KÖK HARFLER: ج ح م
ANLAM:
جَحُمَ : (Ateş) yanmak; ışıl ışıl, cayır cayır yanmak, alevlenmek veya tutuşmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
جَحُمَ (geniş zamanlı يَجْحُمُ mastar isim جُحُومٌ ve جَحِمَ geniş zamanlı يَجْحَمُ mastar isim جَحْمٌ ve جَحَمٌ):
جَحُمَتِ النَّارُ ve جَحِمَتِ النَّارُ : Ateş yandı; ışıl ışıl, cayır cayır yandı, alevlendi veya tutuştu.
جَحُمَ النَّارَ (geniş zamanlı يَجْحُمُ ) : Ateşi canlandırdı; yaktı veya ışıl ışıl, cayır cayır yanmasını sağladı.
جَحُمَ الْعَيْنَ : Gözünü açtı.
جَحِيمٌ : Şiddetli yanan, harlayan veya alevlenen ya da çok fazla kor olan ve çok kızgın ateş; çukurdaki büyük bir ateş, kıyasıya sıcak bir yer.
اَلْجَحِيمُ : Cehennem veya Cehennem Ateşinin isimlerinden biri.
نَارٌ جَاحِمَةٌ : Yüksek sıcaklıktaki ateş.
عَيْنٌ جَاحِمَةٌ : Gözü açık kalma.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
جَحِيمٌ | isim | 26 | Kor halinde pek kızgın ateş, Cehennem | 102/6 |
| Toplam | 26 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cehîm | جَحِيم | Çukurda yanan ateş. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جَحِيمٌ : İsim.
2:119 | وَلَا تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin. |
5:10 | وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | “İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.” * |
5:86 | وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennemliklerdir. * |
9:113 | وَلَوْ كَانُوا أُولِي قُرْبَىٰ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- (Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de mü’minlere). |
22:51 | وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. * |
26:91 | وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ |
Diyanet Meali: | Cehennem de azgınlara gösterilecek…* |
37:23 | فَاهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Onları cehennemin yoluna koyun.. |
37:55 | فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür. * |
37:64 | إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. * |
37:68 | ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir. * |
37:97 | قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi. * |
37:163 | إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Ancak cehenneme girecekleri…* |
40:7 | فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | “O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru.” |
44:47 | خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | (Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.” * |
44:56 | لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur. * |
52:18 | فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak (cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar). Rableri onları cehennem azabından korumuştur. * |
56:94 | وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ |
Diyanet Meali: | Bir de cehenneme atılma vardır. * |
57:19 | وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir. |
69:31 | ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ |
Diyanet Meali: | “Sonra onu cehenneme atın.” * |
73:12 | إِنَّ لَدَيْنَا أَنْكَالًا وَجَحِيمًا |
Diyanet Meali: | Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır. * |
79:36 | وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ |
Diyanet Meali: | Cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir. * |
79:39 | فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır. * |
81:12 | وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ |
Diyanet Meali: | Cehennem alevlendirildiği zaman...* |
82:14 | وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, günahkârlar da cehennemdedirler. * |
83:16 | ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir. * |
102:6 | لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz. * |