KÖK HARFLER: ح ق ب
ANLAM:
حَقِبَ : (Yağmur) gecikmek, (iş) alt üst olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَقِبَ (geniş zamanlı يَحْقَبُ mastar ismi حَقَبٌ):
حَقِبَ الْمَطَرُ : Yağmur gecikti.
حَقِبَ الْاَمْرُ : İş altüst oldu.
حَقْبٌ ve حُقُبٌ : Zaman; belirsiz zaman; uzun zaman; bir çağ; bir yıl veya yıllar; yetmiş yıl; seksen yıl veya daha fazla. (حُقُبٌ hem tekil hem de çoğul olarak kullanılmaktadır. Tekil olarak kullanıldığında çoğul hali şudur: اَحْقَابٌ ve çoğul olarak kullanıldığında, tekil hali şudur: حُقُبٌ ve حُقْبٌ sözcüğün çoğul hali hem: حِقَابٌ hem de: اَحْقَابٌ ‘dur.)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
| Açıklama |
حُقُبٌ | isim | 2 | Uzun müddet | 18/60 |
| Çoğulu: أَحْقَابٌ |
| Toplam | 2 |
|
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Ahkâb | أَحْقَاب | Uzun zamanlar. |
Heybe | حَقِيبَة | 1: At, eşek vb. binek hayvanlarının eyeri üzerine geçirilen veya omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim veya halıdan yapılmış iki gözlü torba. 2: Omuza geçirilebilen tek gözlü bir tür çanta. |
Heybe kelimesi, “çanta, yol torbası, dağar” anlamındaki hakîbe (حقيبة) kelimesinden gelmektedir. Hakabe fiili “sıkıldı, boğuldu” anlamındadır. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حُقُبٌ : İsim. Çoğulu: أَحْقَابٌ
18:60 | لَا أَبْرَحُ حَتَّىٰ أَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ أَوْ أَمْضِيَ حُقُبًا |
Diyanet Meali: | “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.” |
78:23 | لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا |
Diyanet Meali: | İçinde çağlar boyu kalacakları (bir dönüş yeridir). * |