أ ب و

KÖK HARFLER:  أ ب و

ANLAM: 

اَبَا : (Bir kimse) öksüze bir baba gibi olmak; onu büyütmek.

AÇIKLAMA:

أبٌ : Baba demektir. Bir şeyin icat, ıslah veya zuhuruna sebep olan herkese baba adı verilir. Bu nedenle Peygamber (sav) mü’minlerin babası diye adlandırılır. 

Amca ile baba beraber, anne de baba ile beraber أبَوَيْن : (iki baba) diye adlandırılır. Aynı şekilde dede de baba ile beraber ebeveyn sayılır. Öğretmen de baba diye adlandırılmıştır.

DİĞER BAZI TÜREVLER:

اَبٌ : Bir baba; bir büyükbaba ya da herhangi bir ata; bir amca; bir şeyin icadına ya da geliştirilmesine vasıta olan kimse (Çoğulu: آبَاءٌ ve أُبُوَّة). Ayrıca  اٰبَاء, baba, amca ve dedeye denilir.

اَبٌ kelimesinin aslı şudur: اَبَوٌ

Seslenmede eb kelimesinin sonuna bir “tâ” ilave edilerek: يَا أَبَتِ denmektedir. 

اَبَوَانِ (bazılarına göre اَبَانِ) : iki babadır; baba ve anne; ebeveynler.

اَبَوْتُهُ وَ اَمَمْتُهُ : Ben ona bir baba ve anne oldum.

أَبُو اْلأَضْيَاف : Misafirlerin babası (kişi misafirlere düşkün olduğu için).

 أَبُو اْلحَرْب : Savaşın babası (kişinin savaşı alevlendiren rolünden dolayı).   

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
أَبٌ isim 46 Baba 6/74
آبَاءٌ isim 64 Baba (çoğul) 2/133 Tekili: أَبٌ
أَبَوَانِ isim 7 Ebeveyn (ikili) 4/11 Tekili: أَبٌ

Toplam 117


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Eb أَب Baba. Çoğul: Âbâ’, Ebûn
Baba ——— Çocuğu olmuş erkek, peder.
Ebeveyn أَبَوَيْن Ortak olarak bir yavruyu oluşturan anne ve baba.
Teebbî تَأَبِّي Bir kimseyi baba kabul etme.
Bukalemun (Ebû-kalemûn) أَبُو قَلَمُون 1: Bukalemungillerden, 20-30 cm boyunda, renk değiştirmesiyle ünlü sürüngen türü, kaya keleri. 2: Bir nev’i kumaş ki göze türlü türlü görünür.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَبٌ : İsim. Çoğulu: آبَاءٌ

6:74وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ آزَرَ أَتَتَّخِذُ أَصْنَامًا آلِهَةً
Diyanet Meali:Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun?” demişti.
9:114وَمَا كَانَ اسْتِغْفَارُ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ إِلَّا عَنْ مَوْعِدَةٍ
Diyanet Meali:İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece (ona verdiği) bir söz yüzündendi. 
12:4إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ إِنِّي رَأَيْتُ
Diyanet Meali:Hani Yûsuf, babasına “Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) … gördüm.” demişti.
12:4إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا
Diyanet Meali:Hani Yûsuf, babasına “Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız … gördüm.” demişti.
12:8إِذْ قَالُوا لَيُوسُفُ وَأَخُوهُ أَحَبُّ إِلَىٰ أَبِينَا مِنَّا
Diyanet Meali:Kardeşleri dediler ki: “(Biz güçlü bir topluluk olduğumuz hâlde), Yûsuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir.
12:8وَنَحْنُ عُصْبَةٌ إِنَّ أَبَانَا لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:(Kardeşleri dediler ki): “Biz güçlü bir topluluk olduğumuz hâlde, (Yûsuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir). Doğrusu babamız açık bir yanılgı içindedir.”
12:9اقْتُلُوا يُوسُفَ أَوِ اطْرَحُوهُ أَرْضًا يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ أَبِيكُمْ
Diyanet Meali:“Yûsuf’u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size yönelsin.”
12:11قَالُوا يَا أَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأْمَنَّا عَلَىٰ يُوسُفَ
Diyanet Meali:Babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun?”
12:16وَجَاءُوا أَبَاهُمْ عِشَاءً يَبْكُونَ
Diyanet Meali:(Yûsuf’u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. *
12:17قَالُوا يَا أَبَانَا إِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ
Diyanet Meali:“Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf’u da (eşyamızın yanında) bırakmıştık.”
12:59وَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ قَالَ ائْتُونِي بِأَخٍ لَكُمْ مِنْ أَبِيكُمْ
Diyanet Meali:Yûsuf, onların yüklerini hazırlatınca dedi ki: “Sizin baba bir kardeşinizi de bana getirin.”
12:61قَالُوا سَنُرَاوِدُ عَنْهُ أَبَاهُ وَإِنَّا لَفَاعِلُونَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Onu babasından isteyeceğiz ve muhakkak bunu yaparız.” *
12:63فَلَمَّا رَجَعُوا إِلَىٰ أَبِيهِمْ قَالُوا يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ
Diyanet Meali:Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek…” dediler.
12:63قَالُوا يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ فَأَرْسِلْ مَعَنَا أَخَانَا
Diyanet Meali:“Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi (Bünyamin’i) bizimle gönder…” dediler.
12:65قَالُوا يَا أَبَانَا مَا نَبْغِي هَٰذِهِ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ إِلَيْنَا
Diyanet Meali:“Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş.” dediler.
12:68وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ أَمَرَهُمْ أَبُوهُمْ مَا كَانَ يُغْنِي عَنْهُمْ
Diyanet Meali:Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, (Allah’tan gelecek hiçbir şeyi) onlardan uzaklaştıracak değildi.
12:78قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ إِنَّ لَهُ أَبًا شَيْخًا كَبِيرًا
Diyanet Meali:Onlar, Yûsuf’a: “Ey güçlü vezir! Bunun çok yaşlı bir babası var.” dediler.
12:80قَالَ كَبِيرُهُمْ أَلَمْ تَعْلَمُوا أَنَّ أَبَاكُمْ قَدْ أَخَذَ عَلَيْكُمْ مَوْثِقًا مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Büyükleri dedi ki: “Babanızın Allah adına sizden söz aldığını… bilmiyor musunuz?”
12:80فَلَنْ أَبْرَحَ الْأَرْضَ حَتَّىٰ يَأْذَنَ لِي أَبِي أَوْ يَحْكُمَ اللَّهُ لِي
Diyanet Meali:“Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda hükmedinceye kadar buradan asla ayrılmayacağım.”
12:81ارْجِعُوا إِلَىٰ أَبِيكُمْ فَقُولُوا يَا أَبَانَا إِنَّ ابْنَكَ سَرَقَ
Diyanet Meali:“Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti.”
12:81فَقُولُوا يَا أَبَانَا إِنَّ ابْنَكَ سَرَقَ وَمَا شَهِدْنَا إِلَّا بِمَا عَلِمْنَا
Diyanet Meali:“(Siz babanıza dönün) ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik.”
12:93اذْهَبُوا بِقَمِيصِي هَٰذَا فَأَلْقُوهُ عَلَىٰ وَجْهِ أَبِي
Diyanet Meali:“Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun…”
12:94وَلَمَّا فَصَلَتِ الْعِيرُ قَالَ أَبُوهُمْ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ
Diyanet Meali:Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları, “(Bana bunak demezseniz), şüphesiz ben Yûsuf’un kokusunu alıyorum” dedi.
12:97قَالُوا يَا أَبَانَا اسْتَغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا إِنَّا كُنَّا خَاطِئِينَ
Diyanet Meali:Oğulları, “Ey babamız! Allah’tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik” dediler. *
12:100وَقَالَ يَا أَبَتِ هَٰذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Yûsuf dedi ki: “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur.”
18:82وَكَانَ تَحْتَهُ كَنْزٌ لَهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَالِحًا
Diyanet Meali:“Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı.”
19:28يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ
Diyanet Meali:“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi…”
19:42إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ
Diyanet Meali:Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen şeylere niçin tapıyorsun?”
19:42إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ
Diyanet Meali:Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen şeylere niçin tapıyorsun?”
19:43يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءَنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي
Diyanet Meali:“Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki (seni doğru yola ileteyim).”
19:44يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ عَصِيًّا
Diyanet Meali:“Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.” *
19:45يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِنَ الرَّحْمَٰنِ
Diyanet Meali:“Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından korkuyorum.”
21:52إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَٰذِهِ التَّمَاثِيلُ
Diyanet Meali:Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu (tapınıp durduğunuz) heykeller?” demişti.
22:78مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, (hem de bu Kur’an’da) müslüman diye isimlendirdi…
26:70إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ
Diyanet Meali:Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti. *
26:86وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
Diyanet Meali:“Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.” *
28:23قَالَتَا لَا نَسْقِي حَتَّىٰ يُصْدِرَ الرِّعَاءُ وَأَبُونَا شَيْخٌ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:Onlar, “Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır” dediler.
28:25قَالَتْ إِنَّ أَبِي يَدْعُوكَ لِيَجْزِيَكَ أَجْرَ مَا سَقَيْتَ لَنَا
Diyanet Meali:“Bizim için koyunlarımızı sulamanın ücretini vermek üzere babam seni çağırıyor” dedi.
28:26قَالَتْ إِحْدَاهُمَا يَا أَبَتِ اسْتَأْجِرْهُ
Diyanet Meali:Kızlardan biri, “Babacığım, onu ücretle tut.” dedi.
33:40مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَٰكِنْ رَسُولَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlüdür.
37:85إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ
Diyanet Meali:Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?” *
37:102قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
43:26وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَ
Diyanet Meali:Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.” *
60:4إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ
Diyanet Meali:Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim…” sözü başka.
80:35وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ
Diyanet Meali:Annesinden, babasından… *
111:1تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ
Diyanet Meali:Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. *

آبَاءٌ : İsim. Çoğul. Tekili: أَبٌ

2:133قَالُوا نَعْبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ
Diyanet Meali:“Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail (ve İshak’ın) ilâhı olan (tek bir ilâha) ibadet edeceğiz…” dediler.
2:170قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا
Diyanet Meali:“Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler.
2:170أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ
Diyanet Meali:Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?
2:200فَاذْكُرُوا اللَّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءَكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا
Diyanet Meali:(Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, artık cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anışla Allah’ı anın.
4:11آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ لَا تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعًا
Diyanet Meali:Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz.
4:22وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ آبَاؤُكُمْ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ
Diyanet Meali:Geçmişte olanlar hariç, artık babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin.
5:104قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا
Diyanet Meali:Onlar, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter” derler.
5:104أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ
Diyanet Meali:Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar da mı?
6:87وَمِنْ آبَائِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَإِخْوَانِهِمْ وَاجْتَبَيْنَاهُمْ
Diyanet Meali:Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Bütün bunları seçtik (ve bunları dosdoğru bir yola ilettik).
6:91وَعُلِّمْتُمْ مَا لَمْ تَعْلَمُوا أَنْتُمْ وَلَا آبَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:“(Kendisiyle) sizin de, babalarınızın da bilmediği şeylerin size öğretildiği (Kitab’ı kim indirdi)?”
6:148سَيَقُولُ الَّذِينَ أَشْرَكُوا لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا أَشْرَكْنَا وَلَا آبَاؤُنَا
Diyanet Meali:Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de ortak koşmazdık, babalarımız da.”
7:28وَإِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً قَالُوا وَجَدْنَا عَلَيْهَا آبَاءَنَا
Diyanet Meali:Çirkin bir iş işledikleri vakit, “Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk…” derler.
7:70أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللَّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا
Diyanet Meali:“Sen bize tek Allah’a ibadet edelim, atalarımızın ibadet edegeldiklerini bırakalım diye mi geldin?”
7:71أَتُجَادِلُونَنِي فِي أَسْمَاءٍ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:“Yalnızca sizin ve babalarınızın uydurduğu birtakım isimler (düzmece tanrılar) hakkında mı benimle tartışıyorsunuz?”
7:95حَتَّىٰ عَفَوْا وَقَالُوا قَدْ مَسَّ آبَاءَنَا الضَّرَّاءُ وَالسَّرَّاءُ
Diyanet Meali:Nihayet çoğaldılar ve (nankörlük edip): “Atalarımız da darlığa uğramış ve bolluğa kavuşmuşlardı” dediler.
7:173أَوْ تَقُولُوا إِنَّمَا أَشْرَكَ آبَاؤُنَا مِنْ قَبْلُ وَكُنَّا ذُرِّيَّةً مِنْ بَعْدِهِمْ
Diyanet Meali:Yahut, “Bizden önce babalarımız Allah’a ortak koşmuşlar. Biz onlardan sonra gelen bir nesiliz…” dememeniz içindir.
9:23يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا آبَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Eğer küfrü imana tercih ederlerse), babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin.
9:24قُلْ إِنْ كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz … (size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin)!”
10:78قَالُوا أَجِئْتَنَا لِتَلْفِتَنَا عَمَّا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا
Diyanet Meali:Dediler ki: “Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin (de yeryüzünde hâkimiyet, devlet ikinizin eline geçsin) diye mi bize geldin?”
11:62أَتَنْهَانَا أَنْ نَعْبُدَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا
Diyanet Meali:“Şimdi babalarımızın taptıklarına tapmamızı bize yasaklıyor musun?”
11:87أَصَلَاتُكَ تَأْمُرُكَ أَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا
Diyanet Meali:“Babalarımızın taptığını terk etmemizi sana namazın mı emrediyor.”
11:109مَا يَعْبُدُونَ إِلَّا كَمَا يَعْبُدُ آبَاؤُهُمْ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Onlar sadece, daha önce babalarının taptığı gibi tapıyorlar.
12:38وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَائِي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ
Diyanet Meali:“Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum.”
12:40مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِهِ إِلَّا أَسْمَاءً سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:“Siz Allah’ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece ilâhlara) tapıyorsunuz.”
13:23جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ
Diyanet Meali:Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, (eşlerinden ve çocuklarından) iyi olanlarla beraber oraya girerler.
14:10تُرِيدُونَ أَنْ تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا
Diyanet Meali:“Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz.”
16:35مَا عَبَدْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ نَحْنُ وَلَا آبَاؤُنَا
Diyanet Meali:“(Allah dileseydi) ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık..”
18:5مَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِآبَائِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ
Diyanet Meali:Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan!
21:44بَلْ مَتَّعْنَا هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ
Diyanet Meali:Evet, biz onları da atalarını da, faydalandırdık. Öyle ki uzun süre yaşadılar.
21:53قَالُوا وَجَدْنَا آبَاءَنَا لَهَا عَابِدِينَ
Diyanet Meali:Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler. *
21:54قَالَ لَقَدْ كُنْتُمْ أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi. *
23:24وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:“Eğer Allah dileseydi, bir melek gönderirdi. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.”
23:68أَمْ جَاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ آبَاءَهُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Yoksa kendilerine, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
23:83لَقَدْ وُعِدْنَا نَحْنُ وَآبَاؤُنَا هَٰذَا مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Andolsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik.
24:31وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ
Diyanet Meali:Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından … başkalarına göstermesinler.
24:31وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ
Diyanet Meali:Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından … başkalarına göstermesinler.
24:61وَلَا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ آبَائِكُمْ
Diyanet Meali:Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde … yemek yemenizde de bir sakınca yoktur.
25:18وَلَٰكِنْ مَتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ نَسُوا الذِّكْرَ
Diyanet Meali:“Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular.”
26:26قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi. *
26:74بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ
Diyanet Meali:“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler. *
26:76أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ
Diyanet Meali:“Sizin ve geçmiş atalarınızın (taptığı şeyleri gördünüz mü?)” *
27:67أَإِذَا كُنَّا تُرَابًا وَآبَاؤُنَا أَئِنَّا لَمُخْرَجُونَ
Diyanet Meali:“Biz ve babalarımız toprak olmuş iken mi, gerçekten bizler mi (diriltilip) çıkarılacağız?”
27:68لَقَدْ وُعِدْنَا هَٰذَا نَحْنُ وَآبَاؤُنَا مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:“Andolsun, bizler de bizden önce babalarımız da bununla tehdit edilmiştik.”
28:36مَا هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:“Bu, ancak uydurulmuş bir sihirdir. Biz geçmiş atalarımızın zamanında böyle bir şeyin varlığını duymadık.”
31:21قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا
Diyanet Meali:“Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler.
33:5ادْعُوهُمْ لِآبَائِهِمْ هُوَ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir.
33:5فَإِنْ لَمْ تَعْلَمُوا آبَاءَهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ
Diyanet Meali:Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz (ve dostlarınız)dır.
33:55لَا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِي آبَائِهِنَّ وَلَا أَبْنَائِهِنَّ
Diyanet Meali:Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından … ötürü bir günah yoktur.
34:43إِلَّا رَجُلٌ يُرِيدُ أَنْ يَصُدَّكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:“Bu sadece, atalarınızın tapmakta olduğu şeylerden sizi alıkoymak isteyen bir adamdır.”
36:6لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَا أُنْذِرَ آبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ
Diyanet Meali:Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için…*
37:17أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
Diyanet Meali:“Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?” *
37:69إِنَّهُمْ أَلْفَوْا آبَاءَهُمْ ضَالِّينَ
Diyanet Meali:Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular.  *
37:126اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:“Sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah…” *
40:8وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدْتَهُمْ وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ
Diyanet Meali:“Onları da, onların babalarından … iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy.”
43:22إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz onların izlerinden gitmekteyiz.”
43:23إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ
Diyanet Meali:“Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz.”
43:24أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِأَهْدَىٰ مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ
Diyanet Meali:“Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?”
43:29بَلْ مَتَّعْتُ هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْحَقُّ
Diyanet Meali:Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur’an gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım.
44:8لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. *
44:36فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Diyanet Meali:“Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.” *
45:25مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ إِلَّا أَنْ قَالُوا ائْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Diyanet Meali:(Onlara âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman) onların delilleri ancak, “Doğru söyleyenler iseniz babalarımızı getirin” demek oldu.
53:23إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاءٌ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir.
56:48أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
Diyanet Meali:“Evvelki atalarımız da mı?” *
58:22يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءَهُمْ
Diyanet Meali:(Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun), babaları … olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin.

أَبَوَانِ : İkili İsim. Tekili: أَبٌ

4:11وَلِأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌ
Diyanet Meali:Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır.
4:11فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلِأُمِّهِ الثُّلُث
Diyanet Meali:Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer.
7:27يَا بَنِي آدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Ey Âdemoğulları! Ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın.
12:6كَمَا أَتَمَّهَا عَلَىٰ أَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ
Diyanet Meali:“Daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi (sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır).
12:99فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَىٰ يُوسُفَ آوَىٰ إِلَيْهِ أَبَوَيْهِ
Diyanet Meali:(Mısır’a gidip) Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı.
12:100وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًا
Diyanet Meali:Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yûsuf’a) saygı ile eğildiler.
18:80وَأَمَّا الْغُلَامُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤْمِنَيْنِ فَخَشِينَا
Diyanet Meali:“Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. (Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden) korktuk.”