KÖK HARFLER: أ ر ب
ANLAM:
أَرُبَ : Kurnaz, zeki, hükümlerinde mükemmel, sağgörülü olmak. ( بِ ile:) Bir konuda yetenekli veya uzman olmak. Bir kişi veya şeye aşina olmak. Bir şeye işaret etmek. Bir şeyden yoksun olmak. Bir şeye ihtiyacı olmak, muhtaç kalmak.
AÇIKLAMA:
اَرَبٌ : Mutlaka karşılanması gereken zorunlu ihtiyaç demektir. Giderilmesi hüner, hile ya da kurnazlığı gerektiren aşırı ihtiyaçtır. Buna göre, her ereb bir ihtiyaçtır ama her ihtiyaç bir ereb değildir. Ayrıca bazen sadece “ihtiyaç” anlamında, bazen de ihtiyaç söz konusu olmasa bile “hüner, hile ya da kurnazlık” anlamında kullanılır.
Allah buyurur ki: أُوْلِي اْلإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ : Yahut kendilerine bağlı irbe sahibi olmayan erkeklerden (24/Nûr 31). Bu âyetteki irbe kelimesi, evliliğe ihtiyaç duymak anlamında bir kinâyedir.
أُرْبَى : Giderilmesi bir hüneri, hileyi ya da kurnazlığı gerektiren felaket.
Çok ihtiyaç duyulan organlara da آرَابٌ adı verilir, tekili irb/erebtir.
Peygamberin (sav) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: إذَا سَجَدَ اْلعَبْدُ سَجَدَ مَعَهُ سَبْعَةُ آرَابٍ : وَجْهُهُ وَكَفَّاهُ وَرُكْبَتَاهُ وَقَدَمَاهُ : Kul secdeye vardığında onunla beraber yedi ârâb (önemli organ) da secde eder: Yüzü/alnı, elleri, dizleri ve ayakları.
أرَبَ نَصِيبُهُ : Payı, hissesi büyüdü. أَرَّبَ نَصِيبَهُ: Payını, hissesini büyüttü. Bu onun, payını içinde kendisine ait bir اَرَبٌ bulunacağı bir miktara getirmesidir.
أرَّبَ مَالُهُ deyimi, “Malı çoğaldı” demektir.
أرَبْتُ اْلعُقْدَةَ sözü, “Düğümü sağlamlaştırdım” anlamına gelir.
DİĞER BAZI TÜREVLER:
اَرُبَ (geniş zamanlı يَاْرُبُ mastar isim اَرَابَةً ve اِرَابًا) : Kurnaz, zeki, hükümlerinde mükemmel, sağgörülü oldu.
اَرِبَ بِالشَّىْءِ (geniş zamanlı يَاْرَبُ mastar isim اِرَبًا) : (1) Bir konuda yetenekli veya uzman oldu; (2) bir kişi veya şeye aşina oldu; (3) bir şeye işaret etti; (4) bir şeyden yoksundu veya yoksun oldu; (5) ihtiyacı oldu, muhtaç kaldı.
اَرِبَ اِلَيْهِ veya اَرِبَ بِهِ : Onu istedi; ona ihtiyacı oldu veya ona muhtaç oldu ve onu aradı, diledi.
اَرَبٌ ve اِرْبٌ ve اِرْبَةٌ ve اَرْبٌ (çoğulu اٰرَابٌ) : (1) Kurnaz, zeki, hükümlerinde mükemmel, sağgörülü; (2) istemek veya ihtiyacı olmak; (3) aldatma, hilekarlık veya sahtekarlık; (4) kötülük, haset veya kötü niyet; (5) bir uzuv; (6) Vulva; (7) istemek veya ihtiyacı olmak.
هُوَ ذُو اِرْبٍ : O, zeki ve kurnaz bir adamdır.
كَانَ اَمْلَكَهُمْ لِاِرْبِهِ : Onun, istekleri, arzuları ve tutkuları üzerinde azami kontrolü vardı.
مَا لِى فِيهِ اِرْبٌ veya لاَ أَرِبَ لِي فِي كَذَا : Benim buna ihtiyacım yok.
قَدْ أَرِبَ إلَى كَذَا : Bir şeye aşırı derecede ihtiyacı var.
المَاْرُبَةُ-المَاْرَبَةُ-الاِرْبَةُ-الاَرَبُ (çoğulu مَاٰرِبُ) : (Tedariki için çarelere başvurulan) ihtiyaç.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
إِرْبَةٌ | isim | 1 | 1: Kurnaz, zeki, hükümlerinde mükemmel, sağgörülü; 2: İstemek veya ihtiyacı olmak; 3: Aldatma, hilekarlık veya sahtekarlık; 4: Kötülük, haset veya kötü niyet; 5: Bir uzuv. Ayette: Kadınlara karşı istekli olmak. Onlara ihtiyacı, düşkünlüğü bulunmak. | 24/31 | Eşanlamlı: اَرَبٌ ، اِرْبٌ ، اِرْبَةٌ ، اَرْبٌ |
مَآرِبُ | isim | 1 | (Tedariki için çarelere başvurulan) ihtiyaç. Ayette: Başka işler ve ihtiyaçlar: Değnekle zararlı şeylerden korunmak; değneğin üzerine elbise v.s. asıp, altında gölgelenmek gibi. (Çoğul) | 20/18 | Tekili: مَاْرُبَةٌ -مَاْرَبَةٌ |
| Toplam | 2 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
İrb | إِرْب | Akıl. Zihin, zeka. | Çoğul: Ârâb |
İreb | إِرَب | Akıl. Zihin, zeka. Âkil. |
|
İrbe | إِرْبَة | Akıllılık, zeka. İhtiyaç. |
|
Erâbet | أَرَابَة | Akıllı, zeyrek ve uslu olma. |
|
Me’rebe | مَأْرَبَة | İhtiyaç. | Çoğul: Meârib |
Teerrüb | تَأَرُّب | Ululanmak, büyülenmek. Kendini zeki göstermeye çalışmak. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
إِرْبَةٌ : İsim.
24:31 | أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ |
Diyanet Meali: | Yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden… |
مَآرِبُ : İsim. Çoğul. Tekili: مَاْرُبَةٌ -مَاْرَبَةٌ
20:18 | أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | “Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.” |