أَمْس

KÖK HARFLER:  أَمْس

ANLAM: 

أَمْسٍ : Dün veya bugünden önceki gün.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

اَمْس : Dün veya bugünden önceki gün. Mecazen geçmiş zamanı ifade için de kullanılır.

مَا رَاَيْتُهُ مُذْ اَمْسِ : Onu dünden beri görmedim.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
أَمْسٍ zaman zarfı 4 Dün. Mecazen geçmiş zamanı ifade için de kullanılır. 10/24

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Yok.

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Ems أَمْس Dünkü gün.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَمْسٍ : İsim. Zaman zarfı.

10:24 فَجَعَلْنَاهَا حَصِيدًا كَأَنْ لَمْ تَغْنَ بِالْأَمْسِ
Diyanet Meali: Bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz.
28:18 فَإِذَا الَّذِي اسْتَنْصَرَهُ بِالْأَمْسِ يَسْتَصْرِخُهُ
Diyanet Meali: Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu.
28:19 قَالَ يَا مُوسَىٰ أَتُرِيدُ أَنْ تَقْتُلَنِي كَمَا قَتَلْتَ نَفْسًا بِالْأَمْسِ
Diyanet Meali: “Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun.” dedi.
28:82 وَأَصْبَحَ الَّذِينَ تَمَنَّوْا مَكَانَهُ بِالْأَمْسِ يَقُولُونَ وَيْكَأَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ
Diyanet Meali: Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verirmiş…” demeye başladılar.