KÖK HARFLER: ل ع ن
ANLAM:
لَعَنَ : Birisini rezil etmek, lanetlemek, ona lanet okumak, onu defetmek, onu aforoz etmek; onu hayırdan uzaklaştırmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
لَعَنَ | fiil-I | 23 | La’net etti, beddua etti | 33/64 | Meçhul: لُعِنَ |
لَعْنٌ | isim | 1 | lânet | 33/68 |
|
لَعْنَةٌ | isim | 14 | lânet (rahmetinden uzaklaştırma, azaba maruz bırakma) | 40/52 |
|
لَاعِنٌ | isim | 1 | lânet eden | 2/159 |
|
مَلْعُونٌ | isim | 2 | lânetlenmiş | 33/61 | Müennes: مَلْعُونَةٌ |
| Toplam | 41 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- لَعَنَ
- لَعِينٌ (a)
- لَعِينٌ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
La’n | لَعْن | Lanet etme. Lanetleme. |
|
Laane | لَعَنَ | Lanet etti. Reddedip sürmek. Gazab etmek. İlenç etmek. |
|
La’net | لَعْنَة | Allah’ın ve insanların sevgi ve ilgisinden yoksun olma. |
|
Lâin | لَاعِن | Lanet eden. Lanetleyen. |
|
Liân | لِعَان | Lanetleşmek. İki kişinin birbirini lanetlemesi. |
|
Mel’ûn | مَلْعُون | Lanetli. | Müennesi: Mel’ûne |
Mel’ane | مَلْعَنَة | Lanete sebeb olan. Lanete müstehak iş. |
|
Mel’anet | مَلْعَنَة | Mel’unluk. Büyük kötülük. |
|
Melâin | مَلَاعِن | Melunlar. |
|
Tel’în | تَلْعِين | Lanetlemek. Lanet etmek. |
|
Telâun | تَلَاعُن | Birbirine karşılıklı lanet okuma. |
|
Mütelâin | مُتَلَاعِن | Lanetleşen, uğursuzlaşan. |
|
İltiân | اِلْتِعَان | Lanetleşmek. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
لَعَنَ : Fiil-I. Meçhul: لُعِنَ
2:88 | وَقَالُوا قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَلْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ |
Diyanet Meali: | “Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. |
2:159 | إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَىٰ مِنْ بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِ أُولَٰئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder… |
2:159 | وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَ |
Diyanet Meali: | … hem de bütün lânet etme konumunda olanlar lânet eder. |
4:46 | وَلَٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا |
Diyanet Meali: | Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler. |
4:47 | فَنَرُدَّهَا عَلَىٰ أَدْبَارِهَا أَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا أَصْحَابَ السَّبْتِ |
Diyanet Meali: | (Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de) tersine çevirmeden, yahut cumartesi halkını lânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, (yanınızda bulunanı, Tevrat’ı doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba, Kur’an’a iman edin). |
4:47 | فَنَرُدَّهَا عَلَىٰ أَدْبَارِهَا أَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا أَصْحَابَ السَّبْتِ |
Diyanet Meali: | (Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de) tersine çevirmeden, yahut cumartesi halkını lânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, (yanınızda bulunanı, Tevrat’ı doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba, Kur’an’a iman edin). |
4:52 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ وَمَنْ يَلْعَنِ اللَّهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ نَصِيرًا |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’ın lânet ettiği kimselerdir. Allah, kime lânet ederse, artık ona asla bir yardımcı bulamazsın. * |
4:52 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ وَمَنْ يَلْعَنِ اللَّهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ نَصِيرًا |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’ın lânet ettiği kimselerdir. Allah, kime lânet ederse, artık ona asla bir yardımcı bulamazsın. * |
4:93 | وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا |
Diyanet Meali: | Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. |
4:118 | لَعَنَهُ اللَّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَفْرُوضًا |
Diyanet Meali: | Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. * |
5:13 | فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً |
Diyanet Meali: | İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. |
5:60 | مَنْ لَعَنَهُ اللَّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازِيرَ |
Diyanet Meali: | “Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler…” |
5:64 | وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللَّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُوا |
Diyanet Meali: | Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! |
5:78 | لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ |
Diyanet Meali: | İsrailoğullarından inkâr edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlendi. |
7:38 | كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَعَنَتْ أُخْتَهَا |
Diyanet Meali: | Her ümmet girdikçe yoldaşlarına lânet edecekler. |
9:68 | هِيَ حَسْبُهُمْ وَلَعَنَهُمُ اللَّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقِيمٌ |
Diyanet Meali: | (Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini va’detti.) O, onlara yeter. Allah, onlara lânet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap vardır. |
24:23 | إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ |
Diyanet Meali: | İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. |
29:25 | ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا |
Diyanet Meali: | “Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak; kiminiz kiminize lânet edecektir.” |
33:57 | إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiştir. |
33:64 | إِنَّ اللَّهَ لَعَنَ الْكَافِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمْ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, kâfirlere lânet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. * |
33:68 | رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.” * |
47:23 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فَأَصَمَّهُمْ وَأَعْمَىٰ أَبْصَارَهُمْ |
Diyanet Meali: | İşte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir. * |
48:6 | وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَلَعَنَهُمْ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا |
Diyanet Meali: | Allah onlara gazap etmiş, onları lânetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir! |
لَعْنٌ: İsim.
33:68 | رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.” * |
لَعْنَةٌ : İsim.
2:89 | فَلَمَّا جَاءَهُمْ مَا عَرَفُوا كَفَرُوا بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الْكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun. |
2:161 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Fakat âyetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, (meleklerin ve bütün insanların) lâneti onların üstünedir. |
3:61 | ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ |
Diyanet Meali: | “Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.” |
3:87 | أُولَٰئِكَ جَزَاؤُهُمْ أَنَّ عَلَيْهِمْ لَعْنَةَ اللَّهِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ |
Diyanet Meali: | İşte onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır. * |
7:44 | فَأَذَّنَ مُؤَذِّنٌ بَيْنَهُمْ أَنْ لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ |
Diyanet Meali: | O zaman aralarında bir duyurucu, “Allah’ın lâneti zalimlere!” diye seslenir. |
11:18 | أَلَا لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ |
Diyanet Meali: | Biliniz ki, Allah’ın lâneti zalimler üzerinedir. |
11:60 | وَأُتْبِعُوا فِي هَٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. |
11:99 | وَأُتْبِعُوا فِي هَٰذِهِ لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. |
13:25 | وَيُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ أُولَٰئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ |
Diyanet Meali: | Yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır. |
15:35 | وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir.” * |
24:7 | وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ |
Diyanet Meali: | (Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi), beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını (ifade etmesiyle yerine gelir). |
28:42 | وَأَتْبَعْنَاهُمْ فِي هَٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ هُمْ مِنَ الْمَقْبُوحِينَ |
Diyanet Meali: | Bu dünyada onları lânete uğrattık. Kıyamet gününde de onlar iğrenç kılınmış kimselerden olacaklardır. * |
38:78 | وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” * |
40:52 | يَوْمَ لَا يَنْفَعُ الظَّالِمِينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ |
Diyanet Meali: | O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermez. Lânet de onlaradır, kötü yurt da onlaradır. * |
لاعِنُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: لَاعِنٌ
2:159 | أُولَٰئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللَّهُ وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَ |
Diyanet Meali: | İşte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet etme konumunda olanlar lânet eder. |
مَلْعُونِينَ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مَلْعُونٌ
33:61 | مَلْعُونِينَ أَيْنَمَا ثُقِفُوا أُخِذُوا وَقُتِّلُوا تَقْتِيلًا |
Diyanet Meali: | Lânete uğramış kimseler olarak… Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler. |
مَلْعُونَةٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Müennes. Müzekkeri: مَلْعُونٌ
17:60 | وَمَا جَعَلْنَا الرُّؤْيَا الَّتِي أَرَيْنَاكَ إِلَّا فِتْنَةً لِلنَّاسِ وَالشَّجَرَةَ الْمَلْعُونَةَ فِي الْقُرْآنِ |
Diyanet Meali: | Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lânetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. |