KÖK HARFLER: ز ف ف
ANLAM:
زَفَّ : Acele etmek, koşmak, hızlı olmak.
AÇIKLAMA:
زَفَّتِ اْلإِبِلُ-تَزِفُّ : Develer süratle gittiler, hızlandılar, acele ettiler veya hızlı idiler. Mastarı زَفٌّ ve زَفِيفٌ şekillerinde gelir.
أَزَفَّهَا سَائِقُهَا : Sürücüsü veya çobanı develeri süratle götürdü, hızlandırdı veya acele ettirdi.
Saffat Suresi 94. ayeti şöyle okumuştur: فَاَقْبَلُٓوا اِلَيْهِ يَزِفُّونَ (Derken koşa koşa yanına gelmişlerdi.). Buna göre “süratle giderek, hızlanarak ve acele ederek” anlamına gelir. يُزِفُّونَ şeklinde de okumuştur ki buna göre ise, “arkadaşlarını زَفِيفٌ’e yani süratle gitmeye, hızlanmaya veya acele etmeye teşvik ederek, zorlayarak ya da sevk ederek” anlamına gelir. زَفِيفٌ kelimesi temelde, “rüzgârın esmesi ile” ve “deve kuşunun, yürüme ile uçmayı birbirine kattığı, katıştırdığı süratli gidişiyle, hızlanışıyla veya acele edişi ile” ilgili kullanılır.
زَفْزَفَ النَّعَامُ : Deve kuşu süratle gitti, hızlandı, acele etti veya hızlı idi. Buradan müsteâr olarak “Gelini kocasına gönderdi” anlamında زَفَّ الْعَرُوسَ denmiştir. Bu istiârede bir sürat anlamı vardır ama bunun nedeni gelinin kendi yürüyüşü değildir. Bilakis gelinin “sürurdan, sevinçten kaynaklanan bir çabuklukla götürülmesi, yürütülmesidir”. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
زَفَّ (geniş zaman يَزِفُّ mastar isim زَفٌّ ve زُفُوفٌ ve زَفِيفٌ): Acele etti ya da koştu ya da hızlıydı.
زَفَّتِ الرِّيحُ : Rüzgar usulca ve devamlı olarak esti.
زَفَّ الطَّائِرُ : Kuş kanatlarını açtı ve atıldı.
زَفَّ الْقَوْمُ فِى مَشْيِهِمْ : İnsanlar yürüyüşlerinde hızlıydı.
زَفَّ الْعَرُوسُ : Geline geçit töreni ile damada kadar eşlik etti.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
زَفَّ | fiil-I | 1 | Koştu, birbirine girdi | 37/94 |
| Toplam | 1 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Zifâf | زِفَاف | Gerdeğe girme, gerdek. |
Zefîf | زَفِيف | Çabuk hareket eden. |
İzfâf | إِزْفَاف | Gelin gönderme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
زَفَّ : Fiil-I.
37:94 | فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ |
Diyanet Meali: | Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi. * |