KÖK HARFLER: ت ب ر
ANLAM:
تَبِرَ : Helak olmak.
AÇIKLAMA:
Tebr kelimesi, kırmak ve yok etmektir. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
تَبَرَ (geniş zamanlı يَتْبِرُ ve يَتْبَرُ mastar isim تَبَارٌ ve تَبُرَ geniş zamanlı يَتْبُرُ): O kişi veya şey yok oldu.
تَبَرَّهُ (mastar isim تَتْبِيرٌ ) : Onu parçalara ayırdı; onu mahvetti; (Allah (c.c.)) onu yıkıma uğrattı.
تَبَارٌ : Azap; helak.
مُتَبَرٌّ : Dağılmış ve helak olmuş.
رَاْىٌ مُتَبَرٌّ : Boşa çıkan bir öğüt.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
تَبَّرَ | fiil-II | 2 | Helak etti | 25/39 |
تَبَارٌ | isim | 1 | Azap; helak | 71/28 |
تَتْبِيرٌ | isim | 2 | Helak etmek | 17/7 |
مُتَبَّرٌ | isim | 1 | Dağılmış ve helak olmuş | 7/139 |
| Toplam | 6 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Tebâr | تَبَار | Yok olma, bitme. |
Tibr | تِبْر | Altın parçası. Altın ve gümüş tozu. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
تَبَّرَ : Fiil-II.
17:7 | وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًا |
Diyanet Meali: | Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler |
25:39 | وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا |
Diyanet Meali: | (Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin… * |
تَبَارٌ : İsim.
71:28 | رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا |
Diyanet Meali: | “Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helâk olmuş bir kişi olarak görüyorum” demişti. * |
تَتْبِيرٌ : İsim. Masdar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
17:7 | وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًا |
Diyanet Meali: | Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler |
25:39 | وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا |
Diyanet Meali: | (Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin… * |
مُتَبَّرٌ : İsim. İsm-i Mef’ul. Tef’îl Bâbı.
7:139 | إِنَّ هَٰؤُلَاءِ مُتَبَّرٌ مَا هُمْ فِيهِ وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helâk olmuş bir kişi olarak görüyorum” demişti. |