KÖK: ÖZEL İSİM: هَارُون
ANLAM:
هَارُونُ: Harun Aleyhisselam: Hz. Musa’nın ağabeyi ve veziri olup, kardeşi Hz. Musa ile birlikte Firavun ve tebasını dine davetle memur edilmiş bir peygamberdir.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
هَارُونُ | özel isim | 20 | Harun Aleyhisselam. | 2/248 |
| Toplam | 20 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Yok.
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Yok.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
هَارُونُ : Özel isim.
2:248 | وَبَقِيَّةٌ مِمَّا تَرَكَ آلُ مُوسَىٰ وَآلُ هَارُونَ تَحْمِلُهُ الْمَلَائِكَةُ |
Diyanet Meali: | “Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar vardır. Onu melekler taşımaktadır.” |
4:163 | وَعِيسَىٰ وَأَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهَارُونَ وَسُلَيْمَانَ |
Diyanet Meali: | İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da (vahyetmiştik). |
6:84 | وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِ دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ وَأَيُّوبَ وَيُوسُفَ وَمُوسَىٰ وَهَارُونَ |
Diyanet Meali: | Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da (hidayete erdirmiştik). |
7:122 | رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ |
Diyanet Meali: | “Mûsâ ve Hârûn’un Rabbine.” * |
7:142 | وَقَالَ مُوسَىٰ لِأَخِيهِ هَارُونَ اخْلُفْنِي فِي قَوْمِي وَأَصْلِحْ |
Diyanet Meali: | Mûsâ, kardeşi Hârûn’a, “Kavmim arasında benim yerime geç ve yapıcı ol..” dedi. |
10:75 | ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسَىٰ وَهَارُونَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ |
Diyanet Meali: | Sonra bunların ardından Firavun ile ileri gelenlerine de Mûsâ ve Hârûn’u mucizelerimizle gönderdik. |
19:28 | يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ |
Diyanet Meali: | “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi..” |
19:53 | وَوَهَبْنَا لَهُ مِنْ رَحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا |
Diyanet Meali: | Rahmetimiz sonucu kardeşi Hârûn’u bir nebî olarak kendisine bahşettik. * |
20:30 | هَارُونَ أَخِي |
Diyanet Meali: | “Kardeşim Hârûn’u.” * |
20:70 | فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ هَارُونَ وَمُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | (Mûsâ’nın değneği, sihirbazların ipleriyle değneklerini yutunca) sihirbazlar hemen secdeye kapandılar ve, “Hârûn ve Mûsâ’nın Rabbine inandık” dediler. * |
20:90 | وَلَقَدْ قَالَ لَهُمْ هَارُونُ مِنْ قَبْلُ يَا قَوْمِ إِنَّمَا فُتِنْتُمْ بِهِ |
Diyanet Meali: | Andolsun, Hârûn onlara daha önce şöyle demişti: “Ey kavmim! Siz bununla yalnızca imtihan edildiniz…” |
20:92 | قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا |
Diyanet Meali: | Mûsâ, (Tûr’dan dönünce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman (bana uymana) ne engel oldu?” * |
21:48 | وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَىٰ وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاءً وَذِكْرًا لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik. * |
23:45 | ثُمَّ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَارُونَ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ |
Diyanet Meali: | Sonra Mûsâ ve kardeşi Hârûn’u mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik. * |
25:35 | وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, Biz, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve kardeşi Hârûn’u da ona yardımcı kıldık. * |
26:13 | وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ |
Diyanet Meali: | “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).” * |
26:48 | رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ |
Diyanet Meali: | “Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.” * |
28:34 | وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي |
Diyanet Meali: | “Kardeşim Hârûn’un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder.” |
37:114 | وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk. * |
37:120 | سَلَامٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ |
Diyanet Meali: | Mûsâ’ya ve Hârûn’a selâm olsun. * |