KÖK HARFLER: ق ن ط ر
ANLAM:
قَنْطَرَ : Bir şeyi bağlamak ya da örmek. Bir şeyi kemerle donatmak, kemer yapmak. Bir şeyi sabit veya sağlam kılmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
قِنْطَارٌ | isim | 3 | Çok fazla miktarda mal, mülk | 4/20 | Çoğulu: قَنَاطِيرُ |
مُقَنْطَرَةٌ | isim | 1 | Öbek öbek biriktirilmiş, biraraya getirilmiş | 3/14 |
|
| Toplam | 4 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Yok.
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Kıntâr (Kantar) | قِنْطَار | Yüzyirmi rıtıl veya yetmiş bin dinar. | Çoğulu: Kanâtîr |
Kantâra | قَنْطَارَة | Taştan yapılan, kemerli büyük köprü. | Çoğulu: Kanâtır |
Kantâriyye | قَنْطَارِيَّة | Kantar ücreti. Tartma parası. |
|
Mukantar(a) | مُقَنْطَرَة | Kemer şeklinde olan köprü. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
قِنْطَارٌ : İsim. Çoğulu: قَنَاطِيرُ
3:14 | زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ |
Diyanet Meali: | Kadınlar, oğullar, yük yük (altın ve gümüş) … gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. |
3:75 | وَمِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مَنْ إِنْ تَأْمَنْهُ بِقِنْطَارٍ يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. |
4:20 | وَإِنْ أَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍ وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz, öbürüne (mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. |
مُقَنْطَرَةٌ: İsim. İsm-i Mef’ûl. Müennes. Müzekkeri: مُقَنْطَرٌ
3:14 | الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ |
Diyanet Meali: | (Kadınlar, oğullar), yük yük altın ve gümüş, salma atlar … (gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi). |