ع ت و

KÖK HARFLER: ع ت و

ANLAM: 

عَتَا: 

  1. Böbürlenmek, haddi aşmak. Aşırı derecede böbürlü, ahlaksız ya da kuşkucu olmak. Baş kaldırmak. İtaate gönülsüz olmak. 
  2. Çok yaşlanmak, düşkünlük halinde olmak, yaşlılığın son haddine gelmek; çocuk yapamaz hale gelmek. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

عَتَا (geniş zaman يَعْتُو mastar isim عُتُوٌّ ve عَتِىٌّ ve عُتِىٌّ ve عِتِىٌّ): Böbürlendi, haddi aştı; aşırı derecede böbürlüydü, ahlaksızdı ya da kuşkucuydu; baş kaldırdı, itaate gönülsüzdü.

عَتَا الرَّجُلُ : O kimse çok yaşlandı, düşkünlük halindeydi, yaşlılığın son haddine geldi; o kimse çocuk yapamaz hale geldi.

عُتُوٌّ : Baş kaldırma; itaatsizlik,; inançsızlıkta, itaatsizlikte ve böbürlenerek davranmada haddi aşma.

عِتِىٌّ : Yaşlılığın son haddi; tükenmişlik; inançsızlık ve itaatsizlik.

عَاتٍ : Böbürlü; aşırı veya ölçüsüz; baş kaldırma; ahlaksız (ismi fail).

لَيْلٌ عَاتٍ : Aşırı derecede karanlık gece (dişil hali عَاتِيَةٌ).

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
عَتَا fiil-I 5 Böbürlendi; haddi aştı 7/77
عُتُوٌّ isim 2 Baş kaldırma; itaatsizlik, haddi aşma 25/21
عِتِيٌّ isim 2 Baş kaldırma; itaatsizlik, haddi aşma 19/8
عَاتِيَةٌ isim 1 Şiddetli, kasıp kavuran rüzgar 69/6

Toplam 10

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • عَتَا
  • عَاتٍ (a)
  • عَاتٍ (b)
  • عُتُوٌّ
  • عِتِيٌّ
    • مُتَوَاضِعٌ > bak: و ض ع
    • سَافِلٌ > bak: س ف ل
    • مُنْحَطٌّ > bak: ح ط ط 
    • حَقِيرٌ
    • خَسِيسٌ

AÇIKLAMA:

TUĞYÂN ile ‘UTUVV kelimeleri arasındaki fark

( ط غ يع ت و )

Tuğyân, “galebe ve kahır ile beraber çirkin işlerde haddi aşmak”tır. Su zarar vermede haddi aştığı zaman, tağa’l mâu (su tuğyân etti) denilir. ‘Utuvv ise, “çirkin işlerde mübalağa”dır ama tuğyân’dan daha hafiftir.  (Farklar Sözlüğü 338) Bknz: ( ط غ ي )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Utüvv (Itiyy, Utiyy) عُتُوّ Haddini aşma, tecavüz. Ayaklanma.
Âtî(ye) عَاتِي İsyan eden, kafa tutan. Asi. Sert başlı, serkeş.
İ’tâ إِعْطَاء Ödeme, verme.
Atiyye عَطِيَّة Bağış, bahşiş, ihsan. hediye.

Atiyye kelimesi, “hediye, ödül” anlamındaki atiyye (عطيّة) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “verdi, hediye etti” anlamındaki atâ (عطا) fiilinden türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

İ’tâ kelimesi, “hediye verme, bağışlama, ödeme” anlamındaki i’tâ’ (إعطاء) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “bağışladı, ödedi” anlamındaki atâ (عطا) fiilden türemiştir. (Nişanyan Sözlük)  

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

عَتَا :  Fiil-I. 

7:77فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler.
7:166فَلَمَّا عَتَوْا عَنْ مَا نُهُوا عَنْهُ قُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِئِينَ
Diyanet Meali:Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik. *
25:21لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا
Diyanet Meali:Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler.
51:44فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ
Diyanet Meali:Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti. *
65:8وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِهِ
Diyanet Meali:Nice kentlerin halkı Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azdılar.

عُتُوٌّ :  İsim. 

25:21لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا
Diyanet Meali:Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler.
67:21بَلْ لَجُّوا فِي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ
Diyanet Meali:Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular.

عِتِيٌّ : İsim. 

19:8وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
Diyanet Meali:“Ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, (benim nasıl çocuğum olur)?”
19:69ثُمَّ لَنَنْزِعَنَّ مِنْ كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ عِتِيًّا
Diyanet Meali:Sonra her bir topluluktan, Rahman’a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız. *

عَاتِيَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

69:6وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
Diyanet Meali:Âd kavmine gelince, onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi. *