KÖK HARFLER: ل م س
ANLAM:
لَمَسَ : Eliyle yoklamak, dokunmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
لَمَسَ | fiil-I | 2 | Dokundu, el sürdü, yokladı | 72/8 |
لَامَسَ | fiil-III | 2 | Yanaştı, temas etti | 4/43 |
اِلْتَمَسَ | fiil-VIII | 1 | Yavaşça aradı, peşinden koştu | 57/13 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- لَمَسَ
- اِلْتَمَسَ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Lems | لَمْس | Dokunmak, el ile tutmak, ellemek, yapışmak. |
Lemsiyyet | لَمْسِيَّة | Bir cisme veya bir madene parmakla dokunmaktan gelen his. |
Lâmis | لَامِس | El ile tutup yoklayan. Dokunan. Temas eden. |
Lâmise | لَامِسَة | Dokunma hissi, duygusu. |
Melmûs | مَلْمُوس | El ile dokunulmuş. |
Melmûsât | مَلْمُوسَات | El ile dokunmalar. El ile temas etmeler. |
Mülâmese | مُلَامَسَة | Birbirine dokunma, değme, el ile tutma, temas etme. |
Telemmüs | تَلَمُّس | El ile dokunma. |
Mütelemmis | مُتَلَمِّس | El ile dokunan. Telemmüs eden. |
İltimâs | اِلْتِمَاس | Tutma, tutunma. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
لَمَسَ : Fiil-I.
6:7 | وَلَوْ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ فَلَمَسُوهُ بِأَيْدِيهِمْ لَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Eğer sana kâğıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkâr edenler, “Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir” diyeceklerdi. * |
72:8 | وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا |
Diyanet Meali: | “Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.” * |
لاَمَسَ : Fiil-III.
4:43 | أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا |
Diyanet Meali: | Ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelin… |
5:6 | أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا |
Diyanet Meali: | Veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. |
اِلْتَمَسَ: Fiil-VIII.
57:13 | قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا |
Diyanet Meali: | “Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın” denilecektir. |