ح ن ك

KÖK HARFLER:  ح ن ك

ANLAM: 

حَنَكَ : Birkaç hurmayı veya benzer türden bir şeyi çiğnemek ve onu çocuğun damağına sürmek.

AÇIKLAMA:

حَنَكٌ : İnsanın ve hayvanın damağı. İnsandaki damak gibi olmasından dolayı “karganın gagasına” حَنَكٌ denmiştir. أسْوَدُ مِثْلُ حَنَكِ الْغُرَابِ وَحَلَكِ الْغُرَابِ denmiştir. Buradaki حَنَكُهُ kelimesi “karganın gagasını” ve حَلَكُهُ kelimesi de “karganın tüylerinin siyahlığını” ifade eder. Yüce Allah’ın şu sözüne gelince: لأحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاََّ قَلِيلاً Onun soyunu, pek az bir bölümü dışında, avucumun içine alıp mahvederim (17/62). Buradaki اِحْتَنَكَ fiilinin 

  1. Arapların “Bineğin حَنَكٌ’üne başlıkla veya yularla dokundum” anlamında söyledikleri حَنَكْتُ الدَّابَّةَ sözünden gelmiş olması mümkündür. Bu durumda ayetteki bu fiil senin لَأَلْجِمَنَّ فُلَانًا ve لَأَرْسِنَنَّهُ (mutlaka ve mutlaka filan kişinin başına at başlığını ve yularını takacağım) demen gibi olur. 
  2. Ayrıca Araplar için “Çekirgeler حَنَكٌ’leri ile yani çeneleri ile bir araziyi ele geçirip oradaki her şeyi yedi ve kökünü kazıdı” anlamında söyledikleri اِحْتَنَكَ الْجَرَادُ اْلأرْضَ sözlerinden gelmiş olması da mümkündür. Bu durumda ayetteki fiil, “tıpkı çekirgelerin araziyi ele geçirişleri gibi onları ele geçireceğim, onların üzerinde hakimiyet kuracağım” anlamına gelir. فُلاَنٌ حَنَّكَهُ الدَّهْرُ sözü Arapların نَجَّذَهُ ve قَرَعَ سِنَّهُ ve اِفْتَرَّهُ vb “tecrübeyle” ilgili kullanılan diğer istiarelere benzer (ve “Zaman, şartlar, sıkıntılar, acılar kişiyi olgunlaştırdı, eğitti, dayanıklı kıldı” manasını taşırlar). (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَنَكَ (geniş zaman يَحْنُكُ ve يَحْنِكُ mastar ismi حَنْكٌ): حَنَكَ الصَّبِىَّ veya حَنَّكَهُ : Birkaç hurmayı veya benzer türden bir şeyi çiğnedi ve onu çocuğun damağına sürdü.

حَنَكَ الْفَرَسَ اَوْ اِحْتَنَكَهُ : Atın ağzına bir ip koydu ve onu sürdü.

حَنَكَتْهُ السِّنَّ : Deneyim sayesinde yaş onu hükmetmede sağlam veya kusursuz hale getirdi.

حَنَكَ الشَّىْءَ : O şeyi bütünüyle anladı ve öğrendi.

اِحْتَنَكَ الْجَرَادُ الْاَرْضَ : Çekirgeler toprağın üzerindekileri yedi ve otlarını tüketti.

اِحْتَنَكَهُ : Ağzına bir yular koydu ve onu sürdü; onun tüm malını aldı; onun üzerinde hakimiyet elde etti.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
اِحْتَنَكَ fiil-VIII 1 Yular taktı, istilâ etti, kumanda etti. 17/62

Toplam 1

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hanek حَنَك 1: Söz, konuşma. 2: Damak.
Tahnîk تَحْنِيك Damağını ovmak. Fikrini düzeltmek.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

اِحْتَنَكَ : Fiil-VIII.

17:62 لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali: Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.