KÖK HARFLER: ق ل م
ANLAM:
قَلَمَ : Bir şeyi kesmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
قَلَمٌ : Kalem. Kamış, yazma için kesildiğinde ve hazırlandığında bu şekilde adlandırılmaktadır. Bundan önce, şu şekillerde adlandırılmaktadırlar: يَرَاعَةٌ ya da قَصَبَةٌ : İki boğum arasında kalan kamışın oyuk kısmı.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
قَلَمٌ | isim | 4 | Kalem | 68/1 | Çoğulu: أَقْلَامٌ |
| Toplam | 4 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Kalem | قَلَم | Kamış. Yazı için ucu inceltilen bir nevi ince ve sert kamış. | Çoğulu: Aklâm |
Maklûm | مَقْلُوم | Yontulmuş ve kesilmiş olan. |
|
Taklîm | تـقْلِيم | Yontma, kesme. |
|
İklîm | إِقْلِيم | Arzın yedi kısmından biri, coğrafi bölge. |
|
İklim kelimesi, “yeryüzünün bölündüğü yedi kuşağın her biri, diyar, ülke” anlamındaki iklîm (إقليم) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime Arapçaya Eski Yunancadan geçmiştir. Türkçe güncel anlamı 19. yy’da Fransızca climat etkisiyle değişmiştir. (Nişanyan Sözlük) Bu kelime, incelediğimiz kökün ikincil anlamında yer almaktadır. Direkt olarak bu kökle alakası yoktur.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
قَلَمٌ : İsim. Çoğulu: أَقْلَامٌ
3:44 | وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَامَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ |
Diyanet Meali: | Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. |
31:27 | وَلَوْ أَنَّمَا فِي الْأَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ أَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ |
Diyanet Meali: | Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa… |
68:1 | ن وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ |
Diyanet Meali: | Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki…* |
96:4 | الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ |
Diyanet Meali: | O, kalemle yazmayı öğretendir. * |