KÖK HARFLER: ح ف ف
ANLAM:
حَفَّ : Bir şeyin etrafında yürümek, etrafında dönmek ya da çevrelemek.
AÇIKLAMA:
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَتَرَى الْمَلاَئِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ Melekleri, Arş’ın etrafını çevirmiş oldukları hâlde görürsün (39/75). Yani “Meleklerin, iki hifâfı (حِفَافَانِ) yani iki yanı, tarafı ile arşın etrafını tavaf ettiklerini…” Allah Rasulünün (s.a.v.) şu sözünde buradan gelir: تَحُفُّهُ الْمَلاَئِكَةُ بِأَجْنِحَتِهَا “…melekler kanatlarıyla onun etrafında dönerler.”
حِفَافٌ kelimesinin çoğulu أَحِفَّةٌ şeklinde gelir.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَحَفَفْنَاهُمَا بِنَخْلٍ …onların etrafını hurma ağaçları ile çevirmiştik (18/32)
فُلاَنٌ فِي حَفَفٍ مِنَ الْعَيْشِ : Filan kişi darlık içindedir. Burada sanki kendisi ile ilgili فُلَانٌ فِي وَاسِطَةٍ مِنَ الْعَيْشِ (Filan kişi yaşamın ortasındadır) denen kimsenin tersine onun, “hayatın hafefine yani kenarına, kıyısına geldiği” söylenmek istenir.
Buradan hareketle مَنْ حَفَّنَا أوْ رَفَّنَا فَلْيَقْتَصِدْ (Bizi övecek kişi bunu abartmasın) denmiştir. Yani kim bizi koruyup kollamak isterse. (Buradaki مَنْ حَفَّنَا ifadesi “yaşamımızın hafefini, kenarlarını, kıyılarını araştıranlar” anlamındadır.)
حَفِيفُ الشَّجَرِ، وَالْجَنَاحِ : Ağaç veya kanat sesi. Sesinin yansıması olarak ortaya türetilmiştir.
حَفٌّ : Dokuma aleti, dokuma tezgahı. Haffinden (حَفٌّ) yani hareketinin çıkardığı sesten dolayı böyle adlandırılmıştır. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَفَّ (geniş zaman يَحُفُّ ve يَحِفُّ mastar ismi حَفٌّ):
حَفُّوهُ ve حَفُّوا بِهِ ve حَفُّوا لَهُ : O şeyin veya onun etrafında yürüdüler, etrafında döndüler ya da çevrelediler.
حَفَّ الْقَوْمُ بِالْبَيْتِ : İnsanlar Beyti Haram’ın etrafında döndüler.
حَفَّتْهُمُ الْحَاجَةُ : Sefalet onları rahat bırakmadı.
حَفَّهُ بِشَىْءٍ : O şeyi çevreledi ya da o şeyle onu çevreledi.
حَفَفْتُهُ بِهِمْ : Onlarla o şeyi ya da kişiyi çevreledim.
حَافٌّ : Etrafında yürümek, dönmek ya da çevrelemek; etrafında yürüyen, dönen, vb. kişi. (حَافِّينَ çoğul hali)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
حَفَّ | fiil-I | 1 | Kuşattı, çevreledi, etrafında dolaştı, etrafını çevirdi | 18/32 |
حَافٌّ | isim | 1 | Kuşatan, çevreleyen, etrafını dolaşan | 39/75 |
Toplam | 2 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hâff | حَافّ | Bir şeyin etrafını dolanan. Bir nesnenin çevresini dolanan. |
Hafîf | حَفِيف | Hışırtı. Hışlama. |
Mahfûf | مَحْفُوف | Zarar gelmesin diye etrafı çevrili, kuşatılmış. |
Mihaffe | مِحَفَّة | Mahfe. Katır veya develerin sırtına konulan ve iki kişinin oturabileceği büyüklükte olan sepet. |
İhfâf | إِحْفَاف | Birinin onurunu kıracak sözler söyleme. |
İhtifâf | اِحْتِفَاف | Kuşatma, etrafını çevirme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حَفَّ : Fiil-I.
18:32 | جَعَلْنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيْنِ مِنْ أَعْنَابٍ وَحَفَفْنَاهُمَا بِنَخْلٍ |
Diyanet Meali: | Onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurmalarla donatmıştık. |
حَافِّين : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: حَافٌّ
39:75 | وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ |
Diyanet Meali: | Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. |