KÖK HARFLER: د ر ر
ANLAM:
دَرَّ : (Süt, yağmur) bereketli, bol olmak. Bolca akmak. Devam etmek.
AÇIKLAMA:
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِمْ مِدْرَارًا : Göğü üzerlerine bol bol boşaltmıştık (6/6); يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا : Üzerinize gökten bol yağmur göndersin (71/11). Bu ayetlerdeki مِدْرَارًا kelimesi temelde, “süt” anlamındaki دَرٌّ ve دِرَّةٌ kelimelerinden gelir. Bunlar, tıpkı devenin adlarının ve vasıflarının müstear kullanımı gibi, müstear olarak “yağmur” anlamında kullanılır. Mesela şöyle kullanılmıştır:
لِلَّهِ دَرُّهُ : Ondan sadır olan bu hayır, amel veya fiil Yüce Allah’a isnat edilir, atfedilir; ya da ondan sadır olan hayrın, amelin veya fiilin mükâfatı Yüce Allah’a aittir.
دَرَّ دَرُّكَ : Hayrın, zenginliğin bereket bulsun, artırsın ya da işin, çalışman başarılı olsun veya ilerleyip gelişsin.
Arapların “bu pazarda devam etmekte olan canlı, hareketli bir ticaret var, malları çok satılıyor” anlamında söyledikleri لِلسُّوقِ دِرَّةٌ sözleri bundan müsteârdır.
Bir meselde سَبَقَتْ دِرَّتَهُ غِرَارُهُ (Onun kötülüğü iyiliğini geçti) denmiştir. Bu kullanımıyla سَبَقَ مَطَرَهُ سَيْلُهُ (Onun seli yağmurunu geçti) sözüne benzer.
“Dişi keçi teke istedi, arzu etti” anlamındaki اِسْتَدَرَّتِ اْلمِعْزَى kullanımı buradan türemiştir. Zira dişi keçi teke istediğinde, arzu ettiğinde gebe kalır. Gebe kalınca yavrular. Yavrulayınca da süt verir. Bundan dolayı “onun tekke istemesi, arzu etmesi” kinayeli olarak اِسْتِدْرَارٌ kelimesi ile ifade edilmiştir. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
دَرَّ (geniş zaman يَدُرُّ ve يَدِرُّ mastar isim دَرٌّ ve دُرُورٌ):
دَرَّ اللَّبَنُ : Süt bereketliydi, boldu ya da o hale geldi; süt bolca aktı.
دَرَّ الشَّىْءُ devam eden şey, manasına gelmektedir.
دَرَّ النَّبَاتُ : Otlar bolluğundan birbirine karıştı ya da gür hale geldi.
دَرَّ الضَّرْعُ بِاللَّبَنِ : Hayvanın memesi sütle doluydu.
دَرَّتِ السَّمَاءُ بِالْمَطَرِ : Gök bereketli bir yağmur bıraktı.
دَرَّتِ السُّوقُ : Piyasa canlandı.
لِلّٰهِ دَرُّهُ : İşini Allah’a (c.c.) yordu.
دُرٌّ : Bir inci veya büyük bir inci.
دُرِّىٌّ : Parlayan, pırıl pırıl, parıltılı.
كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ : Parlayan, parıltılı, pırıl pırıl, parlak bir gezegen (veya yıldız) (24:35).
سَمَاءٌ مِدْرَارٌ : Bol bol yağmur bırakan bir gök.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
دُرِّىٌّ | isim | 1 | Parlak, incimsi, berrak | 24/35 |
مِدْرَارٌ | isim | 3 | Bol; bol yağmur; çok süt | 6/6 |
| Toplam | 4 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Dürr | دُرّ | İnci. İnci tanesi. |
|
Dürre | دُرَّة | İnci tanesi | Çoğul: Dürrât |
Dürrî(iyye) | دُرِّىّ | Parlak, parlayan, inci gibi parlayan. |
|
Dürdâne | دُرّ دَانَة | İnci tanesi. |
|
İdrâr | إِدْرَار | Böbreklerde kandan süzülerek idrar yolları aracılığıyla dışarıya atılan sıvı, sidik. Çok su döken. Çokça akıtmak. |
|
Midrâr | مِدْرَار | Çok su döken. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
دُرِّىٌّ : İsim. Sıfat
24:35 | الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ |
Diyanet Meali: | Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, zeytin ağacından tutuşturulur. |
مِدْرَارٌ : İsim.
6:6 | وَأَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِمْ مِدْرَارًا |
Diyanet Meali: | Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. |
11:52 | وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا |
Diyanet Meali: | “Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin..” |
71:11 | يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا |
Diyanet Meali: | (Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’* |