KÖK HARFLER: ج س س
ANLAM:
جَسَّ : Bir şeyle ilgili bir yargıya varıp varamayacağını anlamak için ona eliyle dokunmak.
AÇIKLAMA:
Cesse fiili, damara dokunup kişinin nabzını tutmak ve böylece onun sağlıklı mı, hasta mı olduğuna karar vermeye çalışmaktır. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
جَسَّ (geniş zamanlı يَجُسُّ mastar isim جَسًّا):
جَسَّهُ : O şeyle ilgili bir yargıya varıp varamayacağını anlamak için ona eliyle dokundu.
جَسَّ الْاَخْبَارَ : Haberleri araştırdı ya da gizlice araştırdı, tetkik etti, yakın takibe aldı ya da mercek altına aldı.
تَجَسَّسَ فُلَانًا وَ مِنْ فُلَانٍ : Böyle birine dair bilgi araştırması yaptı.
تَجَسَّسَ : Bir casus gibi hareket etti.
جَاسُوسٌ ve جَسِيسٌ ve جَسَّاسٌ : Bilgi araştıran ve ortaya koyan bir casus ya da olumsuz mahiyette, mahrem hususları bilen biri (نَامُوسٌ iyi mahiyette, mahrem hususları bilen biri).
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
تَجَسَّسَ | fiil-V | 1 | Araştırdı, yokladı, olayın iç yüzünü meydana çıkardı | 49/12 |
| Toplam | 1 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
AÇIKLAMA:
CESSE ile HASSE kelimeleri arasındaki fark: (ج س س / ح س س )
Cesse fiili hasse fiiline benzer fakat ondan daha özeldir. Hasse, duyu organları ile algılanabilen şeyler aracılığıyla tanımaktır. Cesse ise bu türden herhangi bir hali tanımaktır. (Müfredât)
(ÇOK NET DEĞİL!!)
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cess | جَسّ | Araştırma. Tahkik etme. Soruşturma. El ile yoklama. |
|
Cessâs | جَسَّاس | Gizli şeyleri araştıran, gizli şeylere merak eden. Tecessüs sahibi. |
|
Cessâse | جَسَّاسَة | Kruvazör, harp gemisi. |
|
Cesâset | جَسَاسَة | Tecessüs, casusluk. Merak. |
|
Câsus | جَاسُوس | Hafiye. Gizli sırları haber veren. Kendi asıl şahsiyetini gizleyip, kendini iyi şahsiyet şeklinde göstererek ve gizli yollarla bir devletin askeri, siyasi ve mali durumlarına dair haberleri başka bir devlet menfaatına olarak toplayıp bildiren kimse.. | Çoğul: Cevâsis |
Tecessüs | تَجَسُّس | 1: Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma. 2: Merakını gidermeye çalışma. Görme, anlama merakı. |
|
Mütecessis | مُتَجَسِّس | Gizliyi arayan, gizliyi gözetleyen. |
|
İctisâs | اِجْتِسَاس | Ağacı kökünden çekip koparmak. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
تَجَسَّسَ : Fiil-V.
49:12 | وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا |
Diyanet Meali: | Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. |