KÖK: ÖZEL İSİM: إِبْرَاهِيم
ANLAM:
إِبْرَاهِيمُ : Hz. İbrâhim (a.s.)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
إِبْرَاهِيمُ | özel isim | 69 | Hz. İbrâhim (a.s.) | 2/124 |
| Toplam | 69 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Yok.
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Yok.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
إِبْرَاهِيمُ : Özel İsim.
2:124 | وَإِذِ ابْتَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ |
Diyanet Meali: | Bir zaman Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle sınamış, İbrahim de onların hepsini yerine getirmişti. |
2:125 | وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى |
Diyanet Meali: | Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. |
2:125 | وَعَهِدْنَا إِلَىٰ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ أَنْ طَهِّرَا بَيْتِيَ |
Diyanet Meali: | İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “(Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için) evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.” |
2:126 | وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا بَلَدًا آمِنًا |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl.” demişti. |
2:127 | وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyordu. |
2:130 | وَمَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلَّا مَنْ سَفِهَ |
Diyanet Meali: | Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? |
2:132 | وَوَصَّىٰ بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ |
Diyanet Meali: | İbrahim, bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım!” |
2:133 | قَالُوا نَعْبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ |
Diyanet Meali: | “Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı (olan tek bir ilâha) ibadet edeceğiz.” dediler. |
2:135 | قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.” |
2:136 | قُولُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ إِلَىٰ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e … indirilene iman ettik.” |
2:140 | أَمْ تَقُولُونَ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ |
Diyanet Meali: | Yoksa siz, “İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakub (ile Yakuboğulları da yahudi, ya da hıristiyan idiler)” mi diyorsunuz? |
2:258 | أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِي حَاجَّ إِبْرَاهِيمَ فِي رَبِّهِ أَنْ آتَاهُ اللَّهُ الْمُلْكَ |
Diyanet Meali: | Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? |
2:258 | إِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّيَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demişti. |
2:258 | قَالَ إِبْرَاهِيمُ فَإِنَّ اللَّهَ يَأْتِي بِالشَّمْسِ مِنَ الْمَشْرِقِ فَأْتِ بِهَا |
Diyanet Meali: | (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. |
2:260 | وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَىٰ |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. |
3:33 | إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَىٰ آدَمَ وَنُوحًا وَآلَ إِبْرَاهِيمَ وَآلَ عِمْرَانَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) seçip âlemlere üstün kıldı. * |
3:65 | لِمَ تُحَاجُّونَ فِي إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | (Ey kitap ehli!) İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz. |
3:67 | مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَٰكِنْ كَانَ حَنِيفًا |
Diyanet Meali: | İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen bir müslüman)dı. |
3:68 | إِنَّ أَوْلَى النَّاسِ بِإِبْرَاهِيمَ لَلَّذِينَ اتَّبَعُوهُ وَهَٰذَا النَّبِيُّ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed ve mü’minler)dir. |
3:84 | قُلْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e … indirilene inandık.” |
3:95 | قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah, doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun.” |
3:97 | فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا |
Diyanet Meali: | Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. |
4:54 | فَقَدْ آتَيْنَا آلَ إِبْرَاهِيمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَآتَيْنَاهُمْ مُلْكًا عَظِيمًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik. |
4:125 | وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا |
Diyanet Meali: | Hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan (kimse)… |
4:125 | وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا |
Diyanet Meali: | Allah, İbrahim’i dost edindi. |
4:163 | وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ |
Diyanet Meali: | İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a da vahyetmiştik. |
6:74 | وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ آزَرَ أَتَتَّخِذُ أَصْنَامًا آلِهَةً |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun?” demişti. |
6:75 | وَكَذَٰلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk.. |
6:83 | وَتِلْكَ حُجَّتُنَا آتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَىٰ قَوْمِهِ |
Diyanet Meali: | İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz.. |
6:161 | دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
Diyanet Meali: | (De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola), dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine (iletti). O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.” |
9:70 | أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin haberleri ulaşmadı mı? |
9:114 | وَمَا كَانَ اسْتِغْفَارُ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ إِلَّا عَنْ مَوْعِدَةٍ وَعَدَهَا إِيَّاهُ |
Diyanet Meali: | İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. |
9:114 | فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ أَنَّهُ عَدُوٌّ لِلَّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَأَوَّاهٌ حَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi. |
11:69 | وَلَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَىٰ قَالُوا سَلَامًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. |
11:74 | فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ الرَّوْعُ وَجَاءَتْهُ الْبُشْرَىٰ |
Diyanet Meali: | İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince… |
11:75 | إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُنِيبٌ |
Diyanet Meali: | Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi. * |
11:76 | يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَٰذَا إِنَّهُ قَدْ جَاءَ أَمْرُ رَبِّكَ |
Diyanet Meali: | “Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir.” |
12:6 | كَمَا أَتَمَّهَا عَلَىٰ أَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ |
Diyanet Meali: | “Daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi…” |
12:38 | وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَائِي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ |
Diyanet Meali: | “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum.” |
14:35 | وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا الْبَلَدَ آمِنًا |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl..” |
15:51 | وَنَبِّئْهُمْ عَنْ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver. * |
16:120 | إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِلَّهِ حَنِيفًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz İbrahim, Allah’a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. |
16:123 | ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا |
Diyanet Meali: | Sonra da sana, “Hakka yönelen İbrahim’in dinine uy..” diye vahyettik. |
19:41 | وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا |
Diyanet Meali: | Kitap’ta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi. * |
19:46 | قَالَ أَرَاغِبٌ أَنْتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْرَاهِيمُ |
Diyanet Meali: | Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun?” dedi. |
19:58 | وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِنْ ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ |
Diyanet Meali: | İşte bunlar, Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un soyundan …. (kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir). |
21:51 | وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ رُشْدَهُ مِنْ قَبْلُ وَكُنَّا بِهِ عَالِمِينَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk. * |
21:60 | قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ |
Diyanet Meali: | (İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler. * |
21:62 | قَالُوا أَأَنْتَ فَعَلْتَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ |
Diyanet Meali: | (İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler. * |
21:69 | قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. * |
22:26 | وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma…” diye belirlemiştik. |
22:43 | وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ |
Diyanet Meali: | İbrahim’in kavmi ile Lût’un kavmi…* |
22:78 | مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, (hem de bu Kur’an’da) müslüman diye isimlendirdi… |
26:69 | وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku. * |
29:16 | وَإِبْرَاهِيمَ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاتَّقُوهُ |
Diyanet Meali: | İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının.” |
29:31 | وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَىٰ قَالُوا |
Diyanet Meali: | Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde, şöyle dediler… |
33:7 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim’den… |
37:83 | وَإِنَّ مِنْ شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi. * |
37:104 | وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ |
Diyanet Meali: | Ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” * |
37:109 | سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ |
Diyanet Meali: | İbrahim’e selâm olsun. * |
38:45 | وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ أُولِي الْأَيْدِي |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Güçlü (ve basiretli) kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an. |
42:13 | وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰ أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ |
Diyanet Meali: | “Dini dosdoğru tutun” diye (Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini), İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini (size de din kıldı). |
43:26 | وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَ |
Diyanet Meali: | Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.” * |
51:24 | هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? * |
53:37 | وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّىٰ |
Diyanet Meali: | Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in… * |
57:26 | وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا وَإِبْرَاهِيمَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِمَا النُّبُوَّةَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Nûh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği (ve kitabı) onların soylarına da verdik. |
60:4 | قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ |
Diyanet Meali: | İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. |
60:4 | إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ |
Diyanet Meali: | Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim…” sözü başka. |
87:19 | صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında…* |