س و ل

KÖK HARFLER: س و ل

ANLAM: 

سَوِلَ : (Bir kişi veya şey) gevşek veya sarkık olmak; gevşek bir biçimde sarkmak; o şey asılı olmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

سَوِلَ (geniş zaman يَسْوَلُ mastar isim سَوَلٌ): O kişi veya şey, gevşek veya sarkıktı; gevşek bir biçimde sarkıyordu; o şey asılıydı ya da o hale geldi.

سَوَّلَهُ نَفْسَهُ اَمْرًا : Ruhu bir şeyi veya bir işi ona süslü gösterdi ya da methetti; ruhu o şeyin ona kolay görünmesini sağladı; ruhu o şeyin görünüşte ona basit bir meseleymiş gibi görünmesini sağladı, yanlış olan bir şeyi ona adil ve güzel olarak resmetti.

يُسَوَّلُ اِلَىَّ : Böyle bir şey zihnimde zuhur etmiştir.

 اَلشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْ : Şeytan onları yanlışa sürükledi; Şeytan, büyük günahlar işlemelerine olanak sağladı, ya da onları şehvetlerine kapılmaya teşvik etti, ya da büyük günahlar işlenmesini onların gözlerine önemsizmiş gibi görünmesini sağladı ya da arzuladıkları şeyleri onlara süslü gösterdi (47:25).

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
سَوَّلَ fiil-II 4 Sürükledi, teşvik etti. 47/25

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • سَوَّلَ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Tesvîl تَسْوِيل 1: Kötü bir şeyi güzel göstererek aldatma. 2: Teşvik. Çoğul: Tesvîlât

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

سَوَّلَ : Fiil-II.

12:18قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنْفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ وَاللَّهُ الْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ
Diyanet Meali:Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”
12:83قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنْفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ عَسَى اللَّهُ أَنْ يَأْتِيَنِي بِهِمْ جَمِيعًا
Diyanet Meali:Yakub, “Hayır! Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir.
20:96وَكَذَٰلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي
Diyanet Meali:“Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi.”
47:25إِنَّ الَّذِينَ ارْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَى الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْ وَأَمْلَىٰ لَهُمْ
Diyanet Meali:Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisingeri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür. *