م ه ل

KÖK HARFLER: م ه ل

ANLAM: 

مَهَلَ : Yavaş yavaş veya kolaylıkla bir şeyi yapmak ya da o işte ilerlemek. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek
مَهَّلَfiil-II2Mühlet verdi, süre tanıdı73/11
أَمْهَلَfiil-IV1Mühlet verdi, süre tanıdı86/17
مُهْلٌisim3Kaynar zeytinyağı, irin; demir, bakır gibi maden filizlerin eritilmiş hali44/45

Toplam6

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Mehl (Mehil)مَهْلVakit verme. Vade. Mühlet. Bir işi belli bir zamana kadar te’hir etme.Çoğulu: Emhâl
MühlمُهْلErimiş bakır. Potada eritilen maden. Yağ tortusu.
MühletمُهْلَةVakit. Bir işi bir zaman için geri bırakmak.
TemhîlتَمْهِيلSonraya bırakma. Mühlet verme. Erteleme.Çoğulu: Temhîlât
Mümehhilمُمَهِّل*Mehil veren.
İmhâlإِمْهَالMühlet verme. 
Mümhilمُمْهِل Mühlet veren, bekleyen.
İstimhâlاِسْتِمْهَال.Zaman isteme, mühlet isteme
MüstemhilمُسْتَمْهِلBelirli bir vakit ve zaman isteyen. Mühlet isteyen.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مَهَّلَ :  Fiil-II. 

73:11وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا
Diyanet Meali:Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. *
86:17فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا
Diyanet Meali:Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı! *

أَمْهَلَ : Fiil-IV. 

86:17فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا
Diyanet Meali:Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı! *

مُهْلٌ :  İsim. 

18:29وَإِنْ يَسْتَغِيثُوا يُغَاثُوا بِمَاءٍ كَالْمُهْلِ يَشْوِي الْوُجُوهَ
Diyanet Meali:(Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir.
44:45كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ
Diyanet Meali:O, maden eriyiği gibidir. Karınlarda kaynar. *
70:8يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاءُ كَالْمُهْلِ
Diyanet Meali:Göğün, erimiş maden gibi olacağı günü hatırla. *