KÖK HARFLER: ل د ى
ANLAM:
أَلْدَى : Yaşdaşı çok olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
لَدَى | zarf | 22 | -de, -da. | 12/25 |
| Toplam | 22 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Lede | لَدَى | …..sırasında, …..yapıldığı zaman. |
Lede’l İhtiyâc: İhtiyaç anında.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
لَدَى : İsim.
3:44 | وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَامَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ |
Diyanet Meali: | Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. |
3:44 | وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ |
Diyanet Meali: | (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin. |
12:25 | وَقَدَّتْ قَمِيصَهُ مِنْ دُبُرٍ وَأَلْفَيَا سَيِّدَهَا لَدَى الْبَابِ |
Diyanet Meali: | Kadın, Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. |
12:54 | فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ إِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَكِينٌ أَمِينٌ |
Diyanet Meali: | Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.” |
12:102 | وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُوا أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin. |
18:91 | كَذَٰلِكَ وَقَدْ أَحَطْنَا بِمَا لَدَيْهِ خُبْرًا |
Diyanet Meali: | İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır. * |
23:53 | فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ |
Diyanet Meali: | (İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir. * |
23:62 | وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. |
27:10 | يَا مُوسَىٰ لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Allah, şöyle dedi): “Ey Mûsâ, korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar.” |
30:32 | كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ |
Diyanet Meali: | (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir. |
36:32 | وَإِنْ كُلٌّ لَمَّا جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ |
Diyanet Meali: | Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır. * |
36:53 | إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ |
Diyanet Meali: | Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. * |
40:18 | وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ |
Diyanet Meali: | Yaklaşmakta olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, (sanki) gırtlaklara dayanmıştır. |
43:4 | وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz’da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur. * |
43:80 | بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ |
Diyanet Meali: | Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar. |
50:18 | مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ |
Diyanet Meali: | İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın. * |
50:23 | وَقَالَ قَرِينُهُ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ |
Diyanet Meali: | Beraberindeki (melek) şöyle der: “İşte bu yanımdaki hazır.” * |
50:28 | قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُمْ بِالْوَعِيدِ |
Diyanet Meali: | Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.” * |
50:29 | مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ |
Diyanet Meali: | “Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.” * |
50:35 | لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ |
Diyanet Meali: | Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. * |
72:28 | وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا |
Diyanet Meali: | Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür. |
73:12 | اِنَّ لَدَيْنَا اَنْكَالًا وَجَحٖيمًا |
Diyanet Meali: | Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır. * |