KÖK HARFLER: د خ ن
ANLAM:
دَخَنَ : Duman yükselmek.
AÇIKLAMA:
دُخَانٌ kelimesi عُثَانٌ kelimesi ile eş anlamlı olarak “aleve yapışık, onunla birleşik veya yekvücut olan şey, duman, tütün” demektir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء وَهِيَ دُخَانٌ : Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi (41/11). Burada işaret edilmek istenen nokta “o semanın birbirine tutunma, yapışma, kaynaşma veya sıkılık gibi bir keyfiyete, vasfa sahip olmadığıdır, bir nevi gevşek olduğudur.
دَخَنَتِ النَّارُ-تَدْخَنُ : Ateşin دُخَانٌ’ı yani dumanı, tütünü çoğaldı.
دُخْنَةٌ kullanımı da buradan gelir. Fakat “kendisi ile tütsü yapılan güzel kokuyla” ilgili kullanımı yaygınlık kazanmıştır.
دَخِنَ الطَّبِيخُ : Pişirilen yemeği duman ifsat etti, bozdu.
Dumanda bir “renk” anlamının olduğu düşünülerek şöyle denmiştir:
شَاةٌ دَخْنَاءُ ve شَاةٌ ذَاتُ دُخْنَةٍ : Açık, belirgin şekilde duman rengi, karamtırak veya boz renkte olan koyun.
لَيْلَةٌ دَخْنَانَةٌ : Şiddetli derecede sıcak veya siyahlığa meyleden, alacakaranlık veya soluk renkli gece.
Dumanda “bir eza, sıkıntı duyma, zarar görme” anlamının olduğu düşünülerek, “onun huyu ya da tabiatı kötü, bozuk veya habis” anlamında هُوَ دَخِنُ الْخُلُقِ denmiştir. Şöyle rivayet edilmiştir: هُدْنَةٌ عَلَى دَخَنٍ. Buradaki دَخَنٍ kelimesi “iç alemin, derunun fesadı, bozulması” anlamındadır. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
دَخَنَ (geniş zaman يَدْخُنُ ve يَدْخِنُ mastar isim دَخْنٌ ve دُخُونٌ):
دَخَنَتِ النَّارُ : Ateşten duman yükseldi.
دَخَنَ الدُّخَانُ اَوِ الْغُبَارُ : Duman veya toz yükseldi ya da yayıldı.
دَخِنَ الطَّعَامُ : Yemek pişirilirken dumana maruz kalmış haldeydi ya da o hale geldi.
دَخِنَ خَلْقُهُ : Doğası veya yaradılışı kötü veya bayağıydı ya da o hale geldi.
دُخَانٌ : Anlamları: (1) Duman. (Buhar ve buhara benzeyen şeylere de bazen bu ad verilir.) (2) Kıyamet gününden biraz önce veya tam kıyamet ânında vukua gelecek duman. (3) Şer veya kötülük. (4). Kıtlık veya kuraklık, verimsizlik, bereketsizlik ve açlık. (5). Günümüzde tütün için de kullanılmaktadır.
كَانَ بَيْنَنَا اَمْرٌ اِرْتَفَعَ لَهُ دُخَانٌ : Aramızda bir hadise vardı ki bu hadiseden mütevellit bir şer veya kötülük zuhur etmişti.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
دُخَانٌ | isim | 2 | Duman (Buhar ve buhara benzeyen şeylere de bazen bu ad verilir.) | 41/11 |
| Toplam | 2 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Duhân | دُخَان | Duman. Tütün. |
Tedhîn | تَدْخِين | Dumanlama, tütsüleme. |
İdhân | إِدْخَان | Tütme. Yanarak dumanı çıkma. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
دُخَانٌ : İsim.
41:11 | ثُمَّ اسْتَوَىٰ إِلَى السَّمَاءِ وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْأَرْضِ ائْتِيَا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا |
Diyanet Meali: | Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. |
44:10 | فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ |
Diyanet Meali: | Göğün açık bir duman getireceği günü bekle.* |