KÖK HARFLER: ر ه و
ANLAM:
رَهَا : Bacaklarını ayırmak ya da bacakları arasında bir aralık yaratmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
رَهَا (geniş zaman يَرْهُو mastar ismi رَهْوٌ):
رَهَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ : Bacaklarını ayırdı ya da bacakları arasında bir aralık yarattı.
رَهَا فِى السَّيْرِ : Gidişi ahesteydi. (رَهْوٌ : Rahatça gitme).
جَائَتِ الْاِبِلُ رَهْوًا : Develer, birbiri ardına geldi, usul usul veya yavaşça ilerledi.
رَهْوٌ : Durgun, sessiz, hareketsiz, sakin, dingin olma.
فَعَلَ ذٰلِكَ سَهْوًا رَهْوًا : O şeyi zorlamadan, yavaşça veya sakin bir biçimde yaptı.
اَعْطَيْتُهُ رَهْوًا : Benden istenmeden, gönüllü olarak ona verdim.
رَهَا الطَّائِرُ : Kuş, kanatlarını çırpmadan kanadını açtı.
بِئْرٌ رَهْوٌ : Ağızdaki geniş boşluk; yayılan veya dağılan bir şey; durgun, sessiz.
اُرْهُ عَلَى نَفْسِكَ : Sakinleş.
مَطَرٌ رَهْوٌ : Durgun bir yağmur.
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا : Ve denizi hareketsiz bırak, (44:24).
غَارَةٌ رَهْوٌ : Birbiri ardına gelen istilacılar; belirli bir kuş türü.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
رَهْوٌ | isim | 1 | Durgun, sakin | 44/24 |
| Toplam | 1 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir.
Rahvân | رَهْوَان | Atın biniciyi sarsmayan koşma biçimi. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
رَهْوٌ : İsim.
44:24 | وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا إِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ |
Diyanet Meali: | “Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.” * |