KÖK: هُنَا
ANLAM:
هُنَا: Burada.
هٰهُنَا : İşte burada.
هُنَالِكَ : Orada.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
هٰهُنَا | isim? | 4 | Burada | 3/154 |
هُنَالِكَ | isim | 9 | Orada | 3/38 |
| Toplam | 13 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Yok.
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Yok.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
هُنَا : İsim. Mekan zarfı. هَاهُنَا : “İşte burada!”
3:154 | يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْأَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هَاهُنَا |
Diyanet Meali: | Diyorlar ki: “Bu konuda bizim elimizde bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik.” |
5:24 | فَاذْهَبْ أَنْتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلَا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ |
Diyanet Meali: | “Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.” |
26:146 | أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?” * |
69:35 | فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ |
Diyanet Meali: | “Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.” * |
هُنَالِكَ : İsim. Mekan zarfı.
3:38 | هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ |
Diyanet Meali: | Orada Zekeriya Rabbine dua etti.. |
7:119 | فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِرِينَ |
Diyanet Meali: | Artık orada yenilmişler ve küçük düşmüşlerdi. * |
10:30 | هُنَالِكَ تَبْلُو كُلُّ نَفْسٍ مَا أَسْلَفَتْ |
Diyanet Meali: | Orada herkes daha önce yaptığı şeyleri yoklayacak (ve kendi akıbetini öğrenecek)… |
18:44 | هُنَالِكَ الْوَلَايَةُ لِلَّهِ الْحَقِّ هُوَ خَيْرٌ ثَوَابًا وَخَيْرٌ عُقْبًا |
Diyanet Meali: | İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah’a mahsustur. O’nun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır. * |
25:13 | وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا |
Diyanet Meali: | Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler. * |
33:11 | هُنَالِكَ ابْتُلِيَ الْمُؤْمِنُونَ وَزُلْزِلُوا زِلْزَالًا شَدِيدًا |
Diyanet Meali: | İşte orada mü’minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar. * |
38:11 | جُنْدٌ مَا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِنَ الْأَحْزَابِ |
Diyanet Meali: | Onlar, çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur. * |
40:78 | فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar. |
40:85 | سُنَّتَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ فِي عِبَادِهِ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ |
Diyanet Meali: | Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar. |