٍ رِزْقًا مِنْ لَدُنَّا |
Diyanet Meali: | Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak, her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? |
28:82 | وَيْكَأَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış.” |
29:17 | إِنَّ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ لَا يَمْلِكُونَ لَكُمْ رِزْقًا |
Diyanet Meali: | “Allah’ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık vermeye güçleri yetmez.” |
29:17 | فَابْتَغُوا عِنْدَ اللَّهِ الرِّزْقَ وَاعْبُدُوهُ وَاشْكُرُوا لَهُ |
Diyanet Meali: | “Öyle ise rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin.” |
29:60 | وَكَأَيِّنْ مِنْ دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ |
Diyanet Meali: | Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. |
29:62 | اللَّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ |
Diyanet Meali: | Allah, kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. |
30:37 | أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | Allah’ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını görmediler mi? |
33:31 | نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ وَأَعْتَدْنَا لَهَا رِزْقًا كَرِيمًا |
Diyanet Meali: | Ona mükâfatını iki kat veririz. Biz, ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır. |
34:4 | أُولَٰئِكَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | İşte onlar için bir bağışlanma ve bereketli bir rızık vardır. |
34:15 | كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ |
Diyanet Meali: | “Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir.” |
34:36 | قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | Ey Muhammed, de ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar.” |
34:39 | قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ |
Diyanet Meali: | De ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar.” |
37:41 | أُولَٰئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌ |
Diyanet Meali: | İşte onlar için belli bir rızık vardır. * |
38:54 | إِنَّ هَٰذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُ مِنْ نَفَادٍ |
Diyanet Meali: | İşte bu bizim verdiğimiz rızıktır. Ona asla tükenme yoktur. * |
39:52 | أَوَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | Bilmediler mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. |
40:13 | هُوَ الَّذِي يُرِيكُمْ آيَاتِهِ وَيُنَزِّلُ لَكُمْ مِنَ السَّمَاءِ رِزْقًا |
Diyanet Meali: | O, size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indirendir. |
42:12 | لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ |
Diyanet Meali: | Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Dilediğine rızkı bol verir ve (dilediğine) kısar. |
42:27 | وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. |
45:5 | وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ رِزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا |
Diyanet Meali: | Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, … (aklını kullanan bir toplum için deliller vardır). |
50:11 | رِزْقًا لِلْعِبَادِ وَأَحْيَيْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا كَذَٰلِكَ الْخُرُوجُ |
Diyanet Meali: | Kullar için rızık olarak… Ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. * |
51:22 | وَفِي السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ |
Diyanet Meali: | Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır. * |
51:57 | مَا أُرِيدُ مِنْهُمْ مِنْ رِزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَنْ يُطْعِمُونِ |
Diyanet Meali: | Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum. * |
56:82 | وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ |
Diyanet Meali: | Ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? * |
65:7 | وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. |
65:11 | قَدْ أَحْسَنَ اللَّهُ لَهُ رِزْقًا |
Diyanet Meali: | Allah, gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir. |
67:15 | فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِهِ |
Diyanet Meali: | Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. |
67:21 | أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُ بَلْ لَجُّوا فِي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ |
Diyanet Meali: | Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular. * |
89:16 | وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ |
Diyanet Meali: | Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der. * |